Yapılan yanlışlar. Görmezden gelinen doğrular. Hepsi ortadaydı. Ama insanlar kördü. Gören körler. Kollarının arasında ki kadına baktı. Farkına vardığında hata yaptığını anlayacaktı. Ama şeytan bir kez da fısıldamıştı kulağına. 'Öp' diye.
Ve kadın! Şeytanın öteki yarısı gibi! Şeytan kulağına değil tam kalbine fısıldadı. 'Öp' diye. Gittikçe kapadı mesafeyi kadın.
Fakat herşeyi düzelten ve insanları hata yapmaktan kurtaran yüce Rab bir kez daha kurtardı insanı. Kadının belinde ki eli ne olduğunu fark etmeden çözüldü. Ve genç kadın yere düştü. Düşmenin etkisi ile kendine gelen iki insan utançla gözlerini kapattı. Ardından ayağa kalkan genç kadın adama bile bakmadan mutfaktan çıktı. Hataydı. Hayatında bir kez evli erkek sevmişti. Ve büyük günahtı. Yapmayacaktı. Aynı hataya düşmeyecekti.
Kızılına baktı bir müddet. Sonra ensesinden tutup alnını öptü. Daha sonra ise kulağına yaklaştı ve fısıldadı. ''Kaybettiğim kardeşim ol.''
Kör gözleri mutluluk ile parladı. Hayatını belki aydınlatacak olan adam bu adamdı. Ve kör gözlerini karanlığa kapatan adama bu kez aydınlık için teslim olacaktı.
~~~~
Boş odası huzurluydu. Ne kadar az insan o kadar çok huzur! Saçlarına götürdü ellerini. Açık uçlarını tutup parmakları arasında küçük bir dansa tuttu. Oturduğu kanepe onu sıkmış olmalı ki yerinden kalktı. Az çok tanıyordu bu odayı. Bu yüzden temkinli adımlar ile ilerledi. Pencereye gelene kadar. Kulağına cama çarpan o mükemmel yağmur sesi doldu. Sol elini kaldırıp cama dokundu. Yağmuru hissetmek için. Parmak uçları soğuk ile temas edince dudaklarında küçük bir gülümseme yer aldı. Elini kulpa götürdü. Hafifçe çevirdi. Açılan pencereden içeriye dolan toprak kokusu.... Yağmur kokusu.... Ürkekçe uzattı elini dışarı doğru. Eline damlayan yağmur damlası ve getirdiği his..
''Imm.. '' diye bir ses çıkardı. Islanan parmak uçlarını dudaklarına getirdi. Hafifçe dokundu dudaklarına ardından. Islak parmak uçlarını ağzına aldı. Yağmur tadı.. Başkaydı. Mükemmeldi. Ferahtı.
Bir kaç dakika sonra kapattı pencereyi. İçeri havanın mükemmel kokusu girmişti. Huzur veriyordu. Huzurluydu da zaten. Odanın büyüklüğünü biliyordu. Ve geniş olduğunu da. Bu yüzden korkusuzca bir adım attı. Elleri havaya kalkarken. Sol ayağının parmak uçlarında yükseldi. Sağ ayağını havaya kaldırıp sol ayağının arkasına atarken. Bale yapıyordu. Ağzından bir şeyler mırıldanıp onun eşliğinde hareket ediyordu. Mutluydu. Nereden geldiği belli olmayan mutluluk ile dolmuştu içi. Bunu dışarı yansıtmaktan çekinmiyordu.
Odanın kapısı açıldı. Fark etmedi. Zarif hareketlerine devam etti. Kuğu gibi süzülüşü attığı adımlar.... Onu o kadar mükemmel gösteriyordu ki.
Karşısında ki kadına baktı. Dans ediyordu. Ya da bale.! Ama kesinlikle yaptığı hareketler mükemmeldi. Sesi de güzeldi. Mırıldanmasına rağmen.
''Mutlu. ''
Adını duyduğunda olduğu yerde kaldı. Hemde bu tanıdık ses. Kocası! Utançla ellerini önünde bağladı. Ardından ''Kusura bakmayın.'' dedi.
Güldü genç adam. Ardından konuştu.
''Kardeşim gelecek bugün.!''
''Hı. '' duyduğu şey ile beraber ağzından kabaca hı çıktı. Elini hızla ağzına götürürken kocası odasından çıkmıştı bile. Şimdi ne yapacaktı. Bekleyecekti.
Δ_Δ_Δ_Δ
Acıtıyordu aldığı nefes. Yakıyordu geçtiği yerleri. Çaresizlik içinde kıvranıp durdu. Bu aşk nasıl büyüktü ki hala etkisi vardı. Bitmişti. Hayatlarından çıkmıştı. Lakin aşkı ağır geliyordu narin omuzlarına. Çöküyordu gün be gün. Ama biliyordu elbet bir gün sökecekti bu aşkı kalbinden. Kurtulacaktı ondan. Sonbahar yağmurunun eşsiz sesi kulaklarına doldu. Hava da ahenkle dans eden saçları arada yüzünü kapatıyordu. Soğuk havaya inat bir damla yaş süzüldü yanağına. Üstünde ki monta sarıldı biraz daha. İçi sıcaktı. Fazla üşütmüyordu bu soğuk hava. Ateşler içinde yanan bir kalbi vardı çünkü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kör Gelin. 1. (Zor Evlilik Serisi 2)
General FictionKelimelerin ağırlığı omuzlarına düşünce eli gevşedi bir iki adım geriledi. Acıtmıştı küçük kadın. Tam kalbinin ortasından. Önüne düştü bir iki tutam sarı saçı. O beyaz ve yakışıklı yüzü şimdi acı dolu bir ifade ile kör geline baktı. Gidecekti. En az...