PART 33: Onun Burada Ne İşi Var?

95 15 8
                                    

Dikiz aynasını kendime çevirip müziğin sesini açıp yola koyuldum.

+Tamam, bende seni seviyorum.

Annemi geçiştirerek telefonu kapadım. Yaklaşık yarım saattir ona hesap veriyordum. Ah! Artık 18 imdeydim. Bana karışması doğru değildi. Kendi kararlarımı verebilecek yaştaydım. Bana hâlâ bebekmişim gibi davranıyordu.

Beni16 yaşımdayken New York da tek başıma yaşamıştım. 2 yıl boyunca. Şimdi mi annelik yapacağı tutmuştu. Beni günde en az bir gün ortasında, bir de akşam üzere arıyordu.

Onu kırmak istemiyordum. Annemdi nede olsa. Ama bazen damarıma bastığı oluyordu ne yalan söyleyeyim.

Kafamdaki düşünceler arabayı çarpma tehlikesiyle sona erdi. Cidden az kalsın ağaca toslayacaktım. Sonumu düşünemiyorum.

Oraya vardığımda heyecanlıydım. İşleri batıracağım korkusu vardı. Oyunculuk? Şu zamana kadar pek düşünmüyordum. Daha doğrusu aklımın ucundan bile geçtiği söylenemezdi.

Arabadan inip oraya ilerledim. Gerginligim devam ediyordu. Kendime gelip ne yapmam gerektiğini düşündüm. Kapıdan girdiğimde kalp atışlarçıkarıp artmaya devam ediyordu.

Etrafı inceleyip nereye gitmem gerektiğine baktım. Bir fikrim olmadığı için yakınımda olan danışmaya ilerledim. Kadın beni görür görmez kafasını kaldırıp gülümsedi. Karşılık verdim.

-Siz Bayan Lovato olmalısınız. Birazdan sizinle ilgilenecekler. Şurada bekleyebilirsiniz.

+Teşekkürler.

Yine gülümseyerek işaret ettiği yöne çevirdim kafamı. Birkaç tane koltuğun olduğu bir bölme vardı. Biraz yukarı baktığımda bekleme salonu olduğunu gördüm.

Oraya ilerleyip herhangi birine oturdum. Cebimin titremesiyle elimi pantolonuma attım. Selena dan mesaj.

"Nasıl gidiyor? Bitti mi? Ne dediler? Burada meraktan ölüyorum!!"

Bu mesaja karşılık kıkırdadım.

"Daha içeri almadılar. Heyecandan patlayacağım. İşleri batırmaktan korkuyorum."

"Batırmayacaksın.
Sana inanıyorum ;)"

"Umarım öyle olur."

Mesajı yolladıktan sonra telefonu cebime geri koydum. Ellerimi birbirine kenetleyip stres içinde beklemeye devam ettim.


Bir kaç dakika ardından beni çağırmalarıyla yerimden kalktım. Beni bir odaya götürdüklerinde karşımdaki adamla birlikte karşı karşıya olan koltuklara yerleştik.

Adam boğazını temizleyip konuşmaya başladı. Ve beni de büyük bir dertten kurtardı.

-Büyük bir film projesi üzerinde uğraşıyoruz. Bildiğiniz gibi oyuncu ihtiyacımız da var ve siz de bu role hem görünüş, hem de yetenek açısından uygunsuz. Konservatuarda okuduğunuzu ve öğretmenlerinizin sizden memnun olduğunu biliyoruz. Kısacası başrol için anlaşmak istiyoruz. Sizin fikriniz ne?

Dediklerini onaylayıp söze başladım.

+Ben düşündüm ve kabul etmeye karar verdim. Okuluma bir süre ara verebilirim. Bu teklif ani olsa da beni çok mutlu etti. Bir filmde oynayacağımı hiç düşünmemiştim. Özellikle de başrolü. Filmin konusu uyarsa bana kabul edeceğim.

Adam beni dikkatle dinledi. Başını sallayıp yerinden kalktı. Odanın diğer köşesinde bulunan masaya ilerleyip, belgeleri karıştırdıktan sonra aralarından bir belge çıkarıp yanıma geri döndü. Yerine oturup dosyayı koltukların arasındaki minik orta masaya bıraktı.

-Seneryo yazıldı. Bay Knight'ı bekliyoruz. O da geldikten sonra senaryoyu inceleyebiliriz.

Bay Knight? Sterling mi? Adamın sözününün bitmesinden biraz sonra kapı açıldı ve odada Sterling görüldü.

Ah Tanrım! Onun burada ne işi var!?

Selam. Kim olduğunu tahmin etmişsinizdir herhalde. Yinede anlamayanlar için söylemeyeceğim. Daha önceki bölümde belirttiğim gibi 35. PART final. Aslında aklımda daha çook konu vardı ama hem okuyanlar azaldı. Hem de artık bu hikayeye yazmak eğlenceli gelmiyor. Ayrıca hiç yorum gelmiyor. Canım fazlasıyla sıkkın. Oylar çok problem değil en az 6 oy geliyor tüm bölümlere. Ama dediğim gibi bölüm hakkındaki fikirlerinizi öğrenmek istiyorum. Ve hiç okunmadığını, kimsenin keyif almadığını düşünmeye başladım.

Bir de az önce Waiting For You adlı kitabımda ilk bölümümü yayınladım. Bakarsanız çook sevinirim. :)

:)) 6 oy...

OUR LOVE STORY // Lovato&KnightHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin