9: #Arkadaş#

15.4K 707 109
                                    

Multimedya: Katy Perry - By The Grace Of God

9: #Arkadaş#

Alarmın yeniden ve yeniden çalmasıyla homurdandım. Okula gitmek istemiyordum! Hüzünle kendime devamsızlığın 10 gün olduğunu hatırlattım ve yataktan sürünerek kalktım. Önce banyoya girip kısa bir duş -35 dakika ne kadar kısaysa- aldım ve sonra okul formamı üzerime geçirdim. Neyseki sabah duş almayı planladığımdan alarmı yaklaşık bir saat öncesine kurmuştum.

Hemen çantamı aldım ve kalın montumu giyip evden çıktım. Okula yürürsem kaç dakika geç kalırım hesapları yaparken birden biriyle çarpıştım.

"Ah," derken kafamı tutuyordum.

"Acıdı mı? Özür dilerim," diyen endişeli sese dönünce Çağatay'ı gördüm.

"Önemli değil," derken elimi başımdan çekmiştim bile. Ben elimi çektikten sonra dudaklarını anlıma dayadı ve bir öpücük kondurdu.

"Seni almaya gelmiştim, okula beraber gideriz diye düşünmüştüm." dediğinde sesi soru sorar gibi çıkıyordu. "Geç kalacak gibiydim, iyi olur," dedim ve arabaya doğru ilerledik.

Çağatay gaza basınca sırıttım. Hız seviyordum. "Uçur beni sıpaydi," derken kıkırdıyordum. Gülüşümü bir süre izledikten sonra içtenlikle gülümsedi.

Yol boyunca hiç konuşmamış olmamız beraberinde huzur verici bir sessizliği getirmişti. Arabadan indiğimizde Çağatay arabasının kapılarını elindeki anahtarla kilitledi. Kolunu omzuma attığında beraber okula doğru yürüdük. Birçok kişinin bize şaşkın bakışlar attığını gördüm. Okulun popüler ve yakışıklı çocuğu burslu bir ezikle çıkıyor, ha ha! Göz devirmemek elde değildi. Bu çok komikti. Ölmüş olsam umursamayacak insanların hayatımdan, yaşadığım acılardan veya durumumdan rahatsız olması komikti. Ama insanlar böyleydi işte, ne diyebilirdim ki...

"Vay vay! Çağatay? Lan oğlum bir insan bu kadar mı düşer be?" diyen alaycı sese dönünce Murat'ı gördüm. Yanlış bilmiyorsam okulun futbol takımının kaptanıydı.

Ve benden nefret ediyordu çünkü ben bursluydum! Çağatay'a gıcık olma sebebi ise... Sebebi yoktu. Murat herkese gıcık olurdu sebepsiz yere. Bu yüzden birçok kez kavga ediyordu ama her olayda parasını konuşturup bir şekilde yırtıyordu.

"Yürü git seninle uğraşmayayım!" dedi Çağatay sertçe ve beni sınıfa çekti.

Sırama yerleştikten sonra camdan dışarıyı izlemeye başladım. Cam kenarı, orta sıralar... Sessiz, iyi ders işlenebilen en iyi yer! Sırf bu sırayı kapmak için okulun ilk günü okula saatler önce gelmiştim ve sıraya ahtapot gibi yapışmıştım.

Yanımda oluşan hareketlilikle kafamı yana çevirdim ve Çağatay'ı gördüm. Benim yanıma mı geçiyordu?

Ah, hadi ama! Onun yanındaki kişiyi kovması ve beni yanına alması gerekirdi. Ya da ben biraz daha az kitap okusam iyi olacaktı.

Zaman nasıl geçmişti anlamamıştım. Hemen öğle arasına gelmiştik bile. Ama her teneffüs biri gelip laf sokuyordu ve artık ağlamama ramak kalmıştı. Ne dertleri vardı ki benimle?

"Sana acıdım Çağatay... Ne kadar düşmüşsün... Bu burslu ve Çağatay mı? Hangi kameraya el sallıyorduk? Ezik! Hahaha!"

Hey Taksi!  #Wattys2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin