Herkese selam! Bu bölüm den çok rahatsızım. Çünkü çok bu tür şeyler yazmayı sevmiyorum. Açıkcası iğrenç geliyo. Ama bunlar olmazsa Stemi olmaz diye düşündüm. Çok abartılı anlattım +18 filan sandınız kesin. Merak etmeyin +18 in yanından bile geçmedi. Zaten o sahneleri istesem de yazamıyorum. Sadece azıcık birazcık öyle. Neyse çok uzattım. Bu hikayede ilk defa böyle bir şey yazdım. Hep böyle bölümler beklemeyin yani. (Saçmaladım beni takmayın) Neyse yine uzattım. Okuyun.
Gözlerimi araladığımda şaşkın ve ne olduğunu anlayamamış gibi bir hali vardı. Gözlerini pörtletti. Sonunda kendine geldiğinde beni ittirmeye çalıştı. İzin vermedim tabiki. Beni zorlayınca onu duvara ittirdim. Sırtı duvarla birleştiğinde artık beni ittiremiyordu. Ama hala kaşılık verdiğide söylenemezdi.
Bir kaç saniye sonra geri çekildim. Tepkisizdi. Tam anlamıyla tepkisiz. Ne sinirli, ne korkmuş, ne üzgün, ne de mutlu. Yüzünde bir gram ifade yoktu. Bir süre bana anlamsızca baktıktan sonra bakışlarını yere doğrulttu. Duyguları yavaş yavaş yüzüne yansıyordu. Göz damlalarını tekrar serbest bıraktığında yalnış yaptığımı düşünmeden edemedim. Belki de şu an en son isteyeceği şeyi yapmıştım. Kendimi hala ona ihanet etmiş gibi hissediyorum. Onunla çıkmasak da.
Derin bir iç çekti. Bakışlarını tekrar bana çevirdikten sonra göz yaşları hızlandı. Hepsi her çekimine yenik düşerken dayanamayıp onu kollarımın arasına aldım. Karşılık verdi. Ağlaması hıçkırıklara dönüştüğünde kafasını omzumdan kaldırıp yüzüme bakmasını sağladım. Konuşmak istiyordum ama ne diyeceğimi bilmiyordum. İçimden bir ses ona çıkma teklif et gitsin derken başka bir ses de şu an sırası olmadığını haykırıyordu. Benim cesaretsizliğime karşılık sessiz kalmam sonucu, onun konuşması, farkında olmadan beni büyük bir sorundan kurtardı.
+Ne yapmaya çalıştığını anlamıyorum. Önce bana sert davranıyorsun. Sonra birden yumuşayıp arkadaş olmak istediğini söylüyorsun. Gideceğim gün arkamdan seni seviyorum diye bağırıyorsun! Şimdi de...
Ağlamasının tekrar şiddetlenmesi sözünü kesti. Ona tekrar sarılmaya kalkıştığımda benden uzaklaşarak sözüne devam etti.
+Onunla çıktığını söylüyorsun ve onu herkesin önünde onu öpüyorsun! Şimdi de gelip konuşmak istediğini söyleme bana!!!
-Demi!! Dinle beni. Dinlemeden buradan gitmeyeceğim. Sen beni anlayana kadar, seni hala sevdiğime inanana kadar gitmeyeceğim!
+Beni sevmiyorsun! Hiç sevmedin.
Sonunda kendini bıraktı sırtını duvara yaslayarak yere çöktü. Dizlerini yüzüne kapattı. Yanına yaklaştığımda fısıldadığını duydum:
+Git. Lütfen.
Sesi çok güçsüzdü. Kırılmıştı. Belki de bu kadar kırılmasının sebebi bana karşı bir şeyler hissetmesiydi. Bu mümkündü. Belki de üzerine fazla gidiyordum. O yüzden daha fazla inat etmedim. Doğruldum ve kapıya yöneldim.
İstemeye istemeye kapı kolunu indirdim. Şu an gitmek belki de isteyeceğim son şeydi. Kapıyı aralardım. Dışarı çıktım. Tam kapıyı kapatacakken saatlerdir istediğim tek kelime kulaklarımda yankılandı....
+Affedildin.
Çoooook kısa biliyorum ama idare edin. Ben uzun bölümle yazamıyorum. Hemen yayınlamak istiyorum. :) o yüzden bölümler kısa kısa. Ama elimden geldiğince hızlı yayınlıyorum. Umarım beğenmişsinizdir. Bir olay tam 4 bölüm sürdü. Böyle düşününce ciddem kısa yazmışım.
Neyse uzatmayalım. Oyları ve yorumları bekliyorum.... :))) artık arttıralım şu voteleri!
Ha birde sınır koyuyorum. En az 5 vote gelmeden yb gelmeyecek. Koymazsam olmuyor.
Neyse hadi aşın sınırı!! :D
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OUR LOVE STORY // Lovato&Knight
FanfictionYerdeki valizimi elime dolayıp arkamı döndüm. Annemle babam da biletleri kontrol ettiriyorlardı. Bende yönümü oraya çevirdim. Yavaşca ve istemsizce ilerlerken arkamdaki sesle donup kaldım. "Seni Seviyorum." ...