V. DÜĞÜM

1.7K 155 43
                                    

Beni törene hazırlamak için Cal ve Melanie sabah başımda bitti.

Sabah olduğunu haber veren ciyaklamaya benzer alarm sesi daha yeni duyulmuştu ki yatağıma oturup beni sürüklemeye başladılar.

"Fısıltılar bile yataktan yeni kalkıyordur. Tanrı aşkına, ne bu acele?"

Homurdanmamı ve isyanlarımı duymazdan gelip ayılmam için yüzüme koca bir kova suyu çarptılar.

"Bir dakika dahi geç kalmaman lazım. O yüzden bu acelemiz," dedi Cal.

Melanie yüzümü beyaz bir havluyla kuruladıktan sonra onu çamaşır sepetine fırlatıp beni kendi bölümündeki kırmızı bir pufa oturttu. Tam karşımdaki duvarda gümüş çerçeveli bir ayna asılıydı. Saçlarımı taramak için açtı ve iki kalın tutama ayırdıktan sonra tahta, sert dişli tarağı usulca saçımda gezdirdi.

"Tuluma laf etmezler mi, sence?"

"Bilmem," diye itiraf ettim. "Şu ana kadar Altın Mühür'ü kazanan hiçbir kıza rastlamadım. Ne derler kestiremiyorum."

"Üniformanı getirmemi ister misin?" diye sordu Cal. "Ama bir sorun çıkacağını zannetmiyorum."

"Kalsın. Tulumu giyeceğim."

Bana sen bilirsin dermiş gibi bakıp omuz silkti. Yatağa oturup Melanie'nin saçımı yapmasını sabırla bekledi. Heyecandan burada olduğunu biliyordum. Melanie beni hazırlardı ama kendisi ben hazır olana kadar odasında yeri duramayacaktı, tahmin edebiliyordum.

Kız arkadaşım taradığı ince tutamlardan birini gevşekçe ördü ve diğer tutamları at kuyruğu yaptıktan sonra üzerine toka gibi saracak şekilde tutturdu. Alnıma düşen asi perçemimi de şekle sokmak için parmağına dolayıp kıvırdı, kulağımın arkasına itekledi.

"Kıyafetin nerede?"

Tek kapağı kırık metal dolabı gösterdim. Dolabı açıp askılıktan tulumu çıkardı. En alt çekmeceden de botları çıkardıktan sonra giyinmem için Cal'i odadan kovdu. Cal utana sıkıla yanımızdan ayrıldı.

"Kız kıza vakit geçirelim azıcık."

"Sanki hiç geçirmiyoruz da Melanie."

"Antrenmanlardan zaman mı kalıyor?"

Omuz silktim. "Eh, orada haklısın."

Tulumumu üstüme geçirdikten sonra Melanie makyaj yapmak için ısrar etti ancak ben, zaten bu yerde zor bulunan malzemelerini harcamamasını söyleyerek onu geri çevirdim. Veliahtlarda bile makyaj malzemesi çok zor bulunurdu. Yemeğin az bulunduğu düşünülürse gayet makuldü gerçi.

"İçeri gel, Cal! Silahlarını alıp yemin için Kral'ın yanına gidecek."

Dakikalardır dışarıda bekleyen Cal Melanie'nin ona seslenmesiyle kapıyı aralayıp başını uzattı. Müsait olduğumuzdan emin olduktan sonra da içeri girdi.

"İşte benim arkadaşım!" dedi beni kısa bir an süzdükten sonra. Kollarını sıkıca bana sardı.

"Teşekkür ederim Cal."

"Bugünlerin geldiğine inanamıyorum. Vay canına!"

"Seni cimciklememi ister misin? İçmiş gibi konuşuyorsun."

"Kendimdeyim ben."

Tek kaşımı şüpheyle kaldırdım. "Genelde öyle söylerler."

Melanie araya girdi. "Didişmeyi kesin, geç kalacağız."

Cal'ın omzuna şakayla karışık vurdu. "Sen de kendine gel, ağlayım deme."

"Eğer ağlarsan Cal," dedim dikkatini üzerime çekerek. "İlk dersimde seni Çaylaklar için kum torbası olarak kullandırırım."

DÜĞÜMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin