Bölüm 14

3.1K 115 2
                                    

Ayağa kalkıp topu elime aldım.

"Hadi voleybol oynuyalım."

Kafalarını sallayıp büyük bir çember oluşturduk. Topu Okan'a yollayarak oyunu başlattım. Okan sert bir şekilde Çınar'a yolladı. Ben bu topu karşılayamaz yere yapışırdım ama Çınar profesyonelce karşıladı. Gelen topu Merve sıçrayarak karşıladı ve bana attı. Sert bir şekilde Çınar'a atınca beyefendi hiç kurtarma girişimine bulunmadan kenara çekilip gulerek bana baktı.

"Topu alsana. Ne sırıtıyorsun ?"

"Sevgilim sen attığına göre sen al."

Gözlerimi devirerek topa ilerledim.

"Hadi çocuklar yemek hazır. Tıkının azcik."
Özgür abi gulerek bize bakıyordu. Topu elime alarak sırıttım.

"Umut bir baksana."

"Buyur yenge - ah siktir."

Umut yere çöküp kafasını tutuyordu. Çınar ıslık öttürerek yanıma gelip belimi tuttu.

"Buda kafama top attığın için."

Tip tip bana bakarak ayağa kalktı. Masaya ilerleyince önümdeki şahane masaya göz gezdirdim.

"Bu sene sınavınız var."

Dayım bunu söylediği an Okan bayılma numarası yapıp yere kendini bıraktı.

Merve ise kendi kafasını kesiyormuş gibi yapıp masaya kafasını gömdü.

Ben bileklerimi kesiyor gibi yapıp basımı Çınar'ın omzuna koydum.

Bu yaptığımız hareketlere bütün masadakiler kahkaha atarak gülmeye başladılar.

Evet bu sene sınavımız vardı. Ve evet dayım hepimizi şimdiden sıkmaya başlamıştı. Özellikle beni. Bana çikolata süt almamakla tehdit etti. Sırf verilen ödevi yapmadim diye.

"Dayı bugün sınav hakkında konusmasak nasıl olur ? Yarın zaten okul var yeterince moralimiz bozuluyor."

"Tamam birşey demedim."

Yemeğimi iştahla yiyip ayağa kalktım. Herkes bana bakınca

"Yuruyuse gidelim."

Çınar son lokmasını da çiğneyip ayağa kalktı.

"Birlikte gidelim."

Kedi gibi dayıma bakınca onaylayarak kafasını salladı.

Elimi tutup yavaşça yürümeye başladık. Burası cidden çok güzeldi. Gozlerimi kapatıp derin bir nefes aldım.

"Yoruldum ben."

Şaşkınca Çınar'a baktım. Daha yeni yürümeye başlamıştık ne yorulması ?

"Daha yeni yürümeye başladık farkındasın dimi ?"

"Of gel azcik oturalim."

"Sen otur ben yürüyorum."

Birden ayaklarim yerden kesilince çığlık atarak kollarımı boynuna doladım. Çınar sırıtarak bana bakıyordu.

"Hani sen yorulmustun ? Beni nasıl taşıyorsun ?"

"Seni hissedince yorgunluğum geçiyor."

Utanarak kafamı boyun girintisine koydum.

Biraz daha ilerledikten sonra kocaman bir ağacın önünde durduk. Beni kucağından indirip ellerini belime koydu. Gozlerim gözlerinde kayboluyordu. Nefesini tenimde hissediyordum ve bu his içimi kıpır kıpır yapıyordu. Teninin sıcaklığı benim soğuk olan heryerimi ısıtıyordu. Ölene kadar böyle durabilirdim. Şuanda zaman durmuş sadece gözlerimiz konuşuyordu.
Hafifçe gülümseyerek beni kendine çekip sıkıca sarıldı. Çenesini omzuma koyup derin bir iç çekti.

Baş BelasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin