Adım (PART-1)

3.4K 184 6
                                    

Karanlığın ortasına damlayan bir beyaz nokta gibi yavaş yavaş etrafa yayılırken siyahın ortasında koca bir delik açıp yoluma devam ediyordum. Önüme çıkan herşeyi içime hapsederken fark edemediğim bir şey vardı, bende siyahtım. Siyahın ortasına damladığım zaman sadece yüzeyde ilerleme şansım olmuştu. Göremediğim şey ise etrafımı saran tek şey karanlıktan ibaretti. Beyaz sadece görünürde olan kısımdı, siyah ise heryerdeydi...

Zafer beyazdan yana değildi anlaşıldığı üzere. Bir kaybediş? Ya da sadece bitiş. Zihnimde dönen çarklar bu yapının üzerine kurulmuştu ve o şekilde dönüşünü tamamlıyordu. Yoktuk, varken yoktuk hemde. Bitmiştik belkide? Bir iz kalmıştı ardımızda onuda karanlığın ne zaman boğacağını bekliyorduk.

Nerede olduğumu bilmediğim bir yerde sırtımı duvara yaslamış bunları düşünüyordum. Oturduğum betonun soğukluğu ve rutubet kokusu acımı biran olsun dindirmemiş aksine daha yoğun olmasına olanak sağlamıştı. Ayıldığım zaman yerde uzanır halde bulmuştum kendimi. Beynim eskiye doğru bir yolculuğa kendini attığında göz kapaklarımın ardında sinama sahnesi gibi beliriverdi o anlar. Tıpkı şuanda olduğu gibi sırtımı yasladığım rutubetli, boyası dökülmüş duvar. Tavana ağını yapmış ve avını bekleyen aç örümcekler. Üzerime kapanmış gıcırdayan eski kapı ve içeri tavan penceresinden giren güçsüz, zayıf ışık. Bodrum katının soğuğunun işlediği ve o zamanlar bu soğuğa dayanamayan bedenim. Yüzümdeki parmak izlerini silmek istercesine kulaklarıma bastırdığım ellerim, her şeyi unutmak istercesine mırıldandığım şarkı. Korkum, acım, çaresizliğim, kızgınlığım ama yinede kalbimden biran olsun eksilmeyen umudum...

Hatıralar zihnimde canlanmaya başlamıştı bir anda. Okul harçlıklarımı biriktirip aldığım plastik top ayaklarımın ucun yuvarlandığında eğilip elime aldım. Ayağa kalktığım an yüzüme sertçe inen bir tokat beynimin içinde yankılanırken top elimden düşüp ortadan kayboldu. Sinirle dişlerimi birbirine bastırdığımda uzatmış olduğum ayaklarımı kendime çekip kollarımı doladım. Başımı bacaklarıma koyup gözlerimi daha sıkı kapattım. Her dakika daha fazla artan acım karşısında hiçbir şey yapamıyor oluşuma gözlerimi kısıp baktıktan sonra hafifçe yutkundun. Bana neden bunları yalatmıştın ki? Silinmiyordu işte! Silinmeyecekti hiçbir zaman! Deftere bastırarak çizilen hiçbir şey silgi ile silindikten sonra ortadan kaybolmaz. İzi kalır ve yıpranmışlık kalır ardında. Kalem izi orada yok diye kağıdın canı yanmaz mı sanıyorsunuz? Yandı bile, çok fazla yandı hemde... Kalem izi olmayınca kalemin zarar verdiğini mi düşünüyordunuz? Düşünmeyin. Zarar veriyor çünkü.

Demir kapının kilidi açıldığında yerimden kımıldamayıp hiçbir tepki vermedim. Bana doğru yaklaşan ayak sesleri beynimin içinde yankılan diğer sesleri susturmak ister gibi sessizliğin ortasına düşmüştü adeta. Adım sesleri kesildiğinde burnuma çarpan parfüm kokusuyla yanıma geldiğini anlamıştım.

"Deniz kalk gidiyoruz." Diye komut verdiğinde gözlerimi açıp yavaş hareketlerle kafamı dizlerimden kaldırdım. Kaç saattir burada oturuyordum? Yedi mi? Yoksa sekiz mi? Belkide daha fazladır bilmiyorum. Çağan dizinin birini yere koymuştu, kaşları çatıldığında uzun süre yakından yüzünü beynime kazımak ister gibi inceledim sonra gözlerimi yüzünden çekerken yere sabitleyip sakince ayağa kalktım. Hiçbir şey yapmadan öylece ayakta beklerken derin bir nefes alıp oda kalktı. Tam karşımda yerini aldığında ne hissettiğimi anlamaya çalıştığı her halinden belli oluyordu. Alayla gülümsedim, bir adım attığım anda karnıma giren sancı yere kapaklanmama sebep oldu. Yavaşça ayağa kalkmaya çalışırken bu kez daha büyük bir acı vücüduma hücüm etti. Daha fazla dayanamadığımda çığlık atıp karnımı tuttum. Çağan beni beklemediğim anda kucağına alınca ani hereketinden dolayı tekrar iki büklüm oldum. Gözyaşlarım sessizce akarken bodrum katını arkamızda bırakmıştık. Merdivenleri çıkarken ona sarılmak yerine kendimi sarmaladığım için düşürmemek için temkinli adımlarla ilerlediğini farkettim. Dışarı çıktığımızda derin bir nefes aldım, bu haretimle Çağan'ın parfümüde burun delikelerimden içeri girenice yüzümü ekşittim.

Karanlığın TutsağıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin