Bölüm 46

1.6K 68 1
                                    

Çınar kucağımdaki Eylül'ü güldürmek için bütün şeyleri yapmıştı. Gerçekten çok iyi bir baba olacaktı. Eylül kısa bir zaman sonra kucağımda uyuyup kalınca Okan onu alıp içeriye yatırdı. Herkes dayıma odaklanmıştı.

"Evet bugün sınav oldunuz. Biliyorum sınav konusunu açarak sizin moralinizi daha da bozmak istemiyorum. Bir hafta sonra düğünümüz var. Herşey ayarlandı. Davetliler çağrıldı ,yer ayarlandı. Kısacası herşey. Ama benim dünyalar güzel yeğenime birşey vermem dışında herşey ayarlandı. Deniz gelir misin ?"

Çınar elini elimin üstüne koyarak sıktı. Acaba ne verecekti ki ? Ayrıca dayım iyice duygusallaşmaya başladı. Ayağa kalkarak dayımın karşısına geçtim. Cebinden siyah uzun bir kutu çıkararak bana gülümsedi.

"Bu annenin."

'Anne' kelimesini duyunca çoktan gözlerimden yaşlar akmaya başlamıştı. Dayım kutuyu açarak bilekliği eline aldı. Mavi ve beyaz renklerden oluşan taşlarla çevrelenmiş gümüş bir bileklik idi. Çok zarif ve güzel duruyordu. Bileğimi uzatarak takmasını izledim. Beni kendine çekerek alnımı öptü.
"Çok güzel bir hayat yaşa tamam mı ? Evlenmeseydin ve sonsuza kadar benim yanımda kalsaydın tabi daha güzel olurdu ama iste. Eğer Çınar seni üzerse onu öldürürüm. Biliyorsun değil mi ?"

Gulerek gözyaşlarımı sildim. Çınar da yanıma gelmişti. Dayıma sıkıca sarılarak ona baktım. Bileğimden tutarak Çınar'a uzattı. Çınar elimi tutarak bana sarıldı.

Uzun ve güzel bir yemekten sonra herkes gitmişti. Dayım ve Seda abla da arkadaşlarının yanına gitmişlerdi. Çınar'ın işi olduğu için oda gitmek zorunda kalmıştı. Sadece Eylül yanımda kalmıştı. Okan ve Merve'ye bu gece yanlız kalmaları için bir teklif sunmuştum ve ikisi de balıklama atlamıştı. Eylül'ün altını temizleyerek yatağımın ortasına yatırdım. Çevresine yastıklar koyarak yanaklarını öptüm. Melek gibi uyuyordu. Aşağıdan telefonumun çalmasıyla kıpırdayarak ağzını açtı. Hızlıca odamdan çıkıp salona ilerledim.

"Efendim ?"

"Aç kapıyı güzellik."

Telefonu kapatarak kapıyı acmam ile Çınar'ın dudaklarımı öpmesi bir oldu. Kalçalarımdan tutarak beni kucağına aldı. Sabit kalmak için bacaklarımı beline sardım. Ayağı ile kapıyı kapatarak koltuğa ilerledi. Yavaşça beni bırakarak ustume çıktı. Uzun bir öpücükten sonra benden ayrılarak beni izlemeye başladı.

"Ah bir evlenelim ,o zaman gör sen."

Gulerek omzuna vurdum. Alnımı öperek üstümden kalktı. Tam göğsüne yatıcak iken Eylül'ün ağlama sesini duyunca koşarak odama ilerledim.

Eylül yatağımda hıçkırarak dönmeye çalışıyordu. Kucağıma alarak yatağa oturdum. Çınar da yanıma oturarak bizi izlemeye başladı. Eylül'ü uyutmak için kollarımı o kadar çok sallamıştım ki artık acımaya başlamıştı. Çınar ,Eylül'ü kucağımdan alarak ayağa kalktı ve odamın içinde gezinmeye başladı. Gerçekten ikisi de çok tatlı gözüküyordu. Bizim çocuğumuz olunca ikisini doyuncaya kadar izlerdim. Çınar sonunda onu uyutarak yanıma yatırdı. Yastıkları tekrar yanlarına koyarak onu izlemeye başladım. Arkamdan sarılarak başını çeneme koydu.

"Sence böyle güzel bir kızımız olur mu ?"

Tebessüm ederek "Olur. Neden olmasın ?"

Çınar iyice beni kendine çekerek "Son bir hafta. Sonsuza kadar benim olmana son bir hafta kaldı."

***

Eylül ağlamaya başlayınca saate bakarak yataktan kalktım. Çınar ters dönerek tekrar uyumaya çalıştı. Onun rahatsız olmaması için Eylül'ü kucağıma alarak salona indim. Küçük olmasına rağmen ortalığı yıkıyordu.

"Bebeğim ? Ne oldu sana ?"

Bana bakarak dudaklarını büzdü ve tekrar ağlamaya başladı. Tek elimle kucağıma alarak Merve'nin sütünü dolaptan çıkartarak ısıttım. Karnı acıkmış olabilirdi. Altını tutarak burnuma getirdim. Altı da kokmuyordu.
Daha kuvvetli ağlamaya başlayınca bende gözyaşlarımı tutamamıştım.

"Eylül ? Kuzum ağlama."

Biberonu ağzına tutarak sütünü bitirmesini bekledim. Gazını da çıkartarak tekrar suratını kendime döndürdüm. Dudaklarını büzerek gene baktı.

"Sakın ağlama. Lütfen."

Sanki beni anlamış olucak ki kollarını hafifçe kaldırarak kafasını boyun girintime yerleştirdim. Derin bir nefes alarak evde gezindim. Çocuk bakmak bu kadar zor bir iş miydi ?

Gözyaşlarımı silerek odama çıktım. Çınar hala uyuyordu. Eylül tekrar ağlayabilirdi. Bu yüzden dayımın odasına giderek yatağın ortasına yatırdım. Yanına kıvrılarak meleği izledim. Göğsü hafifçe inip kalkıyordu. Yavaş yavaş gözlerimi kapatarak uyumaya başladım.

ÇINAR

Derin bir nefes alarak gözlerimi açmaya çalıştım. Elimi yatakta gezdirdiğimde Deniz'i hissedemeyince hemen ayağa kalktım. Eylül de ortalıkta yoktu. Nerde lan bunlar ?
Odadan çıkarak koridordaki odalara girdim. En son odaya girince kocaman yatakta ikisinin uyuduğunu görünce gülümseyerek onlara ilerledim. Deniz üstünü örtmediği için büzüşmüştü. Eylül de etrafına bakarak elleri ile oynuyordu. İlk önce Deniz'in ustunu örterek yanına eğildim. Önündeki saçlarını çekerek burnunu öptüm. Yorganın altına iyice girerek derin bir nefes aldı. Saçlarını öperek ayağa kalktım ve Eylül'ü kucağıma aldım.

"Gel bakalım. Teyzeye kahvaltı hazırlayalım."

Eylül kafasını tutamayarak köprücük kemiklerime koydu. Başını öperek mutfağa ilerledim.
Eylül'ü masanın üstüne oturmaya çalıştım ama çocuk dengesini bulamayarak düşecek iken küçük bir kalp krizi ile hemen kucağıma aldım.
İki aylık çocuk nasıl otursun ?
Eylül'ün gözleri kızararak ağlamaya başladı.
"Hişt bebeğim. Lütfen ağlama."

Çığlık atarak ağlamaya başlayınca içim parçalanıyordu. İyice sarılarak sırtını sıvazladım. En azından biraz sakinleşmişti.
Deniz koşarak mutfağa girince şaşkınlıkla ona baktım.

"Ne oldu ?!"

Eylül'e bakarak bize yaklaştı. Gerçekten harika bir anne olacaktı. Ben olsam hayatta sesi duyup da bu kadar kısa süre de bebeğin yanına gelemezdim. Deniz Eylül'ün kafasını öperek ovmaya başladı. Bende Deniz'in başını koklayarak öptüm. Tek kolum ile Eylül'ü taşıyordum. Deniz'in belini kavrayıp kendime yaklaştırdım. Deniz gülümseyerek aynı Eylül gibi kafasını göğsüme koydu. Eylül'ün göğsümdeki elinin üstüne kendi eline koyarak iyice bana sarıldı. Tebessüm ederek ikisini izlemeye başladım. Ben artık kendi çocuğum ile böyle bir pozisyonda kalmak istiyordum !

Baş BelasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin