Hükümdar

4.7K 192 6
                                    

İstemiyorum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


İstemiyorum. Çağan Korhan'ı hayatımda istemiyorum. Her seferinde bir şekilde beni tehdit etmesini istemiyorum. Beni izlemesini, her adımımdan haberdar olmasını istemiyorum. Onu istemiyorum! Herkesin hayatının bir bölümünde kötü anıları olabilir. Belki bencilce gelecek ama benim hayatımda olsun istemiyorum.

Bu duruma ne kadar dayanabilirim onu da bilmiyorum. Zihnim puslanmış bir gezegen gibi. Elimde sıkıca tuttuğum pusulanın beni kaybolmaktan alıkoyacağını düşünüyorum. Bu doğru değil, çoktan kayboldum. Elimde kalan kayda değer tek şey bu eski pusula. Rotası bozuk, yönü belli olmayan pusula.

Bir denize düşsem elimi tutacak birkaç insan olur elbet, fakat öyle bir yere düştüm ki elimden tutmayı bırak beni görseler şanslı sayılırım. Düşüncelerim bu kadar sığken arasında kalmış ben görünmüyorum bile. Sesim çıkmıyor, ben burada öylece bekliyorum. Pes etmek istemediğim halde pes edişimi izliyorum ve bundan nefret ediyorum.

Kapıyı açtığımda ağabeyim ayakkabılarını giyiyordu. Beni gördüğünde başta şaşırsa da bir müddet sonra bu hissi üzerinden atarak bana baktı. "Senin için endişelendim. Nerelerdeydin? O elindeki pakette ne var?" Dudaklarımı ısırıp ayakkabılarımı çıkardım, cevap vermekten kaçınıp ayağımla kenara doğru ittim. Gözlerimi ayakkabılardan alıp başımı kaldırdığım da ağabeyimin ısrarla bana baktığını gördüm. "Biraz hava almak için dışarı çıktım ama kayboldum. Sonra biri yardım etti zaten." Diye geçiştirdim. Gözlerini kısıp dikkatle yüzümü inceledi. Birkaç adımda yanıma gelip yüzümü ellerinin arasına aldı. "İyi görünmüyorsun." Dedi. Alnıma küçük bir öpücük kondurup sıkıca sarılırken, güvendesin der gibi... "İyiyim" diye mırıldandım. "İyiyim..." Derin bir nefes aldı, omuzlarımdan tutup beni kendinden uzaklaştırdı. Bırakmadan elimdeki pakete baktı. "O kutuda ne var o zaman?" diye sordu. Bende bakışlarımı pakete indirdiğimde yapmacık bir şekilde tebessüm ettim. "Açelya verdi." Bakışlarımı paketten çekip yüzünü inceledim. Kızmış gibi yaparak kaşlarımı çattım. "Bugün doğum günüm unutun mu?" Omzumdan elini çekip alnına vurdu. "Ahh üzgünün. Aklımdan çıkmış." Dedi. Başımı hafifçe sağa sola salladım. "Önemli değil ağabey boş ver." Zaten Çağan dışında kimse hatırlamamış, sen unutsan ne olacak?... Yanından geçip odama çıktım. Üzerime rahat bir şeyler giyip kütüphanemden bir kitap aldım. Kutuyu da yanıma doğru fırlattım.

"Kimi tutkular rehberimiz olur yaşam boyunca. Kollarıyla bizi sarar. Sorgulanmadan peşlerinden gideriz ve hiç pişman olmayacağımızı biliriz." Hayatım gözlerim önünden geçtiğinde dikkatle olanlara baktım. Yaptığım bir yanlış var mı diye aradım ama yoktu kaçırdığım bir şey vardır belki diye dönüp tekrar tekrar baktım. Her seferinde çıkmaz yollara yenisi eklendi, bir çıkışı olmayan yol daha getirirdi beraberinde. Neden? Bu soruyu defalarca kez kendime sordum. Neden bana bunu yapıyor? Neden evime girdi? Neden peşimi bırakmıyor? Neden? Neden? Neden?... Ben nedenler arasında boğuşurken bir açıklama gelmedi. Neden olduğu hakkında hala bilgi sahibi değildim. Beynim o kadar uyuşmuştu ki bir şey hissetmek mümkün değildi. Kafama sanki bir ton ağırlığındaki demir çuvalıyla vursalar bir şey olmamış gibi devam edecekmişim gibi geliyordu.

Karanlığın TutsağıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin