40. Bölüm

6.7K 489 10
                                    

"Dylan se...sen ne dediğinin farkında mı..sın?...aaa tanrım. Neler oluyor?"
"Dönüşümün başlıyor."
"Dylan git burdan."
"Hayır Bella. Gitmeyeceğim. Planınızın suya düşmesine izin vermeyeceğim."
"Dylan git b..bur..dan. Lütfenn". Sanki ciğerlerim sökülüyordu. Gözlerim daha çok yanmaya başlamıştı. Ve işte o an artık hiçbir şey hissetmiyordum. Olduğum yerde birkaç dakika bekledim. Ve elimde olmayaraktan sert bir şekilde uludum. Kafamı kaldırdığımda Dylan orada beni bekliyordu. Ellerime baktım. Pençelerim çıkmıştı. Dişlerimin uzunluğunu hissedebiliyordum. İçimdeki müthiş öldürme arzusuyla Dylan'a baktım. Bilincim yerindeydi ama kendimi durduramıyordum. Dylan'a yaklaşmaya çalıştım ama gidemiyordum. Zincirler beni engelliyordu. Açmak için zorladım ama açılmıyorlardı. Tekrardan Dylan'a baktım.
"Aç şu zincirleri" diyerek hırladım.
"Onları kırabilirsin Bella."
Zincirleri biraz zorladım. Olmadı. Çok sinirlenmiştim. O sinirimle bir daha zorladım. Ve zinciri yerinden çıkardım. Bileklerimden sıyırdım. Dylan'a doğru ilerlemeye başladım. Öylece duruyordu. İyice dibine sokuldum. Elimle yüzünü okşadım. İçimden onu parçalara ayırmak geliyordu. Tam bunun için harekete geçecektim ki kendimi tutup arkamı döndüm ve odanın diğer tarafına doğru koşmaya başlayıp duvarları parçalamaya çalıştım. Başarılı oluyordum ve bu beni biraz olsun rahatlatıyordu.
"Dylan git burdan. Yalvarırım. Git burdan."
"Hayır Bella gitmeyeceğim." Bana doğru yaklaşmaya başladı.
"Git burdann!!!" Diyerek kükredim. Ama bana yaklaşmaya devam ediyordu.
"Dylan git burdan!!"
"Parçala beni Bella. Seni ben lanetlemedim. Aileni de ben öldürmedim. Ben günah keçisiyim Bella. Ve seni seviyorum."
"Dylan yalvarırım git burdan." Ağlamaya başladım.
"Bana dön! Yüzüme bak!" Dedi beni kollarımdan tutup kendine doğru çevirdi. Yüzümü okşadı.
"Sarı renk sana çok yakışıyor. Hadi Bella öldür beni."
"Öldüremem." Diyerek ağlamaya devam ettim. Kendime geldiğimi hissediyordum. Tırnaklarımın eski haline dönmesinden bittiğini anladım. Artık öldürmek istemiyordum.
Kollarımı hiç beklemediğini bir anda boynuna sıkıca doladım ve sarılmaya başladım. O da derin bir nefes alarak ellerini belime sardı. Bir eli belimdeydi. Diğer eli ise saçlarımdaydı. Saçlarımı okşuyordu. Beni iyice kendine doğru bastırdı. Bir şey demedim. Bunu kabullendim. Uzun bir süre sonra sarılmayı bıraktık. Birbirimize baktık.
"Beni öldürmedin."
"Direndim. Hem insan sevdiğini öldürür mü?" Dedim. Gülümsedi. Ve yanağıma bir öpücük kondurdu.
...
Dışarıya çıktığımızda ormanda olduğumuzu farkettim. Biliyordum. Dylan arkamdaydı. Karşıdan bazı sesler ve kişiler geliyordu. Bunlar onlardı.
"Chris!" Diye bağırdım.
Hızla birbirimize doğru koşmaya başladık. Buluştuğumuzda bana çok sıkı bir şekilde sarılmaya başladı.
Ayrıldığımızda onu çok özlediğimi farkettim. David ve Ed de gelmişti.
"Ne oldu Bella? Nerdeydin? Onu öldürdün mü? Dönüştün mü?"
O sorada Dylan karanlığın ardından yanımıza doğru yaklaştı.
"Öldürmedi." Dedi.
"Bella onu öldürmüş olman gerekiyordu." Dedi Ed sinirli bir şekilde.
"Dylan'ın onu öldüreceğimizden haberi varmış. Bilin bakalım bunu kim söylemiş." Üçü de meraklı bir şekilde bana bakıyordu.
"Jessica." Dedi Dylan arkamdan.
"Ve Dylan bana bütün gerçeği anlattı. Bu kötülüğü bana o yapmadı."
"Peki kim yaptı?" Diye bağırdı Chris.
Chris'e doğru döndüm.
"Amcan Bill."

Kurtlar Arasında  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin