Kitap düzenlemeye alınmıştır. İyi okumalar.
Birden kapı açılınca sabah olduğunu anladım. Annem uyandırma metotlarından birini kullanmadan ben gözlerimi açmıştım. Esneyerek başımı kaldırdım. Annem uykulu gözlerle bana bakıyordu. "Günaydın annecim" dedim ayağa kalkarak. "Günaydın tatlım bugünün önemi ne söyle bakalım" dedi hemen. Ben hiçbir şey der gibi bakınca annem güldü. "Ali mi yoksa başkası mı?" dedi kaşlarını kaldırıp en içten haliyle. Evet yakalanmıştım. "Evet" dedim birden. Utanmıştım. Kesin yanaklarım da kızarmıştı. Başımı önüme eğdim. Annem yanıma oturdu. Başımı ellerinin arasına aldı. "Buna sevindim. Ali seni üzmez bundan eminim. Bu yüzden içim rahatladı. Ama bu ikimiz arasında kalsa daha iyi olur " dedi. "Anne seni çok seviyorum. Hemde çok" dedim sarılırken. "Bende seni seviyorum canım kızım" dedi. "Hadi artık ben kahvaltıya iniyorum sen hazırlan geç kalma." dedi kalkarken. Başımı salladım. Bu sırada yastığımın altındaki telefonum titredi. Elimi uzatıp aldım. Tuş kilidini açıp gelen mesaja baktım. Ali müzik göndermişti. Hemen dinle kısmına tıklayarak açtım. Enbe orkestrası - günaydın sevgilim çalmaya başladı. Müzik çalarken bende gardolabımdan temiz okul formamı çıkardım. Yeşil uzun kollu swetter altıma krem rengi şort eteğimden sonra siyah spor ayakkabı ve deri ceketimi giydim. Saçlarıma fön çektim. Sağdan ikiye ayırıp tel tokatla tutturdum. Hava soğuk olduğu için bir de gri külah taktım. Biraz fondaten sürdüm. Biraz da rimel. Hafif de parlatıcı. Artık hazırım.
Kapının açıldığını duydum. Sanırım Ali gelmişti. Okul çantamı kapıp aşağı indim. Ali kapının önünde annemle sohbet ediyordu. "Günaydın Ali. Ben hazırım hadi çıkalım" dedim gülümseyerek. Ali "Görüşürüz ayşe yengecim" dedi. "Görüşürüz oğlum. Rüya sana emanet. Dikkat edin. Hadi iyi dersler." dedi biz kapıdan çıkarken. "Sağol annecim" dedim. Annemin arkasında bana bakan abimi gördüm. Ona da el sallayıp çıktım. Bahçe kapısından çıkınca Ali'nin koluna girdim. "Araban nerde?" dedim. "Sanayide yaa arızalı" dedi. Sanırım oğlundan ayrılmak zor gelmişti. "Bugün ne derslerin var?" diye sordum Ali'ye. Bana döndü. Gözlerimin içine baktı ve gülümsedi. "Bugün çok güzel olmuşsun" dedi. Ben beklemediğim için şaşırmıştım. "Kim için acaba" dedim gülerek. Oda güldü. "Baş harfi Ali olabilir mi" dedi. "Dil anlatım dersinin neden kötü olduğunu şimdi anlıyorum alicim." dedim ciddi olmaya çalışarak. Ama beceremedim. Ben tam gülerken Ali birden elimi tuttu ve gülümsedi. "Seni seviyorum " dedi. Masmavi gözleri ışıl ışıl parlıyordu. "Bende seni seviyorum mavişim" dedim. Sonra yola devam ettik.
Okul kapısında biraz oyalandıktan sonra binaya girdik. Bizi el ele gören herkes tekrar tekrar bakıyordu. Geç bile kalmıştık. Ali'yle sınıflarımız karşılıklıydı. Önceden aynı sınıftaydık. Ama hocalar çok konuştuğumuz için ve Ali beni kıskanıp sürekli çocuk dövdüğü için ayırmışlardı. "Teneffüslerde yanına gelirim iyi dersler" dedi gülümseyerek. "Sanada" dedim. Zilin sesini duyunca sınıflara girdik. 12. Sınıf sayısal bölümüydüm. Derslerim gayet iyiydi. Henüz bir hedefim yoktu. Zaten sınıfında benden geri kalır bi yönü yoktu. En arkada pencere kenarında tek başıma oturuyordum. Sınıftakilerle aram pek iyi değildi. Yanlız kalmayı tercih ediyordum. Sessizliği seviyordum. Sürekli dedikodu yapmak, her gördüğünde öpmek, yılışık hareketler bunlar bana göre değildi. Sınıfta tek sohbet ettiğim 4 kişi vardı. Emir, Can, Asya ve Elif. Onlarda orta ve sol en arka sırada oturuyordu. Sınıfda tek ben yanlız oturuyordum. Yerime geçip oturdum. Hemen kızlar başımda toplandı. "İnanmıyorum Rüya siz şimdi sevgili mi oldunuz." dedi Asya. "Ayyy yılın çifti" dedi Elif gülerek. "Sanırım öyle oldu" dedim bende mutlulukla. Ardından hoca sınıfa girdi. Kızlar yerine geçti hemen bende derin bir nefes aldım.
Ders İnkılap Tarihiydi. Haydar hoca biraz yaşlı olduğu için sınıf dersi kaynatmaktan hiç çekinmiyordu. Hoca sınıfa susması için dil dökerken birden kapı açıldı. Gelen müdürdü. "Hocam dersi bölmüyorum umarım. Yeni öğrenci gelmişti de" dedi. "Yok hocam daha başlamadık." dedi Haydar hoca. "Gel evladım" dedi müdür kapıya bakarak. Herkes merakla kapıya bakıyordu. Sınıfa okul formasının üstünde siyah deri ceketi olan siyah pantolonlu ve siyah botlu bir çocuk girdi. Çocuk çok yakışıklıydı. Asya ve Elif de dahil benim dışımda bütün kızların gözleri fal taşı gibi açılmıştı. Sonra müdür çocuğun omuzuna elini koydu. "Arkadaşınız buraya Ankara'dan geldi.
Adı Furkan Alatay. Arkadaşınıza yardımcı olun. Şimdi boş olan yere otur bakalım" dedi müdür.
Birden karnıma ağrılar girmişti...
Bu o çocuktu...
8 yıl önce ki o çocuk...
Bana o geceyi yaşatan çocuk. İnanmıyorum bu gerçek miydi?
Çocuk sınıfa bi göz attı. Sonra bakışları bana odaklandı. Bense sadece olduğum yerde yutkunup buz kesilmiştim. Müdür "Geç evladım. İyi dersler hocam" deyip çıktı sınıftan. Furkan da yanıma gelip oturdu. Emir bir anda ayağa kalktı"Hocam yeni arkadaşımız buraya otursun Can çok konuşuyor zaten" dedi. Ben ne yapıyorsun der gibi bakınca sus işareti yaptı. "Evet hocam biz ayrılmak istiyoruz" diyen Can sınıfı kahkahalara boğdu. "Hocam Emir horluyor ben bu şartlar altında ders dinleyemem" dedi. Ben utancımdan yüzümü sıraya gömmüştüm bile. Yaşayan tarih olan hocamız kitabı masaya vurup "Sessiz olun. İlkokul çocukları gibi yer kavgası mı edeceksiniz evladım. Ayrıca siz nereye giderseniz gidin hep konuşuyorsunuz bunun bi çözümü yok ki" dedi. "Ama hocam dikkatim dağılıyor burda benim" dedi Emir. "Aaa emircim sen dikkatini toplayabilmiş miydin oğlum. Bunu biz niye fark edemedik? Neyse yeter artık derse geçiyoruz konuşanı dışarı atarım"deyip tahtaya döndü yumak yumak saçlı hocam. Bense kaderine mahkum teslim olmuş bir kurban gibi ölümümü bekliyordum. Zira 40 dakika sonra zil sesiyle beraber sınıfa dalacak olan bir Ali'm vardı. Ve yanımda bi erkek görünce üstelik bunun o gecenin mimarı olan çocuk olduğunu öğrenince 3. Dünya savaşı resmen ilan edilecekti. İşin garip yanı Furkan oturduğundan beri hiç bir tepki vermemişti. Kafamı yavaş yavaş ona döndürdüm sanki kızlara bakıyor muşum gibi. Ona döndüğümde arkasına duvara yaslanmış mışıl mışıl uyuyordu. Çok garip ben yıllarca bidaha karşıma çıkarsa ne tepki veririm diye merak ediyordum ama şuan da sadece kalbim hızla atıyordu. Ona olan öfkemin şiddetleneceğini sanıyordum ama şuan bir şey hissedemiyordum. O sırada gözlerini açmasıyla bende hemen camdan dışarıya baktım.
Daha sonra muhattap olmamak için başımı sıraya koyup düşünmeye başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İntikam
Teen FictionŞöminede yanan ateşe biraz daha yaklaştım. Soğuktan hareket ettiremediğim ellerimi ateşe uzattım. Ama farkında bile değildim o ateşin intikam ateşi olduğunu. Çenem birbirine çarpmaya başlayınca ellerimi ağzıma bastırdım. Yenilmiş görünmek istemiyord...