30. Bölüm Sahil

3 0 0
                                    

       ***************

İşte...
Aradığım ses...
Aradığım koku...
Aradığım huzur...

Art arda çarpan dalga sesleri bana huzur veriyordu. İçimde hissettiğim yoğun tuz kokusu içimdeki yaralara tuz basmış gibi canımı yaksa da rahatlamıştım. Cebimdeki telefon çalınca elim istemeye istemeye açtı. "Söyle" dedim. "Ne yani. Yer yarıldı da içine mi girdi bu pislik? Nerde görmüşler?" Yerdeki taşa sert bir tekme attım. "Kahretsin! Bi iz yok mu?" "Ahhhh" diye bağırıp telefonu kayalıklara çarptım. Ama o aradaki kumlara düştü ve çizik bile olmadı. Telefon tekrar çaldı. Eğilip tekrar açtım. "Neredesin Emre? " Derin bir nefes aldım. "Tamam dikkatli ol" deyip kapattım. Ayakkabılarımı alıp ayağa kalktım. Arabaya doğru yürüdüm. Kum o kadar sıcaktı ki. Ama onu bile aldırış etmiyordum. Kızgın ateşte yürüsem bile şuan umrumda değildi.  Arabaya binip kafamı direksiyona koydum. Bu aralar hiç oturup adam akıllı düşünemiyordum. Derken yine o lanet telefon çaldı. "Kötü bir şey mi var?" Dedim. Telefonu kulağımdan çektim. Arabayı çalıştırıp gaza yüklendim.

Odama girdiğimde avukatlar ayağa kalktı. "Oturun ve hızla anlatın" dedim. Ben konsoldaki sudan bardağıma su doldururken onlar bir kaç dosya çıkarıp konuşmaya başladı. "Efendim davayı çözdük. Kazanın olduğu sokaktaki kamera kayıtlarını temizlemiş olabilirler ama biz onu hiç beklemediği bir yerden vurduk. Hurdalıktan kaza saatine kadar tüm hareketlerini topladık. Hurdalıktan sonra eski bir fabrikada saklamışlar aracı. Ama o gece fabrikadan çıktıktan sonra araç mobeseye yakalanmış. Ve içinde Ali beyde var" deyip üç beş fotoğraf çıkardı zarftan. Kamyonette Ali net bir şekilde görünüyor. İşte şimdi keyfim yerine gelmişti. "Efendim bir şey daha var" dedi yaşlı olan avukatım. "Ben bu senaryodan sonra şüphelerim daha da arttı. Yanii neden dedim kendime. Neden böyle bir şey yapsınlar ki diye düşündüm ve gerçeğin peşine düştüm. Ali beyin babası iflasını duyurmak üzere. Şirketleri bu raddeye geldikten sonra Adnan beyle de iş hayatında bir takım anlaşmazlık yaşamışlar. Ve benim görüşüm de oğullarını Rüya hanımla evlendirip mirasa konmak istemeleriydi. Tabi sizin aynı ortamda bulunmanız onları kaygılandırmış olsa gerek. Bazı projelerde Adnan beyin onlar yerine sizin şirketinizle anlaşma yapmış olması size karşı nefreti de beraberinde getirmiş olsa gerek. Adnan beyin ölümünden sonra sahipsiz kalacak olan ailesini nikahla kendi himayelerine alıp sirketlerini kurtarmayı amaç edinmişler. Bu söylediklerim şirketlerinden edindiğim bazı bilgilerle de desteklendi. İki şirketin hisse değerleri ve birleştirme çalışmalarına önceden başlanmış bile. Ama hesaba katmadıkları azimli bir Arda bey var ortada. Arda bey ailesine ve işlerine çok sıkı bir şekilde tutundu. Şirketi şuanda çok iyi idare ediyor. Hiçbir anlaşma fesedilmeden projeleri devam ettiriyor. Ve ben onun hayatından da endişe ediyorum" dedi. Ben ne diyeceğimi bilmiyordum. Telefonuma gelen mesajla irkildim.

#### Furkancım belki toplantıdasındır diye rahatsız etmek istemedim. Senin Rüya'nın abisi Arda bey bizim hastanede. Durumu iyi küçük bir kaza geçirdi sizin holdingin önünde. Haberin olsun istedim ####

İnanmıyorum. Bu- bu olabilir mi? Bu da mı Ali'nin işi? Avukatlara da okuduktan sonra mesajı tekrar konuşmaya başladı Mehmet bey. "Efendim bu kazayla ben ilgilenirim. Ama Arda beyi uyarmanız lazım. Biz burada onunla meşgul olurken ailesi Kore'de tehlikede olabilir" dediği an aklım karıştı. Ali dikkatimi dağıtmak için mi yapmıştı yoksa bunları. "Hepsini yedekleyip bir çantaya koyun yarım saate çıkıyorum. Siz de işlemleri başlatın evraklarla. Bu suçlu damgasını en kısa sürede üzerimden atın. " Deyip odadan çıktım. Hemen karşımdaki Cenk'in odasına girdim. Kafasını kaldırıp bana baktı. "Kuzen hoşuna gitmeyecek bir gelişme var" dedi. Koltuğa oturup"söyle bakalım" dedim. "Bak lafı dolandırmak istemiyorum. Amcamın ve yengemin de böyle bir kumpasa gelmiş olma ihtimali var" dediği anda kan beynime sıçradı. Bende ayağa tabi. " Ne diyorsun oğlum sen?" Dediğimde bir dosya uzattı. İçini açıp baktığımda gözlerime inanamadım. "Sen. Sen nasıl -" "Bırak şimdi nasılı. Kazadan iki hafta önce amcamın büyük bir ihaleyi kazandığını hatırladı avukat Mehmet bey. Sonra o ihaleye katılan şirketleri buldum ve bil bakalım kimin babası da oradaydı o ihalede" dedi. Ben olduğum yerde donakalmıştım. O devam etti. "Ali'nin babası o ihaleden sonra çatlaklar vermeye başlamış. Eğer o ihaleyi kazansaydı şuanda en zengin iş adamlarından biriydi. Ama o ihale son şansıydı. Ankara'dan da Adnan beyle iş yapıp paçayı kurtarmak için taşınmış. İlk başlarda işler güzel gitse de Adnan bey davayı çakmış ilişkilere mesafe koymuş. Sonra da zaten şirket iflas vermiş. Ve kaza olmuş. " "Sen nerden nereye geldin oğlum" dedim. Kafam karıştı. "Kuzen anlasana baban işlerini batırınca ortadan kaldırdılar. Elimde kanıtlar var. Aynı taktik yine." Deyip bir dosya daha verdi. İçinde bir sürü fotoğraf vardı. "Yani kuzen babadan oğluna geçen bir taktikle kendilerini ele verdiler. Ne kadar da aptal bunlar ya" deyip arkasına yaslandı. "Başka" dedim ona bakıp. "Birde bu var" deyip çekmeceden bir dosya daha çıkardı. "Yıllar önce size çarpan araç bizim holdingin hurdalığa gönderdiği eski araçlardan biri. Tutanaklarda holdingin adı kirlenmesin diye gizli tutulmuş. Düşünsene patronu kendi araçlarından biri yüzünden ölüyor. Ve o aracı ne hikmetse kaza gecesi satın alıyorlar. Mobeselere yakalanmışlar. " Tüm sinirlerim boşalmıştı bir anda." Deliricem ya Deliricem. Bu nasıl olur. Bunlar nasıl insanlar. Nasıl yaparlar bunu. Allah kahretsin" deyip duvara yumruk attım. Kafamı duvara yaslayıp 4 5 saniye durdum. Dosyaları toplayıp elime aldım ve kendi odama koştum. Avukatlar hala toparlanıyordu. "Ahmet abi bunları al hemen yakalama kararı çıkart. Babamın katili artık hak ettiği yeri bulmalı." Dediğimde Ahmet abi bana döndü. "Merak etmeyin efendim Cenk bey sabah erkenden işlemleri başlattı. Öğlene her ikisi de yakalanmış olur." Dediğinde rahatladım. "Çanta hazır" deyip uzattı. Aldığım gibi hemen fırladım.  Artık içim rahatladı. Hem kendi ailemin katilini hem de Rüya'nın babasının katilini bulmuştum. Bunu ona anlatmak için can atıyordum. Ama önce kapatmam gereken bir hesap vardı.

Hastaneleri hiç sevmem. Bu kokuyu hiç sevmiyorum. Yağmur nasıl dayanıyor acaba. Sekreterden Arda'nın odasını öğrenip devam ettim. Elimdeki çantayı sıkı sıkı tutuyordum. Kapıyı tıklattım 'gir' sesini duyunca içeri daldım içimde garip bir sevinçle. Sanırım insanın kendini temize çıkarması böyle bir his. Arda beni görünce kafasını önüne eğip "Şey hoşgeldin" dedi. "Seni burda ziyaret etmek istemezdim. Nasıl oldun?" Dediğimde gülümsedi " çok iyiyim" dedi sonra "sayende" deyip masadaki kağıtları işaret etti. "Öğrendin demek" dedim. "Bende bunun için gelmiştim. Sana tüm belgeleri getirdim. Sende kalsın. " Dediğimde kafasını salladı. "Hayır. Cenk bana hepsini gönderdi." Dedi. Vay bee. Nasıl mükemmel bir kuzenim var kendi duymasın. "Tamam o zaman. Kendine ve ailene dikkat et Arda. Ali kafayı yemiş. Uzun zamandır ortalıkta da yok. Endişeleniyorum sizin için." Dediğimde o da endişelenmişti. Bunu gözlerinde görebiliyordum. " Bana kalsa hemen Kore'ye gidicem buraya yanıma getiricem ama malesef çıkamam hastaneden." Dedi. "Onları bana bırak. İki güne yanında olacaklar" dedim. O da gerçekten güvenerek tokalaştı teşekkür etmek için. "Kendine dikkat et" dedim. " Sana emanet" dedi o da ben çıkarken. Başımı sallayıp çıktım. Telefonumu alıp adamımı aradım hemen "Alo Cihan. İki adam alıp hastaneye gel. Arda'nın yanından asla ayrılmayın" deyip kapattım. Sonra Yağmur'un odasına ilerledim. Biraz da onu görürdüm. Telefondan Nisa'yı aradım. Hemen açtı. "Nisa iki günlük çanta hazırla ikimize" dedim. Oda gülüp"Hayırdır abi tatile mi gidiyoruz?" Dedi. Bende "Evet Kore'ye gidiyoruz" dediğimde büyük bir çığlık attı. "Hadi sen git sevin benim işim var akşam gidiyoruz" deyip kapattım. Yağmur Alataş yazısını görünce kapıyı tıklattım. Gir deyince içeri girdim. "Kuzeeeen" deyip sarıldı. "Beklemiyordum desem yalan olur" deyip oturdu. Bende oturdum. "Cenk'i her gün görüyorum ama sana hasret kaldım kızım napayım" dedim. O telefondan iki orta şekerli kahve söylerken bende odayı inceledim biraz. Sonra durumları anlattım. Cenk'in ikizi olsa da tek seferde anladı zeki kuzenim. Boşuna tıpta okumuyor işte. Acaba amcam Cenk' te ne hata yapmıştı diye düşünürken Cenk'ten sonra çocuk yapmama kararı aldıklarını düşündüm. Yani bence mantıklı bir karar. Uzun bir sohbetin ardından kalkıp eve geçtim. Şirketin tüm işlerini Cenk'e yıkmıştım. Umarım geldiğimde de bir şirketim olur. Ne yapacağımı ne konuşacağımı bilmeden gidiyordum işte. Ama mutluydum. Huzurluydum...
Hemde hiç olmadığım kadar.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Nov 13, 2019 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

İntikamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin