..
Karşımda Selim'i görmenin şaşkınlığıyla bir kaç dakika kendime gelemedim. Beni bulması imkansız burada tabi takip etmediğ- tabiki de takip etti.Kerim'e duyurmadan sadece Selim'in duyabileceği bir sessizlikte "senin burada ne işin var?" Diye sorma fırsatı bulmuştum. Birazdan buradan kalkıp gitmezse duyacakları onu çok yıkabilirdi.
"Sana seni seviyorum derken ciddiydim ben. Ne yani sen burada elin adamıyla oturacaksın da ben öylece izleyecek miyim? Aklın kesiyor mu bunu?" dişlerinin arasından tıslayarak bu cevabı duymuştum. Gitmeliydi buradan. Kalmamalı burada.
"Emine olanlardan bahsetti. Gerçekten yaşadıklarınız çok kötü. Özellikle bu yerine geçme oyunu gerçekten dayanılır gibi değil. Ben Emine'nin yerinde olsam dayanamazdım"
Allah aşkına gerçekten mi? Bu çocuk efendi biriyken patavatsız olacak bu günü mü bulmuştu yani?
Stresten eşarbımla oynamaya başlamıştım ki Selim bana doğru dönerek dişlerini sıktığını her halükarda belli olurcasına "biraz konuşabilir miyiz acaba" demişti. Normal şartlarda olsa kabul etmezdim ama şuan normal bir şart olmadığı için istemeye istemeye kabul etmek zorunda kalmıştım.Cafenin kapısına kadar o önde ben arkada onu takip ettim. Cafeden çıkınca aniden bana dönüp.
"Canını sıkan ne" demesiyle şaşırmıştım.
"Hiçbirşey" demiştim gayet soğukkanlı bir şekilde.
"İyi bir yalancısın. Ama ben senin yalan söylediğini de anlayabilirim" doğru iyi bir yalancıyımdır. Kimse aslında ne demek istediğimi anlayamaz bu yüzden ama..bu?
"O kim? " diyerek parmağıyla Kerim'i işaret etti. "Yoksa sevgilin mi ya da nişanlın? " git gide sinirleniyor ve git gide bu konuşmanın sonu kötüye gidiyordu.Bense tek kelime bile edemiyordum." Adı da güzelmiş 'Kerim' kardeşimin ismi." Çok fazla ileri gidiyordu ve ben ona dur diyemiyordum.
Bana öfkesi vardı evet. İyi ama benim suçum neydi? Gözyaşlarım yavaş yavaş yerlerini alırken son bir darbeyi bekliyor gibiydiler." Yeter.." diyebilmiştim kısık sesle sadece. O ise durmayı değil en derinden vurmayı tercih etmişti. " Adımı değiştirsem seversin bak beni. Ben en iyisi ne yapayım biliyor musun yarın nüfus müdürlüğüne gideyim isim değişikliği için. Ha sahi.. Senin bu Kerim takıntını ne yapıcaz be emi-" lafını kesen tokadım olmuş yanağı o hızda sağ tarafına dönmüştü.Gözyaşlarım ise çoktan o darbeyi yemişti zaten.
Masaya doğru yönelip çantamla montumu aldığım gibi tekrar çıkışa yönelmiştim. Arkamdan seslenen Kerim'i duymazdan geliyordum. Tam kapıdan çıkacakken kolumu birinin aniden tutmasıyla dengemi kaybedecek gibi olmuştum. Beni yeri öpmekten son anda kurtaran selim olmuştu ama aynı Zamanda o duruma düşmemi sağlayan da.. Bana gözleri dolmuş bir şekilde bakarken buruk çıkan o sesiyle
"Beni niye sevmedin" diye sordu.Kelimelerim cevaplarım tükenmişti artık. Ne diyebilirdim ki?Kolundan kurtulup dışarı adım attım. Keşke şuan onları arkamda bıraktığım gibi herşeyi arkamda bırakabilseydim. Bitseydi herşey. Tamda şuan bitseydi.
Eve gider gitmez ilk işim ağlamaktan şişmiş gözlerimle aynanın karşısına geçip yalan söylediğimi nasıl belli ediyor oluşumu bulmaktı. Dakikalarca kendi kendime yalan söyleyip durdum. En iyisi gizemi arayıp sormak çünkü en iyi o bilir o benim en yakın arkadaşımdı.
"Gizem fazla zamanım yok yarın sana gelirim anlatırım. Benim yalan söylediğim nereden anlaşılıyor?" Bir kaç saniyelik sessizliğin ardından " İyide sana bunu söylersem bir daha yalan söylediğini anlayamam ki " haklıydı belki ama ani çıkışımın ardından söylemek zorunda kalmıştı. Yalan söylerken yada stres anındayken ya eşarbımı oynuyor yada kolumu kaşıyormuşum. Eğer selim bunların farkındaysa o Zaman normal anlaması.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZEVAHİR - #Wattys2017
ChickLit-Kapalı olman umrumda bile değil.Ve ya nasıl giyindiğin ya da nasıl düşündüğün.. -Şey.. Konuşmama fırsat bile vermedi.Bana bir anda sarılmaya başladı.Onun bu kokusu..beni benden alan.İçime huzur dolduğunu hissettiğim anlardan biri iste..Hep sarilsa...