Kara Kanatlar.

70.5K 2.8K 752
                                    

Müzik; She's the lucky one lyrics (Victoria F. Beaumont)

Ayak sesini etrafa yayarak yanımıza geldiğinde gırtlaktan gelen ses tonuyla konuşmaya başladı.

"Ders zilinin çaldığını duymuştum." dediğinde anlam çıkarmaya çalışarak ona baktım. Bizimle alay ediyordu, bu fazlasıyla sinir bozucu bir durumdu.

"Arkadaşlarımız nerede?" dedim sesimi yükselterek.

"Harikasın... Tahmin ettiğimden daha harikasın." dediğinde ne demeye çalıştığını anlamaya çalışıyordum. Stajyere bakışlarımı çevirdiğimde gözlerini benden kaçırarak müdür yardımcısı Banner'a bakıyordu.

"Ne demeye çalışıyorsun?" diyerek sorduğumda gülerek bana baktı ve kafasını iki yana salladı.

"Keşke söyleyebilsem."

"Dalga geçmeyi kes artık!" diyerek sesimi yükselttiğim de Banner kaşlarını çatarak bana baktı.

"Arkadaşların cezasını çekiyor, eğer uslu durmazsanız sizde cezanızı çekeceksiniz." tehdit edercesine konuştuğunda Dael'ın arkadan sesi duyuluyordu.

"Burada olan olayların hiç birini anlayamıyorum." dediğinde müdür yardımcısı tek kaşını kaldırarak stajyere baktı.

"Niye anlatmadın?" dedikten sonra aniden sesler kesilmiş görüşüm berraklaşmıştı. Odada ki en ufak toz taneciklerini bile görebiliyordum. Ve tuhaf bir şekilde kahve kokusu etrafa yayılmış durumdaydı. Sanki ayaklarım beni bir yere götürüyor gibiydi. Yürüyordum nereye gittiğimi bilmeyerek. Ayaklarım benden bağımsızdı. Yürümeye devam ediyordum tarih kitapların olduğu bölüme doğru. O sırada ise kahve kokusu daha da artıyordu. Toz tanecikleri her yere yayılmış durumdayken başım delicesine dönüyordu. Yürümeye devam ettiğimde omzumda el hissederek her şey normale dönmüştü. Kahve kokusu gitmiş duyuşum eski halini almıştı....

Belinda elini omzumdan indirdiğinde telaşlı bir şekilde bana bakıyordu.

"İyi misin?" diyerek sorduğunda ise elimi başıma götürerek kafamı iki yana salladım.

"Bilmiyorum." dediğimde müdür yardımcısı derin nefes alarak kapıya doğru giderken sesimi yükselterek ona baktım.

"Ne vardı orada?" diyerek soruyordum. O biliyordu, o her şeyi biliyordu.

"Ne gördüysen o vardır." dediğinde ise kapıyı açarak dışarıya çıktı. Stajyer yanıma geldiğinde ise ellerini omzuma koyarak konuşmaya başladı.

"Ne gördün?"

"Hiç bir şey görmedim. Sadece koku aldım." dediğimde stajyer anlam çıkarmaya çalışarak bana bakıyordu.

"Ne kokusu?"

"Kahve kokusu." dediğimde bir şey diyememişti.

"Ne olduğunu biliyor musun?" diyerek sorduğumda kafasını iki yana sallayarak konuşmaya başladı.

"Hayır." 

*******************

Kütüphaneden çıktığımızda okulun boş koridorlarında ilerliyorduk. Ne yapacağımı, nasıl ilerleyeceğimi bilmiyordum. Yardıma ihtiyacım vardı, daha doğrusu desteğe... Boş sınıfa geçtiğimizde hepimiz boş sıralara oturarak stajyeri dinliyorduk. O ise tedirgin bir şekilde bize bakıyordu.

"Yapabileceğinize emin misiniz?" diyerek sorduğunda kafamı iki yana sallayarak düşünüyordum. Korkuyordum, çünkü insanların öğrenmesi durumunda neler olabileceğini tahmin edebiliyordum. İnsanların bir kısmı bizi biliyordu, ve bizim onların arasında olduğumuzu öğrendikleri zaman sonum Tom' un durumunda farklı olmayacaktı.

Vampir Okulum #wattys2015Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin