Multimedya; Meg Myers - Monster
10: #Anlaşma#
ΩBatıΩ
Elimdeki viski dolu bardağı dudaklarıma doğru getirdim ve tek dikişte boşalttım. Alkolün yakıcı tadı boğazlarımdan yavaşça süzülürken yine aklıma o geldi. Oturduğum sandalyeden doğruldum ve dosyaları toparladım. Tasarımcım işten ayrılmıştı ve ben onca iş başvurusunda bulunanlardan birini bile kabul etmemiştim. Sırf ilgimi çekmek için orasını burasını açan kızlardı işte, işe değil kendini bana yamamaya gelmiş bir avuç sürtük.
Bir aksesuar markasıydık. Altınlar, gümüşler filan tasarlayıp işliyorduk. Tabi bu benim yönettiğim holdingti. Aynı zamanda babamın yönetiminde olan araba galerilerimiz de vardı.Arkama yaslanıp rahatlamaya çalıştım. Ama her gözlerimi kapadığımda gözlerimin önüne gelen Ekim hiçte yardımcım olmuyordu. Bu kızı neden aklımdan çıkaramıyordum ki? Ben Oylum'dan başkasını sevemezdim...
Kapımın tıklatılmasıyla derin bir nefes verdim ve doğruldum. Bir rahat bırakmıyorlardı anasını satayım.
"Gel," demem ile birlikte kapı açıldı ve tüm ihtişamıyla kapıda Oylum belirdi. Mini kırmızı elbisesi tüm vücudunu sarıyordu ve nefes kesici görünüyordu. Kim bilir görüntüsüyle buraya gelene kadar kimlerin bir taraflarını havaya kaldırmıştı! Biraz daha kendini kapasa olmaz mıydı? Mesela Ekim gibi... Tamam, iyice saçmalamıştım.
"Batı, ben duyunca çok üzüldüm. Seni de merak ettim bir geleyim dedim." diyen Oylum kaşlarımı şaşkınlıkla çatmama sebep oldu.
"Ne için?" derken şaşkınlığım ses tonuma da yansımıştı.
"Ekim ile ayrılmışsın? Bugün onu sevgilisiyle gördüm, Çağatay'dı ismi sanırım." dediğinde aklıma düşen görüntülerle sinirle gözlerimi sıkıca yumdum. Çağatay, o günkü çocuktu. Ekim'in evindeki yarı çıplak çocuk! Ayrıca bana sevgili olmadıklarını söylemişti! Ama bu beni sinirlendirmemeliydi. Oyun onun dikkatsizliği yüzünden bozulmuştu ve beni sinirlendiren şey bu olmalıydı!
Kahretsin ya...
Hızla yerimden kalktığımda Oylum afallmış bir ifadeyle baktı bana. "Hey, sakin olur musun?" dediğinde ben ceketimi elime almıştım bile. Deri ceketimi hızla üzerime geçirdim. Şirkette de olsam takım elbise giymezdim, sevmiyordum çünkü. Gömleğimin altına genelde dar paça ya da kot tercih ederdim.
"Benim gitmem lazım Oylum, daha sonra konuşuruz." dedim ve hızla odadan çıktım. Bu oyun bu şekilde bitemezdi! Beni yarı yolda bırakmasına izin veremezdim!
Hızla holding binasından çıktım ve siyah arabama doğru ilerledim. Elime cebimden çıkardığım arabamın anahtarını alıp kapıları açtım. Hemen arabaya yerleştim ve hızla Ekim'in evine doğru arabayı sürdüm.
Biraz sonra eski apartmanın önüne gelince arabamı durdurdum ve indim. Kapıları elimdeki anahtarın en alttaki düğmesiyle kilitledikten sonra hızla açık kapıdan apartmana girdim. Ekim ikinci katta oturuyordu, bu yüzden merdivenle çıkmayı tercih ettim. Asansör bekleyecek halim yoktu. Tam son basamağa gelmişken Ekim'in arkası dönük bir biçimde yaşlı bir adamla konuştuğu gördüm ve ne kadar yanlış bir hareket olsa da onları dinlemeye başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hey Taksi! #Wattys2016
Teen Fiction"Nereden bilebilirdim ki hayatımın aşkıyla bir takside tanışacağımı?" °°° Tüm hakları Batı'nın sis çökmüş gökyüzünde saklıdır. °°° #11 Aralık 2015 Cuma günü ilk bölüm yayınlanmıştır.# #28 Haziran 2016 Salı günü son bölüm yayınlanmıştır.#