Şiirin Son Mısrası

2.8K 144 12
                                    

Son rapteye geldiğim zaman söylediği sözcükler sinirlerimle birlikte artarak çoğaldı. Yüzünde bir yara izi olduğunu daha yeni fark ettiğim sakalları gürleşip birbirine karışmış olan adam son anda geri çekilip Çağan'a bakarken yüzünde istediğini almışcasına oluşan adi bir sırıtış belirmişti. Vereceği cevabı merak ediyorcasına istekle parlayan gözleri etrafındakilere baktıktan sonra ona çevirdi. Tiksintiyle yüzüm buruştuğunda daha fazla bu adamın üzerinde oyalanmayan irislerim karşımızda tepkisiz bir edayla havada gezdirdiği bakışlarını adamın yüzüne çeviren ve oldukça rahat görünen Çağan'a döndü bu sefer de. Bir kaç dakika sessizliğin ardından yine sakin bir tavırla gözlerini adamın üzerinden çekip ona bakan gözlerimle buluşturdu. Aramızda geçen bakışma faslı devam ederken dudağının sol kısmı üste kıvrıldı, "Kız umurumda değil. Ne yaparsan yap. Ben gidiyorum." Arkasını dönüp bir kaç adım atarak arabasının önüne geldi. Adama göz ucuyla baktığımda şaşkın bakışlarının sırtında takılı kaldığını gördüm. Çağan kapıyı açtığında binmek üzereyken durup omzunun üstünden arkaya baktı. "Deniz eğer bir şey yaparsa ve ona dava açarsan sana destek olurum... Şahit olarak yani, gördüm sonuçta." Önüne dönüp arabaya bindi, hızla gaza basarken tekerlekler zeminde güçlü bir ses bırakarak öne doğru atıldı. Çağan gözden kaybolduğunda yumruklarımı sıktım. Adam sinirle soluyup derin nefesler eşliğinde elini yandaki duvara geçirdi. Yumruk yaptığım parmakkarım serbestliğe kavuşup rahatlıkla gerildiğinde yüzüme maskeyi geçirip siniri ve hırsı arkasına bıraktım, ifadesizce boş gözler pencereleri ardından yüzüne baktım. "İstediğini alamadın." Yüzümde yapmacık bir gülümseme oluşmuştu. Hızla bana dönen bakışlarıyle sinirden burnundan soluduğunu gördüm. "Kes sesini." Dişlerinin arasından tıslayıp üzerime doğru bir adım attı. "Senin yüzünden! O mala ihtiyacım vardı aptal kız!" Tek kaşım havaya kalkarken nefesim dudaklarımdan sıyrıldı ve havaya karıştı. "Benim yaptığım hiçbir şey yok. Şimdi izninizle gitmek istiyorum." Kolumdan sıkıca tutup zaten tamamen yapıştığım duvara daha fazla itti. Kemiklerim etime büyük bir baskıyla batıyorken dişlerimi sıkıp bunu dışarıya yansıtmadan boş gözlerle buradan nasıl kurtulabilceğime etrafıma bakarak seçenekler aradım. Herkes sessiz bir şekilde bizi izliyordu, ben ise var olan nesneleri. "Hâlâ gitmek istiyor musun?!" Boş bakışlarım adama çevrildiğinde duymamış gibi yaparak kaba bir şekilde "Ha?" Diye mırıltı çıkardım. Derince aldığı nefesle gözleri sabit bir noktada takılı kaldı. "Bir yolunu bulup Çağan'ı ikna edecek." Kendi kendine söylediği sözleri andırsada hitabetinin bana karşı olduğunu biliyordum. Geri çıkıp saçlarını dağıttı ve ileri geri yürümeye başladı. "Beni dinleyeceğini sanıyorsan yanılıyorsun." Diye tısladığımda adımları durdu. Elini saçlarından çekip yan tarafına ruhsuzca bıraktı. "O sana kardeşini bıraktı. Daha önce buna kimse şahit olmadı. Kimseye onu koyup gitmedi. Şimdi geçmiş karşıma beni dinlemez diyorsun. Kimi kandırıyorsun sen ha?!" Duyduklarım karşısında kaşlarım hafiften çatılmıştı. Ufak bir nefes alıp, "Ben." diye mırıldandım fakat devamı gelmedi. Yüklemi, öznesi, tümcesi basit olan bir kelimede toplanmıştı. "Neden?" Diye soran gözlerle etrafıma bakındım. "Neden kardeşini kimseye bırakmadı?" Beni buraya getiren kişi burnunu kaşıdı. "Bak ne olduğunu bilmediğini düşünüyorum." Duraksayıp yüzüme baktı. "Ki zaten öyle değil mi?" Başımı olumlu anlamda sallayıp yüzüne bakmaya devam ettim. "Olanları sana biz anlatacak değiliz. Ve yapman gereken tek şey onu ikna etmen." Alayla gülümserken hepsine kısa bir bakış attım. "Dalga mı geçiyorsunuz siz? Şaka mısınız? Kimseyi bu saçma şey için ikna etmekle uğraşacak değilim. Şimdi daha fazla uzatmayın da gidin kendi başınızın çaresine bakın. Ben gidiyorum daha fazla bu olanlara tanıklık edecek değilim." Adım atıp duvarın bir kaç adım ötesinde durdum. "Çağan'ın kardeşini bırakmış olması sadece bıraktığı içindir. Sebepler arayarak olayı çıkmaza sürüklemek size hiçbir şey kazandırmaz. Ki zaten buna hepimiz tanık olduk değil mi? Karşısında yapılanlara tepkisiz kaldı. Demek oluyor ki onun umrunda değiliz. Ne siz, ne ben. Almak istedikleriniz için belli bir bedel öderseniz anca ulaşabilirsiniz. Ha yoksa da saçma işler yapmaya gerek yok değil mi beyler?" Söyleyeceklerini dinlemeyi beklemeden hızlı adımlarla dönemeçten döndüm ve ilerlemeye başladım. Yağmurdan dolayı sırılsıklam olmuştum. Saçlarımdan aşağı su damlaları yağmurun ufak izleri ve çiselemesiyle akıp gidiyordu. İçimde beliren tedirginlik hissi su damlaları kadar kolay terk edemiyordu bedenimi. Varlığını yanımda hissediyordum çoğu vakit. Burada olması sadece işlerimde güvenin olmaması ve temeli yıkık ilişkiler kurmama sebep oluyordu. Temel yoksa, yapıt da yoktu.

Karanlığın TutsağıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin