Multi Delena... İyi okumalar.
"Olmaz, Sterling lütfen."
"Küstüğünü biliyorum. Fikrimi değiştiremezsin. Geliyorum."
"Sterling..."
Aferim sana Demi! Keşke Dylan ı aramadan önce düşünseydim. Ona artık, 'ben Vazgeçtim Sterling le gidicem' diyemem ki.
"Sterling ben evde değilim.""Tabii canım."
"Köpeğim Buddy i yürüyüşe çıkardım. Yarın sabah konuşuruz."
"Peki. Ama sinemaya gidiyoruz. Değil mi?"
"Hm... Şey acaba başka bir gün mü gitsek?"
"Neden ki?"
"Bilmem ki. Daha iyi olur mesela Pazar günü."
"Lütfen bana Dylan ile gideceğini söyleme."
Cevap vermedim. Veremezdim de zaten. İkisiyle de gitmek istiyorum. İkilemde kalmış durumdayım. Üçümüz gidelim desem bu mümkün değil. Çünkü görünüşe göre birbirlerinden nefret ediyorlar.
Sıkıntılı bir nefes vererek yataktan kalktım. Bir zamanlar olan uykum kaçıp gitti. Buddy nin uyuması da yapabileceğim tek şeyi engelliyor.
Yavaş ve amaçsız adımlarla mutfağa ilerledim. Girdiğim anda her zaman ki gibi ne yapacağımı unuttum. Boş gözlerle tezgahı inceledikten sonra mutfak masasına oturdum. Rafta duran "Nutella" yı görünce adeta gözlerim parladı. Nutella ya uzandım. Çay kaşığını kaptığım gibi kavanoza yapıştım. (adamlar yapmış be) Sorun şu ki içinde kakao olan hiçbir maddeye dayanamıyorum. Zaten hep lezzetli şeyler kalorili olur. Resmen göbeyim yakında bağımsızlığını ilan edecek... Birkaç gündür eski pantolonların belime olmadığı için depresyonda olduğumu hatırlayıp Nutellamı hüzünle tezgaha geri bıraktım. ( Biz niye böyle olduk?)
Mutfaktan salona geçiş yaparken aklıma Sel Geldi. Kız depresyonda mı? Öldü mü? Haberim yok. Aramıyor da.
İçimi kaplayan vicdansızlıkla kendimi suçlu hissedip telefona yapıştım. Ve numarasını tuşladım.
-Dems?
+Sel?
-N'oldu?
+Hiç. Sadece seni merak ettim. Biraz da sıkıldım. Neredeysen gel. Yemin ederim, telefondan konumunu bulup seni üç parçaya ayırır, okyanusa atıp köpek balıklarına yem ederim.
-Aaa.. Peki. Durum ciddi gibi geliyorum.
+Bekliyorum.
Cevap vermesini beklemeden suratına kapatıp telefonu koltuğun diğer tarafına fırlattım. Tekli koltuğa gömülüp televizyonu açtım. Sabah programları, dizi tekrarları, haberler vs.. Hiçbirinin şu anki psikolojime iyi gelmeyeceğini düşündüğümden ilk çizgi film kanalını açıp izlemeye başladım.
Bitince tekrar kanalları gezip bir belgeselde takldım. Küresel ısınma ve kutup ayıları hakkındaydı. Yan koltukta duran battaniye yi üzerime çektim.
Anne kutup ayı, balık avlamaya gidince buz kırılıyor ve anne ayı mahsur kalıyor. Yavru ayı adeta annesi için ağlıyor.
Battaniyeye iyice sarıldım ve göz yaşlarıma engel olamadım. Şu an resmen ağlıyordum. İyice 3 çocukla ortada kalmış orta yaşlı kadınlara döndüm. Herhalde durumun vahimliğinin farkındasınızdır. Açıkçası ben ruh sağlığım için endişeliyim.
Koridordan gelen anahtar sesiyle Selena nın geldiğini anladım. Ona yedek anahtar yaptırmıştık. Bende de onun anahtarı vardı. Sonuçta en yakın arkadaşım.
Ağladığımı görünce telaşla konuştu:
-Neler oldu ben yokken!? 1 hafta yalnız bıraktım seni sadece.
+Az önce televizyondaki ayıcık annesini kaybetti.
-Sende yakında ruh sağlığını kaybedebilirsin.
+Nasıl yani? Sen üzülmedin mi ayıcığa?
Dedim. 3 yaşında çocuk taklidi yaparak.
-Dalga mı geçiyorsun?
+Cani. O ayıcık ne kadar üzgün biliyor musun? Açlıktan ölebilir!
-Peki. Derin derin nefes al. Daha kötü vakalar da gördüm. Sakin ol şimdi. Sen bana asıl mevzuyu anlat. En son seçmelere katılmıştın ne oldu?
+Ohoo! Seçildim. Hala haberin yok. Artık resmi olarak oyuncuyum.
Selenaya sırıtırken o bana ağızı açık bakıyordu. Hatta küçük dilini görebiliyordum.
-Aman tanrım! Şimdi sen...
+Evet.
-İnanmıyorum.
+Dahası da var. Selena, Sterling çok değişti. Yani beni işe aldığından beri. Çok kibar. Ruhsal açıdan mutasyon geçirmiş. Hmm.. Veya tramva.
-Mantıklı. Ama o tipi bir daha görmek isteyeceğimi sanmıyorum.
+Bu arada sen gelmeden telefonda tartıştık.
-Neden? Hangi konuda?
+Sinema.
Saatin geç olduğunun farkındayım ama hemen yayınlamak geldi içimden. Umarım beğenmişsinizdir.
Neyse yorum+vote==YBB!!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OUR LOVE STORY // Lovato&Knight
Fiksi PenggemarYerdeki valizimi elime dolayıp arkamı döndüm. Annemle babam da biletleri kontrol ettiriyorlardı. Bende yönümü oraya çevirdim. Yavaşca ve istemsizce ilerlerken arkamdaki sesle donup kaldım. "Seni Seviyorum." ...