1. ve 2. Bölüm Aşk

200 9 0
                                    

Arkadaşlar çok özür dilerim. Yanlışlıkla ilk bölüm silindi. Zaten ilk bölüm çok uzundu. Daha sade bir şekilde bu bölüme ekleyeceğim. Umarım beğenirsiniz. İyi okumalar...

Önüme gelen saçlarımı arkama atıp koşmaya devam ettim. Birinci kata gelince sol tarafımdaki duvara yaslandım. Nefesimi düzenlemeye çalıştım. Yüzüm kızardığı için elimi yelpaze yapıp kendimi biraz olsun serinletmeye çalıştım. "Tamam sakinim" deyip derin bir nefes alıp başımı kaldırdım ki karşımda kollarını birbirine bağlamış sırıtarak beni izleyen Ali'ye baktım. "Spor yapayım derken fazla koştuğumu fark etmemişim" dedim. Gözlerini devirip güldü. "Yalan konusunda berbatsın" dedi. O kocaman gamzesi oluştu birden yanağında. Siyah kazağının üstüne siyah mont altına siyah pantolon giymişti. Bu biraz beni endişelendirmişti. Çünkü Ali iş dışında pek  siyah giyinmezdi. Birbirimize doğru ilerledik hızla. Ortada durduk. "Şey acil gel mesajını görünce hemen çıktım" dedim. Gülümseyerek gözlerimin içine baktı. "Önemli demiştin" dedim telaşlı sesimi saklamaya çalışarak. "Evet önemli" dedi. Bakışları sanki bir çiçek gibi solmuştu. "Oturalım mı?" dedi koridorun sonundaki ikili koltuğu gösterip. "Tamam" dedim. Belime bağladığım zümrüt yeşili ve siyah kareli gömleği biraz daha sıkıp yürümeye devam ettim. O da ellerini cebine katıp yürümeye başladı. Beraber yan yana oturduk. Dirseklerime kadar olan kahverengi saçlarıma baktı. Sonra arka cebinden bir şey çıkardı. Dolan gözleriyle bana baktı. Avucundaki mavi hediye paketini bana uzattı. Şaşkın bakışlarımla ona baktım. "Açmayı düşünüyor musun?" deyince hemen açtım. Zaten meraktan çatlardım. İçindekini görünce gözyaşlarımı tutamadım. Kıpkırmızı olan gözleriyle bana baktı. "O gece" dedi. Sonra burnunu çekip devam etti. "Seni ne kadar çok sevdiğimi fark ettiğim gündü. Ben seni ne kadar çok önemsediğimi ilk o gece anladım. Meğer senin her damla gözyaşında benim canımdan can gidiyormuş. Seni ağlarken görünce kendime bi söz verdim. Bundan sonra 'bu kızın ağlamasına asla izin vermicem' dedim. Ama görüyorum ki bu sözümü tutamadım." deyip gözyaşlarımı sildi. "Senin lösemi olduğunu öğrendiğim gün gidip gece yarısına kadar araştırma yaptım. 10 yaşındaki bir çocuk ne kadar anlarsa bende o kadar anlamıştım işte. Sürekli yorgun hissedip uyuman beni çok korkutuyordu. Ölmenden, seni kaybetmekten çok korkuyordum." dedi. Bakışları değişti birden. Dalgın bir şekilde yere bakıyordu. "Bir gün seni ziyarete geldiğimde odanda uyuyordun. Ne kadar uğraşsa da uyandıramadı annen. O odadan çıkınca masadaki makası gördüm. Saçlarından bir tutamını kestim. Bir peçeteye sarıp eve götürdüm. Sonra da bu pakette 8 yıldır saklıyorum. Bu günü bekledim vermek için." bana döndü. "Bu paketin içinde çocukluğun var. Sevgim var. Sana karşı hissettiğim tüm duygularım var. Seni çok seviyorum " dedi. Buz gibi gözlerine baktım. Küçük bir çocuk gördüm derinliklerinde. Masum ve tatlı. 8 yıldır sevdiğim adam. Ali'mdi o. Ellerim titremeye başlamıştı artık. Sanırım zamanı gelmişti. Derin bir nefes alıp kalp ritmimin düzene girmesini bekledim. "O gece" yutkundum birden. Ama hatırlamak istemiyordum o geceyi. Masmavi gözleri doldu. Avuçlarımın arasına aldım o masum yüzünü. "Sana sarıldığım an hissettiğim şey hiçbir zaman değişmedi. Bende seni seviyorum Ali..." dedim. Gamzeleri birden ortaya çıktı. Gülmeye başladı. Bende gülmeye başladım. Şapşal bir çiftiz işte. Sonra "Gel buraya " dedi ve sımsıkı sarıldı. Hiç bırakmayacakmış gibi. Dans kursu bitiminde annemi aradım ve beni eve Ali'nin bırakacağını söyledim. Başlarda şaşırdı tabi. Sonra tamam canım demeyle yetindi. Çıkış kapısına doğru ilerledim işim bitince. Ali kapıda bekliyordu. Yanına geldiğimi fark edince bana bakıp gülümsedi. "Artık gidebiliriz" dedim tebessüm ederken. "Yürümek ister misin?" diye sordu birden. Hava biraz soğuktu. Bu yüzden başlarda şaka yaptığını düşündüm. Ama sonra ciddi olduğunu anladım."Fark etmez ama hava biraz soğuk değil mi?" Cevabım onu pek memnun etmemişti sanırım. Sonra durumu kurtarmak için "Ya da yürüyelim ya hem hava almış oluruz" dedim. Kafasıyla onayladı ve cebindeki kulaklığı çıkardı. Telefonuna taktı ve müzik bulmaya başladı. Sağdakini bana verdi. Ve sonra müziğin sesi duyuldu. En sevdiğimiz şarkıydı bu. Alper ayyıldız - ağustos sırılsıklam. İşte benim Alim. Bi kıza nasıl davranması gerektiğini gerçekten iyi biliyor. Sonra ceketini çıkardı. "Şaka mı? Bu soğukta? Saçmalama Ali giy şunu" dedim kaşlarımı çatıp. "Boşuna ısrar ettiğini ne zaman fark edersin? Hayır ona göre uzatayım çünkü kollarım uyuştu" dedi sırıtarak. Zafer kazandı tabi sırıtır. Oflayıp bana uzattığı ceketini giydim. Sonra "sen bana hep sıcacık gülümse ben asla üşümem" deyip saçlarımdan öptü. "Aliii" deyip sarıldım. Evimizin bir alt sokağına gelince Ali durdu. Bende durdum ve yüzüne baktım. Göz göze geldik. Kalbim yerinden fırlamak üzereydi. İçimden dualar ediyordum. Birazdan abim malı beni uyandırmak için yatağıma atlamasın diye. Ama bu gerçekti. Hemde hiç olmadığı kadar. Sonra Ali bir adım daha yaklaştı. O vanilya kokusunu yoğun bir şekilde alabiliyordum. Nefesini tenimde hissedebiliyordum. "Yıllar önce verdiğin sözü hatırlıyor musun?" dedi. Evet şimdi hatırlamıştım. "Evet hatırlıyorum. 20 yaşımıza girince bir daha ayrılmayacaktık. Ne olursa olsun. Birbirimizi asla bırakmayacaktık."dedim. "2 yıl" dedi. "Tam iki yıl sonra doğum gününde. O zaman seni asla bırakmayacağım"dedi. Bu bile kalp atışlarımı hızlandırmaya yetmişti. Evlenme teklifi falan mı edicekti yoksa. Hayır 2 yıl nasıl dayanayım ben şimdi bu merakla. Koluna girip yürümeye devam ettim. Eve varınca annem hemen kapıyı açtı. "Hoşgeldin oğlum hava soğuk üşümüşsündür. Hadi içeri geç kahve yaptım sıcak sıcak iç." dedi. "Hoş buldum annecim sağol. Teşekkür ederim bende iyiyim."dedim bakışlarımı devirip içeri geçerek. "Ayşe yengecim teşekkür ederim. Ben eve gideyim geç oldu." dedi en nazik şekliyle. "Aaa vallahi bırakmam. Ben bırakırım seni eve oğlum sen merak etme. Benim deli kız seni üşütmüştür. Geç içeri hadi." dedi annem. Ben köşede onları dinleyip kıkırdarken annem bana döndü. "Kızım orda kıkırdayacağına az yardımcı olsana" dedi gülerek. "Ali hadi" dedim gülümseyerek. Ali hemen başını sallayıp içeri girdi. Annem siz hayırdır der gibi baktı bana. Ben sadece gülümsedim. Onlar salona geçerken bende üst kata odama çıktım. Duşa girip on dakika içinde çıktım. Üzerime pudra rengi bir kazak altıma da beyaz bir pantolon giydim. Kahverengi ve düz olan dirseğime gelen saçlarımı kurutup tepeden topuz yaptım. Merdivenleri koşarak indim. Salonda babam televizyonun karşısındaki tekli koltuğunda kahvesini içerken sağ tarafında ki koltukta da annemle abim oturuyordu. Ali babamın sol tarafındaki ikili koltukta halinden memnun görünüyordu. Bende yanına oturdum. Uzun süre sohbet ettik, güldük eğlendik. Bir ara ben abime yastık fırlatınca elindeki kahve üzerine döküldü. Bir süre sonra Ali eve gitti. Bende odama çıktım. Yatağımın altında gizli bir çekmece vardı. Onu açıp içindeki günlüğümü çıkardım. Bugün olanları tek tek anlattım. İşim bitince yerine geri koydum. Abim onu bulursa mahvolurdum. Şuandan itibaren iki yıl sayıyordum. Aklıma bir fikir gelmişti. Annemin yanına çalışma odasına indim. "Annecim girebilir miyim?" dedim kapıyı hafif açarken. "Tabi ki tatlım gel" dedi. "Annecim ben bu yıl ki doğum günümü marinada büyük bir partiyle kutlamak istiyorum" dedim heyecanımı bastırarak. "Elbette tatlım sen nasıl istersen ama çok şaşırdım. Sen yıllardır doğum gününde pasta bile kestirmezdin. Ne oldu ?"dedi annem şaşkın suratıyla. "Artık istiyorum annecim. Artık hayatıma devam etmeliyim. Yeterince üzüldüm. Bu kadarı fazla" dediğimde annem mutluluğun zirvesindeydi o an. "İşte benim prensesim" dedi annem. Sımsıkı sarıldı. "Peki aklında bi plan var mı yoksa organizasyon bana mı ait?" Dedi elleriyle saçlarımı okşarken. "Sen halledersin annecim" dedim. "Neyse ben odama çıkıyorum yarın okul var" deyip ayaklandım. Annemde kalkıp masasına oturdu. Bende merdivenleri üçer beşer çıkıyordum ki biri kolumdan tuttu. "Ya sen deli misin az daha düşüyordum." Abim yine pislik gülüşüyle bana baktı. Kollarını bağlayıp ciddileşti birden "Ali'den hoşlanmıyorum. Fazla samimisiniz bu aralar dikkat et" dedi. Tepemden buzlu su dökülmüşe döndüm resmen. Ben şaşkın bi şekilde bakarken abim yanağımdan makas alıp odasına girdi. Telefonumun titremesiyle irkildim. Ben hâlâ günün şokunu atlatamamışken üstüne abimin bu uyarısı da eklenirken Ali'den mesaj geldi. "Umarım bugün biraz olsun mutlu edebilmişimdir seni prenses. Yarın sabah seni ben alıcam ona göre. Rüyalarda buluşmak için rüyanda beni gör. Yıllardır bende olduğu gibi..."
Odama gidip bi an önce uyumak istiyordum. Ve öyle de yaptım.

İntikamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin