Elime sıcak kupayı alarak pencerenin önüne geçtim. Dışarıda kasvetli bir hava baş gösteriyordu. Gecenin karanlığı ayın ışığını önüne katarak evlerin gölgelerini yerlere düşürüyordu. Sokak kedileri nedensizce etrafta koşuştururken insanlar aceleyle yürüyorlardı. Etrafımdaki nesneleri izlemeyi bitirerek kahveden bir yudum aldım. Gözlerim parlayan bir çift gözde takılı kaldığında nedensizce yutkunma isteği baş gösterdi. Gözlerimi kaçırarak tekrar gök yüzüne çevirdim. Zaman hızla akarken aşağı kattan aniden bir kapı kapanma sesi geldi. Yerimde sıçrayarak kupayı pencerenin pervazına bıraktım. Arkamı dönüp yavaş adımlarla evin içinde ilerledim. Kalp atışlarım hiç olmadığı kadar hızlıydı.
"Kim var orada?" diye mırıldandığımda bir yandan da gözlerim etrafını tarıyordu. Kendimi bir korku filminin baş karakteri gibi hissediyordum. Gördüğüm manzara yerimde durmama sebep oldu. Nefesimden buram buram korku akarken, gözlerim dehşetle açılmıştı. Simsiyah gözleri bana döndüğünde bir adım geri gittim. Elindeki bıçak yere düşüp tok bir ses çıkardı. Bakışlarımı gözlerinden alarak bıçağa çevirdiğimde kan lekeleriyle kaplı metal korkuyla gerilmemi sağladı. O kan kime aitti? Bana doğru bir adım attığında arkama doğru küçük adımlar atmaya başladım. Nefesim saniyelerle beraber hızlanırken arkamı dönerek yukarı doğru koştum. Arkamdan gelen ayak sesleri daha da hızlanmamı sağlıyordu. Az önce çıktığım odaya girerek arkamdan kapıyı kilitledim. Nefes alışverişlerimi düzene sokmak adına kendime zaman tanıdım. Ardından kapının arkasından çekilerek etrafıma baktım. Kendime sakin olmam gerektiğini söyleyerek mantıklı hareket etmem gerektiğini hatırlattım.
Pencereye doğru hızla ilerleyip camı açtım. Bağırarak yardım istesem gelen biri olurdu muhakkak fakat bu zamana kadar kapıyı kırıp bana ulaşma ihtimalini artırmaktan başka bir şey yapmamış olurdum. Adım sesleri kapımın önünde sonlandı.
"Kapıyı açarsan sana zarar vermem." diye seslendi. İnanma mı bekliyordu?
" Evimden bir an önce çık! Eğer bunu yaparsan seni şikayet etmeyeceğim!"
"Beni gitmesem de şikayet etmeyeceksin. Kandırmayalım birbirimizi. O cesarete sahip değilsin."
"Beni tanmıyorsun."
"Nereden biliyorsun. Tanıyorsam?" Duraksayıp sertçe yutkundum.
"Nereden... Nasıl?"
"Bunun bir önemi yok ki." Kafamda kocaman soru işaretleri belirirken bilinmezlik büyüdü, büyüdü ve beni içine çekerek en ücra yerlerine doğru karanlık bir yolculuğa çıkardı.
"Polisi arıyorum."
"Evinde yaralı bir adam var. Polisi ara hadi, ne diyeceksin? Bütün gözler üzerinde olur. Sonra bir bakmışsın haberlerde manşet olmuşsun. Evinde bir adam yaraladığı için göz altına alınan ufak kız... Ne kadar da klişe!" Söyledikleri sinir kat sayımı arttırırken yumruklarımı sıktım.
"Sana neden inansınlar?" Tek kaşım otomatikman havaya doğru kalkmıştı.
"Bunu onlara inandıracak kadar çok adamım var? Senin kimin var Deniz?" Gözlerim dolmuştu. Şu an evimde olan kişi kimse beni nereden vuracağını çok iyi biliyordu ve bu beni fazla yaralamıştı. Gerçekler olağan hızıyla yüzüme çarptığında nefesimin kesildiğini hissettim.
"Açıyor musun kapıyı?" Diye tekrar sorduğunda görmeyeceğini bilmeme rağmen başımı iki yana salladım.
"Kimsin sen? Ne istiyorsun?" Sesimin çatallı çıkmasına engel olamamıştım.
"İyi misin?" Böyle bir soru beklemiyordum. Afalladığımdan dolayı sinirle gülmeye başladım.
"Açmazsan kapıyı kırarım. Uğraştırma beni aç!" Ses tonu ürkmeme sebep oldu. Buradan çıkmam gerekiyordu. Gözlerim etrafta tekrar gezinerek bir çıkış aradı. Elimdeki seçenekleri sıraladım. Saklanabilirdim, camdan kaçabilirdim ya da bana zarar vermesini bekleyebilirdim. Camı açarak aşağı baktım. Hayır, bunu yapamazdım. Cam açık şekilde dururken odamdaki dolaba ilerledim. Biraz öne çekerek arkasına girdim. Bu şekilde hemen fark edilirdim. Bu yüzden dolabın bir ucunu kendime çekerek üçgen şekline getirdim. Kapı gürültüyle kırıldığında elimle ağzımı kapattım. İçeride bir müddet sessizlik oluştu.
"Nereye saklandın ufaklık?" diye sorduğunda gözlerimi kapayıp, elimi daha çok bastırdım. Arkasında saklandığım dolabın kapaklarını açtı. Birkaç dakika sonra kapatıp odanın içinde gezindi. Adım sesleri durduğunda gittiğini düşündüm. Fakat ardından sesi kulaklarıma doldu.
"Buldum seni ufaklık."
Önümdeki dolap öne doğru çekildiğinde ellerimi ağzımdan çekip karşımda ki insana baktım. Bana doğru yaklaştığında sanki mümkünmüş gibi biraz daha geri kaçtım. Tam karşımda durduğumda başımı yukarı kaldırıp yüzüne baktım. Alayla gülümseyip gözlerini kıstı.
"Şimdi nereye kaçacaksın peki?" Diye sordu. Cevap vermeyerek ona bakmaya devam ettim. Yüzünde ifadesizlik yerini aldığında sakin bir ses tonuyla fısıldadı.
"Ufaklık için ölüm vakti..."
Şeyma DALDALLI
KEYİFLİ OKUMALAR.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlığın Tutsağı
ChickLit(Düzenlenen kısımları mevcuttur.) GÖRÜLMEMESİ GEREKEN ŞEYLER... "Neden beni izliyordun?" "Seni izlemiyordum. Neden bahsettiğini bilmiyorum." TEHLİKELİ OYUNLAR... "Ha! Bu arada, bir daha ki sefere anahtarı daha güvenli bir yere koymalısın." KORKU DOL...