PART 25: Merhaba LosAngeles

105 38 5
                                    

Multi Demi nin havaalanındaki hali.

"Dylan bem uçaktan indim. Şu an havaalanında valizimi bekliyorum."

Mesajı yolladıktan sonra cebime atıyordum ki cevap geldi:

"Hemen geliyorum. Sakın taksiyle filan döneyim. Seni çok özledim. Yani özledik."
geri dönmete kaç kere düşünmüştüm. Notunu gördüğümü biliyordu. Yüzüne nasıl bakacağımı bilmiyorum. Utancımdan yerin dibine girerim herhalde. Aynısı Sterling için de geçerli. Geri dönmek ne kadar istesemde peşinde getirdiği sorunlar da vardı. Daha fazla bekletmeden cevap yazdım. "Bende sizi. Bekliyorum."

Sonunda valizim göründüğünde o tarafa ilerleyip aldım. Benim olduğuna emin olduktan sonra rayından indirip yere koydum. Çekeceğini açıp yerde sürüklemeye başladım.

Aniden elimdeki valizin çekilmesiyle ürktüm. Arkamı döndüğümde Dylan'ı görmemle rahatladım. Hiç beklemeden kollarını etrafına sardı. Karşılık verdim. Birkaç dakika sonra ayrıldığımızda konuştu:

-1 yıl olduğuna inanamıyorum.

+Bende. Sonsuz gibi geldi.

-Ah! Sen bir de bana sor. Ama sonuç olarak buradasın.

+Evet. Artık gidelim mi?

-Peki. Bize gidiyoruz.

İtiraz edecektim ki cevap verdi;

-İtiraz yok. Bugün bizdesin.

Gülümseyerek başımı salladım. Bir anda arkadan küçük eller bacağıma yapıştığında gülümsedim.

-Demii!! Bir daha seni hiç göremeyeceğim sanmıştım. Seni çook özledim. Bir daha gitme.

Kıkırdadım. Daha çok büyümüştü. Ve daha da şirinleşmişti. Eğilip boylarımızı eşitledim.

+Merak etme. Bir daha senin gibi şirin bir kızı bırakıp gidemem zaten. Bende seni çok özledim.

Dylan araya girdi:

-Ally! Onu rahat bırak daha yeni geldi ve yorgun.

+Ah! Önemli değil Dylan.

Ally hemen atıldı:

-Onu çok özledim. Ayrıca ağladığımı biliyorsun.

Gülümsedi. Bakışlarını Dylan'a çevirip devam etti.

-Hem... O gittiğinde tek ağlayan ben değildim. Değil mi abiş?

Dylan ın rengi değişti. Gülmeden edemedim. Konuyu kapatmak ister gibi valizi elimden aldı ve konuştu:

-Her neyse. Hadi gidelim.

Uzun bir yolculuktan sonra eve vardığımızda eski evinin olmadığını fark ettim. Sanırım taşınmışlardı.

Arabadan inip eve doğru yürüdüm. Dylan hemen önüme geçip anahtarla kapıyı açtı.

-Siz girin ben valizi alıp geliyorum.

Onu başımla onayladıktan sonra Ally nin elini tutup içeri girdim. Montumu çıkarıp kapının arkasındaki askılığa astım.

Dylan geldikten sonra bana kalacağım odayı gösterdi.

-Burası benim odam. Burada sen kalırsın. Ben salonda yatarım. Bir şey olursa çekinme uyandır. Ally nin odası da karşıdaki pembe kapılı olan. Sen kapını kilitlersin. İçeri girmeyiz. Kendi evin gibi davran. Hem istersen benim dolabımdan rahat bir şeyler giyersin. Kafana göre takıl.

Dylan sözünü bitirdikten sonra cevap verdim:

+Tamam teşekkürler. Çok iyi bir dostsun.

Bu sözüme bozulmuş olsa da belli etmemeye çalışarak gülümsedi ve odadan çıktı.

Odayı inceledikten sonra yatağa oturdum. Odaya mavi renk hakimdi. Arada gri tonlar olmak üzere. Sadeydi dekorasyon. Demek zevki güzelmiş.

Banyoyu fark ettiğinde duş almam gerektiğini hatırladım. Üstümdekilerden kurtulup sıcak bir banyo yaptıktan sonra, kapının arkasında asılı olan havlulardan birine sarındım. Saçlarımı kuruttuktan sonra üstüme Dylan ın t-shirtlerinden birini geçirdim. Aşırı büyük gelmişti ama çok da rahattı. Ayaklarıma valizden çıkardığım tavşanlı pantuflarımı geçirip odadan çıktım.

Kapıyı açmamla Ally ile karşılaştım.

-Demi? Bir şey sorabilir miyim?

+Tabiiki.

-Şeyy.. Seninle yatabilir miyim?

+Harika olur. Çok isterim.

Tekrar içeri dönüp yatağa uzandım. O da çekinerek yanıma geldi. Kafasını omzuma koymasını sağlayarak örtüyü üzerimize çektim.

-İyi geceler...

+İyi geceler.

OUR LOVE STORY // Lovato&KnightHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin