33.Bölüm

406 22 0
                                    


Urandan;

Hep ürkek yaşıyorum her anını yaşamımın. Hani koşup koy versem diyorum, kopamıyorum. Her hücremle bağlanmışım cennet kapıma. Bazen argo damarım tutuyor sövüp sayıyorum. Derken kahkaha atarken tıkanıp kalıyorum. Dalıp gidiyorum uzun uzun, her şeyden herkesten umarsız.

Özlüyorum onunla olan anlarımı, hani o bakıpda doyamadığım kahkaha fırtınaları coşan bakışlarını.

Fark ediyorum, onun yanında kaygısızım, gamsızım, bir o var diyorum. Geride kalanlara bakıp bakıp anlayamıyorum.

Saplantılarım oluyor gün geçmeden. Sesindeki titreme uyutmuyor geceleri, bırakmıyor hayalin geceler boyu beynimi.

Kısır döngüler yaşıyorum ona özlemimde. Başım belaya düşüyor, aldırmıyorum. Her şey boş görünüyor bana, ama her şey.

Klişe geliyor kelimeler. Ona yepyeni lügatlar yazmak geliyor içimden. Kararımı veriyorum, ki yeni lügatın hazır olana dek eskileriyle idare etmesi gerekecek. Hep bu anlatmaya çalıştıklarım beni buna ulaştırıyor, hep anlatmaya çalıştığıma.Anlatmaya mecburmuyum bilemiyorum. Ama bir tek şeyi biliyorum bu aralar; Cennet kapımı cennet kokulumu özlüyorum.

**

Hava iyice karardıktan sonra evin kapısı açıldı içeri Safa girdi. Gözleriyle bana baktı. "Uyumadın mı sen?" Dedi sorgular gibi.

"Uykum yok uyusam aklıma geliyor uyumasam zaten aklımdan çıkmıyor." Yine koltuktaki yerini alıp yayıldı.

Cebinden paketini çıkardı bir dal alıp sigarasını yaktı. "Rahatlarsın anlat." Dedi. "Yani ben onu."

"Sevdim ben onu, balığın denizi, martının uçmayı sevdiği gibi. Gözlerine her baktığımda yalvarışı görmesini istedim bende ki. İnanmasını istedim bendeki parçasına. İnanmasını istedim alev gibi yanan bu dünyaya. Gerçek aşkı görmesini istedim. Etrafında bu kadar yalan varken. Bir bilse bu aşkın destanlaşabilecek kadar büyük olduğunu. Bir bilse sevdanın balığa denizi, martıya uçmayı unutturacak kadar gerçek olduğunu."

"Onu söküp atamıyorsun." Dedi. "Bende de öyle oldu." "Atamadım." "Belki de ben atmadım." "Sen bu evde olmadan önce sabah sigaramı onun yanında içerdim gece onun yanında içerdim sonra ona sarılarak uyurdum."

"Ben gidebilirim." Dedim kendimi suçlu hissettim bir an. "Senlik bir durum değil onunda yalnız kalmaya ihtiyacı var." Dedi gülerken.

Burukça gülümsedim. "Kokusu çok güzel değil mi?" Dedi başımı salladım. "Çok güzel." Dedim duygusal ruhum dayanamayıp ağlamaya başlarken.

"Bak yine özledim." Dedi sigarasından derin bir şekilde çekerek. "Bu gece orda uyusam kızmasın dimi?" Dedi masumca sormuştu çocuk gibiydi.

"Git selam söyle." Dedim gülümsemeye çalışarak. "Seni sevmiş." Dedi oda gülerken. "Bende onu sevdim." Dedim.

"Ben dayanamayacağım çok özledim." Dedi kapıya yönelerek kapıyı çekip gitti. Safa üzülmesin diye ağlamamaya çalışıyordum gülüyordum ama çok üzülüyordum onun için.

Her gece bir toprağa sarılıp uyuyordu. Onun için üzülüyordum o kadar seviyordu ki içi parçalanıyordu.

Benim Uranı sevdiğim gibiydi sevgisi belki de onun ki gerçekleri göremeyecek kadar kördü. Onun öldüğünü kabul etmiyordu her gece onunla uyuyup onunla uyanıyordu.

Onun gül kokulu mezarına sarılıp uyumak ona iyi geliyordu. Bir an Uranın orda yattığını aklıma getirdim çok kötü olmuştum.

Nefes alamaz duruma geldim kalbime giren sancılar beni oldukça kötü etkilemişti. O orda olursa bende orda olurdum.

Hıçkırıklarım artarken hep sarıldığın gözyaşlarımı akıttığım yastığa sarıldım yine yavaş yavaş yaşlarımın yastığı doldurmasını izledim.

Kalbime bir sızı saplanmıştı Uranın sesini duymak istiyordum iyi olduğunu bilmek istiyordum.

Ev telefonunu elime alıp Uranın numarasını tuşladım. Bir kaç kez çaldıktan sonra "Ne var lan?!" Dedi bağıran sesiyle onun sesini duymak içimde dışarı çıkmak için atan kalbimi tutmakta zorlanmıştım.

"Kimsin lan?!" Dedi tekrar bağırarak "Topunuzu sikeceğim pezevenkler." Dedi parmağımı dişlerimin arasına aldım ısırmaya başladım.

Konuşmak istiyordum ama yapamıyordum parmağımı sıkıca ısırmaya devam ettim. Göz yaşlarımın şiddeti bir anda artmıştı.

Telefon kapama sesi gelince telefonu yere fırlattım. Elimi ağızımdan çıkartıp bağırdım. Telefonun uzanan kablolarını yerinden söküp bir kenara attım.

"Yapamıyorum!" Etraftaki her şeyi dağıtmaya başladım. "Yapamıyorum!" "Onsuz yapamıyorum!" Delirmiş gibi her şeyi yıkıyordum.

***

Telefonum çaldığında üst kattaki başkan olduğunu gördüm. "Buyurun?" Dedim "Evde hırsız olabilir çok garip sesler duyuyorum sizi bilgilendirmek istedim."

Eve doğru tekrar arabayı sürmeye başladım umarım bir şey olmamıştır diye içimden dua ede ede eve geldim.

Merdivenlerden çıktım evin kapısı önüne gelince "Yapamıyorum!" Sesleri geliyordu. Kapıyı açıp içeri girdim. Evin her yerini dağıtmıştı.

Koşarak yanına gittim durmasını sağladım yere çöküp bağıra bağıra ağlamaya devam etti. "Onsuz yapamıyorum!" Diye bağırınca içim burkuldu.

Bu kız onu çok seviyordu sevmek az kalır. Sarıldığım halde çırpınıyordu. "Safa ben ölüyorum!" Dedi gözlerindeki ölümü gördüğümü hissettim o an içim ürperdi.

Kollarımdan kurtulmaya çalışıyordu. Sıkıca sarıldım tekrardan ona "Ölüyorum!" Diye bağırdı tekrardan.

Gözlerimi sıkıca kapatıp ağlayış seslerini dinledim içindeki haykırışları dışa vuruyordu. "Özledim onu bir kere görmeye gideyim sonra beni öldür!" Diye yalvardı gözlerimin içine bakarken.

"Saçmalama sus." Dedim kollarımı gevşettim. "Uzaktan sadece bir kere." Dedi gözünden akan yaşlar her saniyede daha da artarken.

"Ama dayanamam sonra beni öldür." Dedi masum çocuk gibi. Kucağıma alıp onu odama götürdüm. Kucağımda "Uran." Diye sayıklıyordu.

Gözleri kapalıyken yatağıma yatıp üstünü örttüm. "Uran." Dedi kapalı gözünden akan yaş yastığımı ıslatırken.

Arkasını döndü bana bir anda bende odadan çıktım. Evden çıkıp arabama bindim.

Mezarlığa geldikten sonra sevgilimin yanına gittim. "Özür dilerim sevgilim." Dedim toprağını sıvazlarken.

"Küçük bir işim çıktı." Dedim ağlarken. "Beni duyuyorsun dimi?" Dedim mezar taşını okşarken.

"Güzel Sahram geleceğimin kadını küçük kızım Sahram." Dedim bu gibi mezar taşını öperken.

Kafamı mezar taşına yaslayıp göz yaşlarımın akmasına izin verdim erkek adam ağlamaz derlerdi asıl erkek adam sevdiği için deli gibi ağlardı.

Hıçkırıklarım artarken "Ne olur gel güzelim." "Yapamıyorum dayanamıyorum." "Şimdi yanımda olsan pembe yanaklarını sıksam gözlerimin içine bakmasan utançtan."

Toprağını sıkıca kavrayıp burnuma götürdüm. "Seni doya doya koklasam sevgilim." Mezarın beyaz mermer kısmına uzandım. Elimi sanki onun başı varmış gibi yattığı yere uzattım.

"Rahat mısın miniğim?" Dedim "Beni sorarsan dünyanın en huzurlu adamı benim." Dedim toprağını avuçlayıp gözlerimi kapatırken.

SON NEFESHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin