25: #Çaresiz#

10.3K 503 73
                                    

Multimedya: Backstreet Boys - Incomplete

Ben bu multimedyaya koyduğum müziklerle yazıyorum bölümü. Bu şekilde daha iyi hissedebiliyorum çünkü. Bölümü okurken bir yandan müzikleri de dinlemenizi tavsiye ederim. O zaman her şeyi daha iyi hissedebilirsiniz.

25: #Çaresiz#

Pantolonumun parçalarını son kez düzelttim ve montumu giydim. Çantamı alıp evden çıktığımda Çağatay beni almaya gelmişti bile.

Erva, Çağatay ve ben sinemaya gidecektik. Evet, üçümüz.

Apartmandan çıktım ve çalışır haldeki siyah arabaya bindim. "Selam."

"Selam bebeğim," dedi ve gülümsedi Çağatay. "Nasılsın?"

"İyi, sen?"

"İyiyim."

Birkaç dakikalık sessizlikten sonra radyoda çalmaya başlayan şarkıyı duyunca elimi radyoya uzattım ve müziğin sesini yükselttim. The Neighbourhood'un en bilinen şarkısıydı. Kesinlikle bayılıyorum bu şarkıya!

Sweather Weather'ın bitmesiyle araba durdu ve Çağatay el frenini çekti. Tam zamanında gelmiştik. Arabadan indikten sonra Çağatay elindeki anahtarın düğmesine basarak arabanın kapılarını kilitledi. Yanıma gelip elimi tuttuktan sonra beni sinemanın içinde bulunduğunu alışveriş merkezine doğru sürüklemeye başladı. Güvenlik kontrolünden geçtikten sonra merdivenlerden inip sinema salonlarının olduğu yere geçtik.

Mor puflardan birinde oturan Erva'yı görünce ona doğru ilerledik. Bizi görür görmez ayağı kalktı ve gülümsedi. "Selam millet."

Çağatay gülümsedi. "Selam."

Yalandan bir gülümseme bahşettim ben de. Cevap verme gereği duymamıştım.

Kırmızı koltuklara sırayla Erva, Çağatay ve ben olarak dizildik. Elimdeki patlamış mısır kutusunu Çağatay'a verdim ve başımı koltuğa yaslayıp filmin başlamasını bekledim. Eğer patlamış mısır kutusunu Çağatay'a vermeseydim, reklamlar bitip de film başlayana kadar kutu boşalmış olurdu. Kendimi tanıyordum.

İki saatlik filmin yarım saatinin reklam olacağını bildiğimden gözlerimi yumdum ve koltuğa daha da yayıldım. Biraz kestirebilirdim.

ΩΩΩ

Gözlerim sis gözlerine kilitlenmiş gibiydi, bir çift griden başka hiçbir şey göremiyordum. Batı'nın bana doğru attığı her adımla, yanımdaki Çağatay'ın benden bir adım daha uzaklaştığını hissettim. İkisi de bana birkaç adım uzakta kaldığında zaman durmuş gibiydi. Birini tutmam ve yanıma almam gerekiyordu. Kalbime almam, ölmemek için kalbimdeki boşluğu biriyle doldurmam gerekiyordu.

İkisinden birinin yaşama sebebim olması gerekiyordu.

Sen o kişiyi seçeli çok oldu, diye fısıldadı iç sesim. Fark edemedin mi?

Bir adım daha yaklaştı Batı bana. Ve Çağatay bir adım daha uzaklaştı benden.

Batı tam önümde durduğunda gözlerinin grisi, ruhumdaki kırmızıya bulaştı. Birbirimize dokunmadan birbirmize girmiştik. Tamamen birbirimize karşılaşmıştık hiçbir şeyi umursamadan. İkimizin birleşiminden oluşan bu koca düğüm, çözülmesi imkansız bir hale geldiğinde bir ses duydum.

Hey Taksi!  #Wattys2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin