1: #Hey Taksi#

47.1K 1.5K 365
                                    

Yağmurun sicim gibi yağdığı bir Eylül günü daha... Ne zaman yaz gelecekti ki? Şu lanet liseyi bitirmeme sadece birkaç ay kaldığı için mutluydum fakat o birkaç ayın bilmem kaç asır gibi geçeceğini bilmek mutluluğuma gölge oluyordu!

Sonbaharda doğduğum için annem ismimi Ekim koymuştu, ama bu sonbaharı sevmem için bir neden değildi. Sonbahardan nefret ediyordum!

Sıcacık yatağımdan kalkıp lavaboya gittim. Rutin işlerimi halledip hemen tuvalletten çıktım çünkü tuvalet buz gibi soğuktu ve Eylül ayının erken gelen soğuğunda tuvalet çekilmez oluyordu.

Odama geri dönüp dolaptan okul formalarımı çıkardım ve alelacele giydim. Yoksa okula geç kalabilirdim ve ders 'aferin geri zekalılar'cı hocanın dersiydi. Bize her fırsatta hakaret ederdi ve fazlasıyla katı kuralları olan bir hocaydı.

Formalarımı giyince hemen montumu da giyinip evden çıktım. Sonra ise çantamı unuttuğumu fark edip eve tekrar girdim ve çantama telefonumu atıp evden, tekrar, çıktım. Bu yağmurlu havada otobüs ile uğraşmak istemediğimden taksi beklemeye başladım ama bir tanesi bile mi boş olmaz ya?

Bana doğru gelen boş taksiyi görünce mutlulukla derin bir nefes aldım ve taksiye durması için işaret verdim.

"Hey taksi!"

Taksi durunca hemen taksiye bindim ama yanımdaki hareketlilikle şoka uğradım.

"İner misiniz?" deyince daha da şaşırdım. Benim durdurduğum taksiye biniyor ve bana taksiden inmemi söylüyordu, öyle mi?

"Taksiyi ben durdurdum, asıl siz iner misiniz?" deyince alayla güldü.

Yakışıklıydı valla. Gülünce gözleri kısılıyordu ve onu olduğundan daha yakışıklı gösteriyordu. Benden tahminen birkaç yaş daha büyüktü.

"Önce ben durdurdum." deyince sinirlerim hopladı.

"Taksici bey amca," dedim şoför koltuğuna doğru hafif eğilerek. "İlk ben mi durdurdum yoksa şu yanımdaki meymenetsiz mi?" dedim sinirle.

Taksicinin verdiği yanıtla ise yorgun bir nefes verdim. Hepinizin mi sabah sabah bana garesi var be?

"Hanginiz daha uzağa gidiyorsa ilk o durdurdu."

"O zaman ben durdurdum." dedi yanımdaki adam kendinden emin bir sesle.

"Benim nereye gideceğimi biliyor musun ki?" dedim ve küçümseyici bir gülüş attım.

"Umurumda değil, ilk sen durdurmuş olsan bile önce ben bindim." deyince burnumdan sert bir nefes verdim.

*Ve burnundan sümük fışkırdı asdghsj.

Bari sen yapmasaydın be iç ses...

"Abla sen nere gidiyorsun?" dedi taksici orta yolu bulmak isteyen bir ifade ile.

"Soykan Koleji," dediğimde yanımdaki adını bilmediğim adam alayla güldü.

"Ben de diyorum, bu kız ne kadar da liseli ergenleri andırıyor." diyerek dalga geçince sinirlerim bozuldu.

"Ağabey sen nereye gideceksin?" diye sordu taksici.

"Kolejin biraz daha ilerisinde Sancaktar Holding var, oraya." deyince adam derin bir nefes verdi.

"Tamam, önce ablayı bırakayım sonra sizi." deyince kafamı olumlu anlamda salladım. Sonunda orta yol!

Birazdan okulun önünde durunca hemen kapımı açtım.

"Parayı vermeyecek misin?" dedi adam alayla. Ah, şakacı(!)

"Elbette ki vermeyeceğim. Madem siz benden sonra ineceksiniz, buyurun, verin." dedim ve sırıtıp kapıyı kapattım ve hızlı adımlarla okula ilerledim.

Eh, biraz (!) beleşçiydim tabi. Ama adam nasıl şok olmuştu, öyle. Ohh, iyi oldu! Pis ukala!

Bu benim Wattpad'deki ikinci hikayem, umarım beğenirsiniz. Desteğinize ihtiyacım var, şimdiden teşekkür ederim.

Karakterler için belirli oyuncular kullanmak istemedim, kendi hayalinizdeki kişileri hayal etmenizi istiyorum. Ama kendi kafanızda bir oyuncu da belirleyebilirsiniz tabi...

Oy ve yorumlarınızı esirgemeyin, lütfen. :)

Hey Taksi!  #Wattys2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin