14K'yı geçmişiz. O_o Dayanamadım, hızla yazdım. 1780 küsür kelime olmuş. :) Umarım beğenirsiniz. :*
Multimedya: Broken Iris - A New Hope
22: #Mor#
Gözlerimi tavadan ayırdım ve komodinin üzerindeki dijital saatte baktım. Bugün okul saatinden bir saat kadar erken uyanmıştım ve tekrar uyuyamayınca yatakta boş boş yatmıştım.
Düşünecek o kadar çok şey vardı ki... O kadar çok çözülmesi gereken düğüm... Ama ne düşünemeye takatim kalmıştı, ne de düğüm çözmeye yetecek gücüm.
Yorgundum. Yine de güçlü durmak zorundaydım. Dimdik, ayakta gibi. Yıkılmamış gibi. Artık ezmeye kimsenin gücü yetemeyecekmiş gibi...
Yavaşça yataktan kalktım ve banyoya gittim. Daha okul saatine varken alacağım soğuk bir duşun beni kendime getirmesini diledim. Tüm yorgunluğu bedenimden silip, yorgunluğun altında sıkışmış, tozlanmış, enkaza dönmüş, yine de güçlü Ekim'i bulup getirmsini diledim.
Soğuk suya vücudum alışır alışmaz saçlarımı iki defa köpükledim ve bedenimi böğürtlen kokulu duş jelimle temizledim.
Durulanıp kurulandıktan sonra odama geçip okul formamı giyindim. Saçıma hızla bir fön çektikten sonra makyaj masama oturdum ve gözüme bir eyeliner çekip parlatıcı sürdüm. Montuma da giyip düğmeleri sıkıca bağladıktan sonra çantamı omzuma astım ve evden çıktım.
Çağatay, arabada beni bekliyordu.
Daha fazla bekletmeden arabaya bindim. "Günaydın,"
"Günaydın, bebeğim."
Radyodan yükselen Amy Winehouse'un sesi bedenimi güzelce gevşetirken gözlerimi kapadım. Kadının sesi sabah sabah çok iyi gelmişti.
"Bugün adamlarla konuştum," dediğinde gözlerimi açıp Çağatay'a döndüm.
"Hangi adamlarla?"
"Seni yazdırdığım sürücü kursundan adını aldım. Özel birini tutacağım."
"Sınavlar bitmeden sürücülük dersi alamam. Hem zaten bu aralar dersleri çok boşladım. Önce sınav stresinden bir kurtulayım." dediğimde kafasıyla onayladı.
Cidden, düğüm çözeceğim diye uğraşmaktan test çözemiyorum. Bu bursluluğu kaybedersem, mahvolurdum. Ona göre kendime çeki düzen vermem gerekiyordu.
"Sınavlar başlamadan bir şeyler mi yapsak?"
"Bana uyar," dedim umursamazca. Nasılsa karışan bir ailem yoktu.
Çoğu genç, erkek arkadaşıyla gezmesine izin vermediği için ailesine kızıyor hatta bazısı içten içe saydırıyordu. Halbuki ne kadar şanslı olduklarının bilincinde olsalar, ailelerinin dizinden ayrılmazlardı. Sırf gece dışarı çıkmasına izin vermediği için annesinin, babasının ölmesini dileyen nankörler bile vardı.
Peki ailesini kaybeden hangi Merve'ye, Pelinsu'ya Berkecan sahip çıkmıştı?
Aslında, bazı yetişkinlere göre düşüncelerinin olgun olması güzel bir şeydi. İleride pişman olacağın şeyler yapmanı engelliyordu. Ama bir yetişkinin, çocuğuna gençliğinde yaptığı saçmalıkları anlatamayacak olması, zaten en büyük pişmanlığı olmaz mıydı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hey Taksi! #Wattys2016
Teen Fiction"Nereden bilebilirdim ki hayatımın aşkıyla bir takside tanışacağımı?" °°° Tüm hakları Batı'nın sis çökmüş gökyüzünde saklıdır. °°° #11 Aralık 2015 Cuma günü ilk bölüm yayınlanmıştır.# #28 Haziran 2016 Salı günü son bölüm yayınlanmıştır.#