2.Bölüm ~Yangın~

14.9K 541 49
                                    

Bölüm Şarkısı : Zakkum - Ben Ne Yangınlar Gördüm ❤

"Acımasız olan yaşam değil,insanlar..."
(Aret Vartanyan)

2.Bölüm

Peşi sıra geçen seneler,birçok yüzleşmeyi ertelememe sebep olmuştu. Ve yığınla özlemi kalbimin en ücra yerlerine itelemişti. Bunlardan biri de ablama olan hasretimdi. Koskoca altı yıldır ne kabrine gidebilmiştim ne de fotoğrafları karıştırmıştım.
Oysa eskiden her hafta bir defa fotoğrafları önüme alır geçmişi yad ederdim.

Ona ayrılan odanın önüne geldiğimde ellerimin titrediğini farketmiştim. Canımın yarısına olan özlemim,katre katre yağıyordu yüreğimden.
İçeri girip kapıyı kapattıktan sonra,odada gözlerimi gezdirmeye başlamıştım. Hiçbir şey değişmemiş,hatta yerinden bile oynamamıştı. Hoş,aksi olsa anneme çok kızardım ya...

Zümrüt'ün ölümünden yıllarca annemle babamı sorumlu tutmuştum. Fakat zaman geçtikçe ve içimdeki acı kendine yer edinmeye başladıkça onlara karşı daha ılımlı olmaya başlamıştım. Ama her şey ortadaydı. Ablamın ölümü,dolaylı da olsa,annemle babamın yüzünden olmuştu. Sadece ben onların yüzüne vurmuyordum artık. Yeterince vicdan azabı çektiklerine şahit oluyordum zaten.

Zümrüt ile aramızdaki bağ çok çok farklıydı. Ve onun bu ani gidişi beni tarif edemeyeceğim şekilde yaralamıştı. Kapanmayacak türden bir yaraydı...
Kenarda duran çekmeceli dolaba gitti gözlerim. Eşyalarına elimi sürmeye yüreğim yetmedi.
Ardından karşı duvarı boydan boya kapatan perdeyi bir hamlede kaldırıp göz önüne serilenlere baktım.
Ona ait olan köşeye...
Zümrüt'ün fotoğraflarının olduğu koskocaman çerçeveler,uzun şifonyerin üzerine diziliydi. Annem bu köşeyi yaptıktan sonra,neredeyse her gün buraya gelir,bu büyük çerçevelerin karşısında durup onun mimiklerini izlerdim.
Güldüğü fotoğrafları severdim en çok. Bir de yeşil gözlerinin meydana çıktığı kareleri...

Sanıyordum ki uzun bir zaman geçmişti,adımın söylendiğini duymuştum. Gözyaşlarımı silip dinlenmek için odaya çıktım.

Ω

Akşam olduğunda hep beraber kalabalık soframıza kurulmuştuk. İşte bunu çok özlemiştim.
Türkiye'den ayrıldığımda,kalabalıklar içinde yalnız kalmıştım. Tutunduğum ve sığındığım önce yukarıdakiydi,sonra da bebeğim.

" Ne iyi ettiniz de geldiniz! Çok özlemiştik çocuklar..."

" Birkan'ın işi olunca bende gelip sizi göreyim dedim. Bizde çok özledik baba." Her kız gibi benim de hayran gözlerle baktığım,kokusunu sevdiğim,sevgisine ihtiyacım olan ilk aşkımdı babam. Fakat her ne olursa olsun onun benim yanımda olmasını isterdim. Doğru-yanlış,iyi-kötü ne varsa hayatımda,beraber düzeltelim,yoluna koyalım isterdim. Kızacaksa kızsın ama önce beni dinlesin,anlamaya çalışsın isterdim.
Desteğe en çok ihtiyacım olan günlerde beni hayal kırıklığına uğratması,hiç olmadığı kadar acı vermişti.
Zamanla bir şeylerin farkına varmaya başlıyordum. Kırgınlığım davranışlarıma yansımıştı. Annem ve babam ile kendi arama temelleri sağlam olmayan bir köprü inşa etmiştim. Bunun anlamı,her ne kadar istemesem de,onları cezalandırmak adına aramıza mesafe koymamdı aslında.

Fakat yıllar geçtikçe köprü sallanmaya başlamış ve en sonunda çökmüştü. Ben yine dayanamamış onların kollarına teslim etmiştim kendimi.

Onlar annem ve babamdı. Yanlışlarıyla,hatalarıyla,
sevdiğim-sevmediğim özellikleriyle... Şükür ki onlara sahiptim. Bu hayatta her şey geliyor ve gidiyor yalnızca aile kalıyordu.

Bir tarafım,eksik tarafım sızlıyordu. Yapamıyordum. Zümrüt'ün yokluğunu kabullenmem hiç ama hiç kolay olmamıştı.

" Bundan sonra hep burada kalın kızım. Gitmeyin. Ne olur..."

Mevsimlerden Sonbahar(Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin