Multimedya: Little Mix - Little Me
21: #Huzur#
Sırlar... Çözülmesi zor düğümler... Oynanan oyunlar... Gizem... Planlar... Tehlikeli insanlar...
Hepsi bir olup beni sıkıştırıyorlardı ve ben ne yapacağımı bilemiyordum. Oylum'un sesi beynimin içinde saniyesine kadar yankı yaparken, o sırrın gerçekte ne olduğunu merak etmekten geri kalamıyordum.
Batı gerçekte nasıl biriydi?
Ellerimi yüzüme götürdüm ve bıkkınlıkla yüzümü ovaladım. Bunaltı gelmişti.
"Ekim, bebeğim, iyi misin?" diye sordu Çağatay bana doğru eğildikten sonra.
"Iyiyim, sadece bunaldım biraz."
"Kalk, çıkalım o zaman." dediğinde şaşkınca ona baktım.
"Dersin bitmesine daha 25 dakika var, nereye çıkalım?"
"Siktir et." dedi ve beni elimi tuttuğu gibi sıradan kaldırdı. Tüm gözler ayaklanmamızla bize dönerken, öğretmen kaşlarını kaldırarak bakıyordu.
"Hayırdır çocuklar?"
"Sıkıldık, gidiyoruz." dedi Çağatay çok normal bir şeymiş gibi ve beni kapıya doğru çekiştirdi.
Hoca önce şaşkın şaşkın baksa da, şaşkınlığı birden parçalandı ve şaşkınlığından doğan parçalar yeniden birleşip sinire dönüştü.
"Ekim," diye seslendi Leyla Hoca. Kafamı çevirdim ve ona baktım sorar gibi. Ama hala şaşkındım. Çağatay'ın yaptığı normal değildi, ilk defa böyle bir olay yaşıyordum. "Çağatay'a mı güveniyorsun?"
Çağatay durunca otomatikman ben de durmuştum. Hocanın dediğine ise ekstra şaşırmıştım.
"Efendim?"
"Eskiden böyle değildin. Çağatay'a mı güveniyorsun ya da onun parasına mı? Bursun yansa seni kurtarmaya çalışacak bir ailen bile yokken, iki gün sonra sana tekmeyi basmayacağı belli olmayan birine güvenmen ne kadar akıllıca?"
Gözlerimin yavaştan dolmaya başlamasıyla, bakışlarımı Leyla Hoca'dan çektim ve tavana odaklandım. Umursamazsan ağlamazsın, dedim kendi kendime. Umursazsan, umursamazlar. Ağlama...
Çağatay'dan yükselen sinirli hırıltı beni bile korkutmuştu. "Ne diyorsun lan sen? Kimsin lan sen? Seni istesem bir lafımla okuldan attırabilecekken, sen kime güveniyorsun? Her gece üstünlük kazanmak için yatağını ısıttığın müdüre mi? İki banknotuma bakar lan kıçına tekmeyi basması!" diye bağırmasıyla titredim. Çağatay'ı ilk defa bu kadar sinirli görüyordum.
"Ne diyorsun evladı-"
"Diyorum ki," dedi Çağatay sinirden nefes nefese kalmış bir sesle. "Bugün okulda son günün. Keyfini çıkar. Sen iyi bilirsin yaptığın işten zevk almayı."
Sert adımlarla gidip çantalarımızı ve montlarımızı da aldıktan sonra elimi tuttu ve hızla sınıftan çıkardı. Sinirle ağzından çıkan küfürler okul koridorlarında çarpıp kulağıma gelirken onları neredeyse duymuyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hey Taksi! #Wattys2016
Teen Fiction"Nereden bilebilirdim ki hayatımın aşkıyla bir takside tanışacağımı?" °°° Tüm hakları Batı'nın sis çökmüş gökyüzünde saklıdır. °°° #11 Aralık 2015 Cuma günü ilk bölüm yayınlanmıştır.# #28 Haziran 2016 Salı günü son bölüm yayınlanmıştır.#