Bölüm 26

2.2K 93 3
                                    

Saate bakarak kaslarımı çattım. Gecenin üçü olmuştu ve ben hala sahilde çimlerin üstünde oturuyordum.
Telefonumu beni rahatsız etmemeleri için kapatmıştım ama beni epey merak etmişlerdir diyerek açtım.
Ağzım açılarak aranan ve mesaj sayısına baktım.

Ayağa kalkarak ustumu silkeledim. Denizin yanından yavaşça yuruyerek ellerimi cebime koydum.

Bu saatte burda dolaşmak deli işiydi ama benim umrumda değildi.

"Deniz !"

Arkama dönerek bana seslenen kişiye baktım. Umut koşarak yanıma geldi ve beni kendine çekerek sıkıca sarıldı.

"Sana birşey oldu diye o kadar korktuk ki. Çınar delirdi. Oh ama iyisin."

Sırtını sıvazlayarak ondan ayrıldım. Dayımın acısını onlardan çıkartmamam gerekiyordu ama yapmıştım.

Umut telefonunu alarak kısa bir konuşma yapıp bana döndü.

"Eve gidelim. Hava da çok soğudu."

"Evet gitmek istemiyorum."

"Nereye gitmek istiyorsun ?"

"Bilmem düşünebileceğim bir yere."

"Ben o yeri biliyorum." diyerek masumca gulumsedi.

Hiç konuşmadan onu takip edip arabasına kadar yurudum. Çok yorulmustum ve uykum vardı. Ağlayan insanlar daha kolay uyurlar ya şuanda üzerimde o duygu var ama nedense uyuyamıyorum.

Umut'a baktığımda kaşları çatık bir telefonuna bir de yola bakıyordu. Sanırım biriyle mesajlaşıyordu.

Sonunda araba durduğunda geldiğimiz yere baktım.

Uçurumun kenarındaydık ve deniz muhteşem gözüküyordu.

Aşağı inince birinin koluma sertçe çekmesi ve sarılması bir oldu.

Kafamı kaldırdığımda Çınar'ı gorunce bende sıkı sıkı sarıldım.

"Sakın. Sakın bir daha bunu yapma."

Dudağını öperek daha da sarıldım.

"Deniz senin kafanı kopartıcam."

Kafamı çevirdiğimde bana hızlı bir şekilde gelen Merve'ye baktım. Boynuma atlamasıyla Okan'ın "Yavaş ol kadın sen iki canlisin." demesi bir olmuştu.

Merve'den ayrılıp Okan'a sarıldım.

"Bizi düşünmüyorsan Çınar ve dayını dusun bebeğim."

Kulağıma fısıldadıktan sonra alnıma uzun bir öpücük kondurdu.

Dayım ne haldedir gayet iyi biliyordum. Sinirini birinden çıkartıyordur. Beni de epey merak etmiştir.

Yavaşça ilerleyerek yere oturdum. Deniz kokusunu içime çekerek gözlerimi kapattım. Çınar arkama oturarak belimden sarıldı. Kafamı göğsüne koyarak mayışmaya başladım.

"Herşeyi biliyorum."

Sesi bütün tüylerimi diken diken etmişti. Kulağımın arkasındaki bölgeyi öperek beni iyice kendine çekti.

"Nerden biliyorsun diye sormak istemiyorum. Çünkü sen herşeyi bilirsin."

Kahkaha atarak açıkta kalan boynumu öptü.

"Merve insanca dursana kızım sen."

Kafamı yana çevirerek tartışan Okan ve Merve'ye baktım.

Başka yöne bakarak Umut'a baktım. Düşünceli bir şekilde gözlerini denize dikmişti. Kesin birşey dusunuyordu.

"Umut'un nesi var ?"

Çınar Umut'a dönerek derin bir iç çekti.

"Bilmiyorum. Son günlerde değişti."

Kafam zonkluyordu. Kimseyi şuanda düşünmek istemiyordum. Gozlerim kapanmaya çalışıyordu ama ben izin vermiyordum.

Tekrar Umut'a bakınca göz göze geldik. İçten bir şekilde gulumseyince bende tebessüm ederek baktım.

"Yarın okullar tatil ne yapıcaz ?"

Merve'nin sorduğu soruyla kaslarımı çattım. Birşey yapacak halim yoktu. Sadece uyumak ve su basımın ağrısını geçirmek istiyordum.

"Bizim haftaya Uludağ gezisi var."

Çınar hızlıca kafasını çevirince çenesi alnıma çarptı. İnleyerek cenemi tutup tip tip Çınar'a baktım.

"Ne yapıyorsun ?"

"Ne demek Uludağ gezisi var ?"

Yüz halini gorunce gülme isteği gelmişti ama yaşamak istiyordum. Sinirden beni öldürebilirdi.

"İşte var. Haftasonu gidicez."

"Haftaya haftasonu."

"Evet haftasonu."

"O haftasonu bende varım."

Umut eline aldığı çakıl taşlarını bize fırlatınca elimle yüzümü korudum.

"Haftasonu sapıklığınız mı var acaba ?"

Kahkaha atarak Umut'a baktım. Ben gülünce Çınar da gülmeye başladım.

Uzun bir kahkahadan sonra gozumdeki yaşı silip dik oturmaya başladım.

"Bizde gidiyoruz galiba abi ?"

Çınar Umut'a bakarak kafasını salladı. Umut gözlerini devirerek birşey mırıldandı ama uzakta olduğu için duyamadım.
Gözlerimi kapatarak iyice Çınar'a sokuldum.

ÇINAR

Ellerimi ceplerime sokarak denize baktım. Ayın ışığı ile çok güzel gözüküyordu.

"Kızlar mışıl mışıl uyuyorlar."

Okan ellerini ovuşturarak ısıtmaya başladı.

"Araba sıcak dimi ? Üşümesinler."

"Kaloriferler açık abi. Üşümezler."

Kafamı sallayarak cebimdeki sigara paketini çıkardım. Başım ağrıyordu. Sigara hafif de olsa bu ağrıyı azaltıyordu.

"Ne yapacaksınız ?"

Okan Umut'a bakarak ellerini cebine soktu.

"Bilmiyorum."

Tabi işleri zordu. Küçük yaşta anne ve baba olacaklardı. Deniz ile benim basıma gelse Ege abi bizi ağaçtan sallandırırdı sanırım. Ama şöyle bir durum var ben bütün önlemleri alırdım.

"Sınav yaklaşıyor. Merve hamile. Ortada aileler var. Büyük ihtimalle Merve okumayacak. Zaten benim isim de hazır babamın yerine geçicem. Sadece söylemek konusunda büyük sıkıntı çekeriz."

Sigaramı atıp ellerimi tekrar cebime koydum.
İşleri zordu. Gerçek anlamda zordu. Aslında onlar için endişeleniyordum. Çünkü henüz ilişkileri daha yerine oturmamışken bir de çocukları oluyordu. Hem yaşının verdiği cahillikleri vardı. Yani ben böyle düşünüyordum. Ama gene de onları destekliyordum.

Okan'ın omzunu sıkarak gulumsedim.

"Her zaman yanındayız biliyorsun."

"Biliyorum abi."

Umut sıkıntıyla üfleyerek

"Benim daha sevgilim yok. Anasını satayım bunlar çocuk bile yaptı."

Kahkaha atarak Okan'ın Umut'u kovalamasını izledim.

Derin bir iç çekerek arabada uyuyan güzeller güzeli kadınıma baktım.

Sürücü koltuğuna geçerek arabayı çalıştırdım ve eve doğru gaza bastım.

Baş BelasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin