18.Bölüm ~Oyun~

4.5K 292 60
                                    

Bölüm Şarkısı : Tual - Pencere ❤

"Hayat seni öyle bir noktaya getirir ki,kendini sevdiklerinle savaşırken ve nefret ettiklerinle sevişirken bulursun,üzülürsün,pişman olursun,sonra biraz zaman geçer ve tersinin bu dünyada işlemediğini anlarsın."
Hakan Günday

18.Bölüm

Teoman
Bazen insanın başına hiç beklemediği anda,beklemediği bir şey gelir. Öyle afallar ki,elindeki fırsatları göremez,yapabileceklerini yoksayar. Odaklandığı tek iş,içinde bulunduğu talihsiz durum olur.

Son günlerde kendimde değildim. Hatta son yıllarda. Gerçi önceden de aklımın başında olduğu söylenemezdi. Ama şimdi doğru düzgün düşünemiyordum bile.
Cihan'la konuşmasam,akıl vermese,babalık testi yapılabileceği tamamen aklımdan çıkmıştı. Ceren'in sağı solu belli olmazdı.
Böyle bir konuda bile güvenmediğim bir insanla sevgili olmak mantık dışıydı. Gerçekten öyleydi.

Ben Ceren'i arayamadan annem beni aramış ve bizi bu akşam yemeğe davet ettiğini söylemişti. Bizi tekrar bir arada ağırlayacağı için çok mutlu olduğunu belirtmişti. Ben de kesinlikle bu sözüne göz devirmiştim.

Ceren'le annemlere giderken arabada konuşmuştum. Verdiği tepki şüphemi tetiklemişti.

" Anne karnındayken yapılıyor mu? Aa,bilmiyordum. Hem aşk olsun Teoman,çok kırdın beni. Senin çocuğun işte."

" Ceren uzatma. Yapacağın tek şey kan vermek. Yarın gidiyoruz." Başını sallayıp arabadan indi. Bir haller vardı,kokusu çıkardı yakında.

Keyifsiz bir yemeğin sonunda annemlerden erken ayrıldım. Aklımda bir şeyler vardı. Güneş'in yanına uğrayıp ona ufak birkaç hediye verdim. Bugün 23 Nisan'dı,onun bayramıydı. Beklediğimden daha fazla mutlu olmuştu.
Ben oradayken Birkan da gelmişti.
Güneş'in gözleri onu görünce ayrı bir parlıyordu,bunu farketmek içimde garip bir kıskançlık doğurdu. Birkan'la aynı ortamda olmayı istemediğim için erken ayrılmıştım oradan.

Eve geçtiğimde günlerdir şirkete uğramadığım için bir ton iş birikmişti.
Zihnimde onca düşünce cirit atarken işe odaklanmak zordu.
Pencerenin önünde durdum biraz. Camı açıp rüzgarlı ve yağmurlu havayı çektim içime. Her yağmurlu havada o gün geliyordu aklıma. Biricik sevgilimi ardımda bıraktığım gün... Ne söylemek kolaydı ne de düşünmek.
Pişmanlık ve özlem en yakın arkadaş olmuştu kalbime. Ne birbirlerinden ayrılıyorlardı,ne de benden.
Dakikalar sonra kahvemi yapıp çalışma odama geçecekken,kapının çalmasıyla durdum. Bugün rahat yoktu anlaşılan.
İmzalamam ve onay vermem gereken belgeleri getirmişti babamın asistanı.

" Aciliyeti olmasa bu saatte kapınızı çalmazdım Teoman Bey. Ama biraz sorun çıkardı karşı taraf. Sözleşmedeki birkaç maddenin çıkarılmasını talep ettiler. Yarın için de toplantı istiyorlar."

" Bir bu eksikti!" Bıkkın bir şekilde kenara çekildim. "Salona geçin lütfen."

Yapacağım herhangi bir işe ne kadar odaklanabileceğim ortadaydı.
Araba kullanırken,telefonla konuşurken ve diğer her şeyle uğraşırken iki büyük konu beynimi kemiriyordu. Ceren'in karnındaki çocuğun babası olma ihtimalim ve Güneş'in ilerleme kaydetmeyen durumu.

" Marsel Holding kesin bir dille isteğini belirtti. Uzun zamandır bu iş için acele ediyorlardı. Hevesleri her zaman apaçık ortadaydı ama şimdi işi uzatmak için uğraşıyorlar sanki." Gözleri dosyalarda gezinirken lafı toparlamaya çalışıyordu.

" Arzu Hanım... Bildiğiniz bir şey mi var? Sakladığınız..."

" Aslında..." Çabuk ele vermişti kendini. " Marsel Holding'te çalışan bir arkadaşım var. Bir duyum aldıklarını söyledi. Asparagas işte. Doğru olmadığını söyledim. Genel müdür Cansel Bey de bu projeyi askıya almayı düşünüyormuş. Bence sözleşmedeki maddelere itiraz etmeleri bu yüzden." Yıllardır aynı tas aynı hamamdı. Yalan haberlere itibar edilir ve ortaklık,proje her neyse feshedilmesi için uğraşılır. Ama Marsel Holding'ten beklenecek bir hamle değildi. İlk sözleşmemiz de değildi.

Mevsimlerden Sonbahar(Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin