Bölüme başlamadan şunu söylemek istiyorum. Mutlu'nun bebeğinin adını Asel diye kararlaştırmıştım. Fakat her ne olduysa bu isim sonradan bana itici geldi. Bu yüzden size sordum. Ve kiminiz dediğiniz ismi yapmazsam bana küseceğinizi hatta kitabı okumayı bırakacağınızı söyledi. Bu yüzden büyük bir hata yaptığımı gördüm. İster küsün ister okumayı bırakın bebeğin adını koydum. İki ismi olacak. İlk ismini kitabım da pek kullanmayacağım. İkinci ismini kullanacağım. Ayrıca bebeğimizin bir kitabı yazılacak ve bunu da emir-fener yazacak. Şimdi bebeğin ismine gelelim. MISRA HAYAL... Şimdi bölüme geçelim.
2 Yıl Sonra..
Ayağını ritimli bir şekilde zemine vurdu. Karşısında iş hakkında konuşan adama arada gözlerini bayıyor arada da bakışlarını kaçırıyordu. İki saattir bu adamı dinlemekten oldukça sıkılmıştı. Siyah uzun saçlarını sağ omuzuna aldı ve uçları ile oynamaya başladı. siyaha boyatmıştı. Ve bu halini daha çok sevmişti. Zaten yakışmıştı da. Herkesin pür dikkat konuşan adamı dinlediğini gördü. Acaba sadece kendisi mi sıkılıyordu yoksa bu insanlarda sıkılıp sadece dinliyormuş gibi mi yapıyorlardı. Bilemedi. Daha fazla burada kalamayacağını anladığın da "Özür dilerim. Siz devam edin." diyerek hızla toplantı salonunu terk etmişti.
Dışarı çıktığında derin bir oh çekmiş ve arabasına yürümüştü. Zaten Kerem oradaydı. Eğer bir şey olursa ona söylerdi. Bir an önce kızının yanına gitmek istiyordu. Şimdiden çok özlemişti. Kızının aklına gelişi ile beraber genişçe gülümsedi. Arabayı çalıştırdı ve eve doğru sürdü. Burada yeni bir hayata başlamıştı. Ve gerçek anlamda mutluydu. Arada aklına boşandığı kocası gelsede kalbine büyük bir acı ve hüzün çöksede kızı hatrına unutuyordu. Mutlu olmaya çalışıyordu. Geçmişin acısını unutuyordu. Sırtında ki kelebeğe defalarca bakıp neden bunları yaptığını sorguluyordu. Nitekim yapacakları için pişmanlık duymuyordu. Düşünceleri aklından kalbine gidince bir damla gözyaşı usulca aktı yanağına doğru ardından dudağın dan geçti. Gözlerini elinin tersi ile sildikten sonra tüm odağını yola verdi. Bir an önce eve gitmeli ve minik Hayali görmeliydi.
Yarım saat sonra arabasından inmiş ve hızlı adımlar ile evin kapısına gelmişti. Anahtarı deliğe koyup çevirdi. Açılan kapı ile beraber gülümsemiş ve "Anneciğim." demişti. Kızı daha yeni konuşmaya başlamıştı. İçerden kızının ağlama sesini duyduğunda endişe içinde salona girmişti ve bakıcının kucağından kızını hızla almıştı. Kucağına aldığı gibi susan küçük kız Mutlu'nun bir nebze olsun rahatlamasını sağlamıştı. Bakıcıya mahçup gözlerle bakıp kafasını sallamıştı. Bu sallayış ile evden çıkan bakıcı Mutlu ve kızını Yalnız bırakmıştı. Koltuğa oturan Mutlu göğsünü açmış ve kızını emzirmeye başlamıştı. Büyük bir açlıkla sütü emen küçük kız annesinin gülümsemesini sağlamıştı.
Sonunda kafasını kaldıran turuncu saçlı kızına baktı. Mavi gözlerini kocaman açmış annesine bakıyordu. Yeni çıkmış ön dişleri o kadar tatlıydı ki Mutlu dayanamayıp kızının kafasını kaldırmış ve tam dişlerinden öpmüştü. Defalarca şükretmişti Allah'a bu güzel meleği ona verdiği için. Ondan almadığı için. Eğer bebeği onu terk etseydi Mutlu ölürdü. Bunu kızını ilk kucağına aldığın da anlamıştı. Dudağın da ki ruj kızının pembe dudaklarına değince kahkaha atmış ve kızını koltuk altlarından tutup havaya kaldırmış ve "Hanimiş Mutlu'nun Hayal'i." demişti. Onunla beraber gülen kızı ile çok eğlenmişti. Dikkatli bir şekilde ayağa kalkıp kucağında kızı ile beraber odasına çıktı. Kızını yatağa bırakırken üstüne bir tayt ve tişört giymişti. Saçlarını üstten dağınık bir topuz yapmış ve makyajını silmişti. İşte şimdi tam anlamı ile rahattı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kör Gelin. 1. (Zor Evlilik Serisi 2)
General FictionKelimelerin ağırlığı omuzlarına düşünce eli gevşedi bir iki adım geriledi. Acıtmıştı küçük kadın. Tam kalbinin ortasından. Önüne düştü bir iki tutam sarı saçı. O beyaz ve yakışıklı yüzü şimdi acı dolu bir ifade ile kör geline baktı. Gidecekti. En az...