Multimedya: Lydia - One More Day
11: #Çizim#
Sabah gözlerimi büyük bir enerjiyle açtım. Nedensiz bir mutluluk vardı içimde, sanki tüm gün güzellikler peşimi bırakmayacakmış gibi. Hayatım boyunca hiç güzelliklerin peşimi bırakmadığı bir gün yaşamamış olmama rağmen, uzun zaman sonra havada parıl parıl parlamaya başlayan güneş içimdeki umudu kabartıyordu. Bugün güzel olacaktı.
Yavaşça yataktan kalktım ve lavaboya gidip sabah rutinlerimi hallettim. Odaya dönüp okul formamı da giyindikten sonra lacivert montumu üzerime geçirdim. Turuncu çantama sessize aldığım telefonumu da attıktan sonra evden çıktım. Bugün de beni almaya Çağatay gelecekti. Sanırım bunu rutin haline getirmişti. Benim için dert değildi, hatta işime bile gelirdi ama bugün çıkışta holdinge uğramayı düşünüyordum. Bu yüzden Çağatay'ı bir şekilde eve kendim döneceğime ikna etmeliydim.
Kapıyı iki kez kilitleyip kapandığını iterek kontrol ettikten sonra anahtarımı montumun cebine attım ve aşağı indim. Apartmandan çıkınca tüm ihtişamıyla kapıda Çağatay'ı gördüm. Kahverengi gözleri güneş ışığının parlaklığı altında ela gibi, açık kumral saçları ise sarı görünmüştü gözüme. Bu hali nefes kesiciydi.
"Günaydın," derken sıcak bir ifadeyle gülümsemeyi de ihmal etmiyordu.
Ben"Günaydın," diye karşılık verirken o eğilmiş yanağıma öpücük konduruyordu.
Arabada biraz havadan sudan konuşsak da yolculuğun çoğu sessiz geçmişti. Okula vardığımızda arabadan indim ve Çağatay'ın da inmesini bekledim. Arabayı kilitlerken çıkan o tık sesinden sonra bana doğru geldi ve kolunu omzuma atıp okula doğru sürükledi.
Dün gece eve girdikten sonra biraz Batı'yı düşünmekten kendimi alamamıştım. Nasıl bu kadar etkileyici olmayı başardığını anlayamıyordum. Düşüncelerimi çevrim dışı bırakmak için ise abur cubura saldırmıştım ve tartılınca 2 kilo aldığımı fark edip depresyona girmiştim. Bu aralar iyi değildim...
İlk ders her ne kadar sıkıcı geçse de kendimi uyumamaya zorladım. Yakında sınavlarım başlıyordu ve derslere daha iyi konsantre olmalıydım. Bursumu yakmaya hiç niyetim yoktu.
İkinci ders hocanın verdiği çalışma kağıtlarını çözmüştük. Tabi yine Çağatay hepsini benden bakmış ve biraz da liseye sövmüştü ama genel olarak iyiydi.
Öğle arasında Çağatay ve grubuyla oturmuş, sohbet etmiştik. Çağatay benim yüzümden onları çok ihmal etmişti, bu yüzden bunu ben istemiştim.
Diğer ders ise boş olduğu için arka bahçedeki banklardan birine Çağatay ile beraber oturmuştuk. Sessizlik içinde duvarları izlemek pek cazip gelmese de Çağatay ile konuşmak istemiyordum şu an. İçimden gelmiyordu...
Ama tabii Çağatay durmadı. "Ekim?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hey Taksi! #Wattys2016
Teen Fiction"Nereden bilebilirdim ki hayatımın aşkıyla bir takside tanışacağımı?" °°° Tüm hakları Batı'nın sis çökmüş gökyüzünde saklıdır. °°° #11 Aralık 2015 Cuma günü ilk bölüm yayınlanmıştır.# #28 Haziran 2016 Salı günü son bölüm yayınlanmıştır.#