Bölüm 42

1.8K 67 2
                                    

Üstümdeki hırkayı çıkartarak pencereyi açtım. Oda çok sıcak olmuştu. Temiz havayı ciğerlerime çekerek omzumu sıvazladım. Bugün gerçekten dayımı hiç anlamamıştım.

'Deniz sesini çıkarma.'

İç sesime katılarak odadan çıktım. Duman da arkamdan gelince kıkırdayarak salona indim. Saat epeyce geç olmuştu. Aslında dayımı merak ediyordum. Tekrar merdivenlere giderek dayımın odasına girdim. Yatak hiç bozulmamış bir şekilde bana bakıyordu. Banyonun kapısını çaldıktan sonra içeri girdim ama gene birşey yoktu. Telefonumu çıkartarak dayımı aradım. Çaldı çaldı ve çaldı. Cevap vermedi. Tırnak etlerimi stresten yemeye başlamıştım. Acaba birşey mi oldu ?
Seda ablayı arayarak beklemeye başladım. Oda cevap vermemişti. Birşeyler oluyordu. Özgür abi aklıma gelince hemen onu arayarak beklemeye başladım.

"Güzelim ?"

Sonunda biri açınca heyecanla "Özgür abi dayım nerede biliyor musun ?"

"Evet balım. Yanımda şuanda."

"Sen nerdesin ?"

"Bardayım."

Kaslarımı çatarak beklemeye başladım. Bara gitmesi benim sinirimi bozmuştu.
"Deniz biz geliyoruz. Sen kahve hazırla."

Suratıma kapatınca telefonu koltuğa fırlattım. Önümdeki saçları çekerek alnımı ovaladım. Ah be dayı ,ne işin var senin orada ?

Yaklaşık yirmi dakika bekledikten sonra kapı çaldı. Koşar adım kapıya bakınca Özgür abi dayımın ensesinden tutarak içeri soktu. Koltuğa fırlatarak bana döndü.

"Sakın muhattap olma çok saçmalıyor."

Bunu dedikten sonra mutfağa gitmişti. Dayımın yanına diz çökerek elini tuttum. Yarı baygın gözlerini bana çevirerek gulumsedi ve derin bir iç çekti.
"Dayı birşey sorabilir miyim ?"

Dayım zorla kafasını sallayarak bana bakmaya devam etti.
"Beni neden hemen evlendirmek istedin ?"

Dayım kaşlarını çatarak yüzünü sıvazladı.
"Allah'ım sen bana sabır ver."
Yerinde doğrularak gözlerimin icine baktı. Yerden kalkarak yanına oturdum.
"Benim yanımda mutsuzsun." dediği şey ile derin bir nefes alarak "Bu yüzden onun yanına çabuk gitmen doğru olur diye düşündüm."

Elimi dizinin üstüne koyarak sıktım.
"Bunu bizimle de konuşmanız gerekirdi. Ama gerçekten çok garip."

Dayım alayla gülerek "Garip olan ne ?"

"Geçen hafta beni odaya kilitleyip 'evlenmeyeceksin ,izin vermiyorum' dediğini biliyorum. Ve ne bileyim şimdi böyle davranman garip."

Dayım bıkkın bir tavırla başını sertçe omzuma koydu.
"Bazen çok konuşuyorsun."

"Öyle mi ? Başka neler yapıyorum ?"

Bir insan sarhoşken herşeyi açıkça anlatırdı. Dayımı konuşturmanın çok iyi zamanıydı.
"Beni deli ediyorsun. Aynı ablam gibi herşeyi dikine yapıyorsun. Annen de beni çok sinir ederdi."

Tebessüm ederek saçını öptüm. Özgür abi kahveyi masaya koyarak karşımıza oturdu.
"Bir daha içersen arkanı ben toplamam."
Dayım sinsice gülerek kahveyi eline aldı.
"Arkamı toplamak zorundasın."

"Nedenmiş o ?"

"Çünkü sen benim dostumsun. Ben kötü birşey yaparsam onu düzeltmeye ve düzeltene kadar başımı ağrıtman gerekiyor."

Özgür abi bana bakarak yerinden kalkıp dayımı öptü.
"Ya çok tatlı dimi Deniz ?"

Şaşkınca onları izleyerek kafamı salladım. Gerçekten çok acayip bir dostlukları vardı. Kalkarak dayımı ve Özgür abiyi öperek 'iyi geceler' dedikten sonra sıcacık yatağıma kuruldum.

***

Telefonumun çalmasıyla yerimde kıpırdanarak yanaklarımı şişirdim. Yataktan kalkmadan telefona uzanmaya çalıştım ama yere düşmem bir olmuştu. Yerden kalkıp insanca telefonumu aldım.

"Efendim ?"

"Kızım saate baksana sen ! Alışverişe çıkıcaz ,gelinlik bakıcaz."

Merve çığırınca telefonu kulağımdan uzaklaştırarak gözlerimi devirdim. Artık bizde kalmıyordu. Okan'ın ailesi onlara ev tutmuştu. Tabi kendilerini affettirmek için çok çabalamışlardı ve sonuca ulaşmışlardı.

"Duşa girip geliyorum."

Telefonu kapatarak hızlıca duş alıp üstümü giyindim. Merdivenlerden inerken gozlerim dayımı aradı ama sanırım evde yoktu. Evden çıkarak Merve'nin yanına geldim.

"Sonunda."

"Abartma Merve."

"Tamam hadi yürü."

Biraz yurudukten sonda kocaman alışveriş merkezine geldiğimizde derin bir nefes aldım. Merve hızla ilerleyerek mağazalara bakıyordu. Ben ise kedi gibi peşinden gidiyordum. Telefonum çalınca arayan kişiye bakarak gülümsedim.

"Hayatım ?"

"Karşına bak güzelim." telefonu yüzüme kapatınca karşıya baktım. Otuz iki diş sırıtarak bana el sallıyordu. Bütün kızlar onu süzdüğü için kıskanç duygusu bedenimi kapladı. Koşar adım yanına giderek sıkıca sarıldım. Belimi kavrayarak saçımı öptü.

"Deniz !"

Merve bağırarak bütün romantikliği bozmuştu tabi ki. Çınar'ın elinden tutarak onu mağazanın içine sürükledim. O otururken Merve mağaza çalışanı ile beraber gelinlik seçiyordu. Beni soyunma odasına gönderince ilk gelinliği giyindim. Ayna da kendime bakınca gozlerim dolmuştu. Keşke annem ve babam hayatta olsalardı. Bu güzel ve tatlı burukluğu beraber yaşasaydık. Derin bir nefes alarak gözyaşlarımı sildim ve soyunma odasından çıktım. Merve bana bakınca gözleri sulanmıştı. Çınar'ın ise içtiği su boğazına kaçarak öksürük krizine girmişti. Yavaş adımlarla ayağa kalkarak kollarını belime doladı ve beni büyük aynanın karşısına döndürdü. Gerçekten çok güzel görünüyorduk.

"İşte tam bir melek gibi oldun."

Açıkta kalan omzumu öperek sıkıca sarıldı. Başka gelinlikleri denedikten sonra karar vermiştik. Bele tam oturan sade bir gelinlikti. Etekleri hafif bakarıktı ve sırt bölgesinde dekolte vardı. Kısacası sade ve kibardı.
Mağazadan çıkarak biraz daha gezindik. Spor ayakkabılar bile ayağımı acıtmıştı.

"Merve gidelim."

Merve kafasını sallayarak önden gitmeye başladı. Çınar elimi sıkıca kavrayarak binadan çıktık.
Arabanın önüne geldiğimizde Merve karnını ovalayarak "Bizim karnımız acıktı teyzesi."
Bu hali o kadar çok tatlıydı ki kendimi tutamayarak önce Merve'yi sonra karnını öperek güldüm.

"Bütün ekip balıkçıya gidelim."

Çınar'ın fikrine uyarak herkesi aramıştık. Arabaya binerek balıkçıya doğru ilerledik.

***

"Merve masa senin hayatım ,sakin ye."

Kıkırdayarak Okan'a baktım. Merve'nin ağzındaki lokmaları sayıyordu.

"Sen karışmasana kıza abi."

Umut gülerek Merve'ye göz kırpıp ,Okan'a öpücük attı. Okan sinirle arkasına dayanarak "Sonra kilo aldım diye benim başımın etini yiyor ama."

"Kilo mu almışım ?"

Merve'nin sorusu ile dudaklarımı ısırdım. Okan omuzlarını silkerek 'ben demiştim' bakışı yolladı.

"Yenge hayır da ne biliyim dünyanın küçük hali olmuşsun."
Çınar Umut'un ensesine vurarak onu susturdu. Bu çocuk konuşmasın.

"Deniz sence ?"

İşte kritik bir soru daha. Yalan söylemek istemiyordum. Gerçekten kilo almıştı ama üzülmesine de dayanamıyordum.

"Bence gayet harika bir vücudun var."

Masadaki herkes derin bir nefes alarak arkalarına yaslandı. Bu hallerine kahkaha atarak yemeğimize devam ettik.

Baş BelasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin