Umarım güzel olmuştur bölüm. Aslında bu olaylar daha sonra olacaktı. Bunu hangi kafayla yazdım bilmiyorum. Neyse umarım beğenirsiniz. Okuyunnn!!!
O kadar sevindiğim kutunun içinde Sterling ve benimle ilgili olan her şey vardı. Fotoğraflarımız... Hatta masajlaşmalarımız ve anılarımızın olduğu bir defter vardı. O anki duygu patlamasında ağlamam daha da şiddetlenmişti. Ne kadar sulu göz olduğumu bildiği için fazla tepki vermedi.
Başta biraz tedirgin olsada bir kolunu omzuma attı ve tekrar sarıldı. İçimde bir gram bile gitme isteği yoktu. Duygusallığı bırakıp valizimi bagajdan indirdik. Telefonuma gelen mesajla cebimi yoklarken arkadan minik bir el bacağıma yapıştı.
-Demi n'olur gitmee!!
Ağlamaklı sesinden bizim küçük cadı olduğunu anladım. Arkama dönüp eğildim be boyumuzu eşitledim.
+Gitmek zorundayım Ally. Hem seni buraya kim getirdi...
Arkadan nefes nefese olan Dylan ı gördüğümde sustum. O konuştu:
~Üzgünüm. Evden çıkarken bacağıma yapıştı. Geçiştirmeye çalıştım ama... İlla gelmek istedi.
+Gelmenize çok sevindim.
~Gitmek zorunda mısın?
+Malesef ki evet. Durumu biliyorsun sizde yapmayın böyle. Beni de üzüyorsunuz.
Sterling bu lafım üzerine konuştu:
-Sen uçağa binene kadar kalsak?
+Olur ama kimse ağlamasın! Zaten geri döneceğim.
Dylan sırt çantamı ve valizimi taşımak için ısrar etti. Sterling bana yolda yemem için su, sandviç, kraker benzeri atıştırmalıklar almaya gitmişti. Geri dönüğünde valizimi taşımak için kavga ettiler. Olaya hemen müdahale ettim.
+Bari bugün yapmayın. Kavga etmeyin. Benim için.
İkisinde hatalarını anlayıp mahçup bir şekilde kafalarını salladılar. Bir an için kendimi çocuklarını azarlayan anneler gibi hissettim.
Dylan, Sterling in aldıklarını çantama yerleştirdi. Artık veda vakti gelmişti. Nedense hep bu tür şeylerde ağlardım.
Hepsiyle son kez kısaca sarıldım.+Artık gitmem gerek sanırım. Hepinizi çok özleyeceğim.
Yerdeki valizimi elime dolayıp arkamı döndüm. Annemle babam da biletleri kontrol ettiriyorlardı. Bende yönümü oraya çevirdim. Yavaşca ve istemsizce ilerlerken arkamdaki sesle donup kaldım.
"Seni Seviyorum."
Sesler Sterling e aitti. Yalnış mı duydum diye birkaç kere düşünsemde emindim, gerçekti. Kıpırdayamıyordum. Kaskatı kesilmiştim. Bu iki söz niye beni bu hale getirmişti ki? Ne anlam ifade ediyordu benim için. Ruhum bile bunu kabul edemiyorken bedenimin tepki verememesi normaldi. Kendime kızdım. Karşılıklımıydı ki? Bekli de ondandı. Nasıl fark edememiştim kaç haftadır. Nasıl arkadaş olarak görmüştüm onu. Kafamı kurcalayan onca soruya yenik düşmüştüm. Sonunda silkelendim. Rüya değildi. Tedirgince arkamı döndüm. Oradaydı.
Hafifce bana bakarak gülümsüyordu. Tam yönümü değiştirmiş ona doğru ilerliyorken başka bir ses bunu engelledi. Babam dı:
-Demi. Hadi uçak kalkıyor. Hâla oyalanıyorsun.
Kolumdan çekerek beni uçağa yönlendirdi. Gittikçe uzaklaşırken kafamı çevirip arkaya bakmaya çalışıyordum. Ama gitmişti....
Uçaktaki yerimi aldım. Annemler önümde oturuyordu. Şansıma yanımdaki yolcu gelmemişti. Yani bir aksilik çıkmadığı sürece ikili koltuğa yayılabilirdim. Kimsenin ilgisini çekmekten korkmuyorum açıkcası.
Fark etmiyordum belki ama hâlâ ağlıyordum. Muhtemelen rimelim akmıştı ve zombiye benziyordum. Çantamı karıştırıp elime gelen peçete pakedini çıkardım. Elime onunla birlikte gelen bir not, gözüme takıldı. Mavi renkli bir kağıttı. Bunu buraya ben koymadım diye düşündüm. Benim değildi. Merakıma tenik düşerek tedirgince açtım. Açtığım anda yine o iki kelime gözüme çarptı:
"Seni Seviyorum. Bekli bunu tahmin etmezdin ama öyle. Seni ilk gördüğümden beri aynı şeyleri hissediyorum. Senden sonra hep o tanıştığımız markete gitmeye başladım. Ally e kaybolduğu için teşekkür ettim. O an seni gördüğüm için... Belki en son aklına gelebilecek kişiyimdir. Ama herhalde neden seninle bu kadar ilgilendiğimi anlamışsındır. Niye not yazıyor ki? Diye düşünüyorsan... Yüzüne söylemeye cesaretim yoktu. Korkuyordum tepkinden. Belki karşılıklıydı. Ama karşılıksız olduğunu öğrenirsem üzülecektim. En azından bunu bildiğin için, içim rahat. Seni seviyorum. Ve sonsuza kadar seveceğim...... -Dylan."
Wowww.... Oldu mu bilmiyorum ama bence fena değildi. Sonunda en zor kısımdan kurtuldum. Bu arada finalin yakın olduğunu düşünenler varsa kesinlikle öyle değil. Hatta bayaa uzak herhalde en az 35. Part final olur. Çünkü konuları partlara sığdıramıyorum. Ama ne kadar uzarsa hikaye sizin için iyi. Ama benim için kötü. Çok kafa patlatıyorum bir bölüme. Kolay değil yani sürekli güzel yazmak. Kısacası her zaman ilham gelmiyor. Neyse uzatmıyım. Voteleyinnn!!! Ve bu bölüm için yorumlarınızı kesinlikle bekliyorummm..!!!!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OUR LOVE STORY // Lovato&Knight
FanfictionYerdeki valizimi elime dolayıp arkamı döndüm. Annemle babam da biletleri kontrol ettiriyorlardı. Bende yönümü oraya çevirdim. Yavaşca ve istemsizce ilerlerken arkamdaki sesle donup kaldım. "Seni Seviyorum." ...