"Ah, bu Veliahtlar ne çok pisletiyormuş!"
Cal söylene söylene elindeki plastik torbaya yerden aldığı elma koçanını fırlattı. Yüzündeki tiksinti ifadesinden bu durumdan memnun olmadığı belliydi.
"Beş yıl odamı temizlemesem bu kadar çöp çıkmaz," diye homurdandı Melanie. Burnunu boşta kalan eliyle kapattığından sesi boğuk çıkmıştı. Onun da elinde Cal'inki gibi bir çift eldiven ve çöp torbası vardı.
"Yatağını gördün mü, Melanie? Titiz bir insan değilim ama o dağınıklıktan bir ton çöp çıkar. En son ne zaman kendi tarafını temizledin?"
Melanie kızaran yanaklarını kapatmak için arkadan gevşekçe topladığı saçını öne attı ve ayaklarını sürte sürte önümden geçti. "Ben dağınığım, pis değil. Bu apayrı bir konu, Ciara."
Güldüm. "Tabi, tabi..."
Cal derin bir nefes alıp terleyen alnını kazağına sildi. Sabahtan beri ayakta olduklarından yorulmuşlardı. "Sen de bir el atsan fena olmaz, Ciara."
"Güzel olurdu, değil mi?"
İkisi de senkronize bir şekilde başlarını sallayarak beni onayladı. Gülümsemem genişledi. "Ama Veliahtlar Komutanlar gözetlesin dedi, iş yapsın değil."
Yapılan onca eğlence, yenilen onca yemek sonrası Kurtuluş Günü'nün ardından Kemik bir yığın çöple doluydu. Fısıltılar tahmin ettiklerinden fazla çöp çıkınca bir başlarına işin altından kalkamamışlardı. Bunun üzerine de Veliahtlar bir karar almış ve sistemde Fısıltıların bir üstünde olan bizlere çöp toplama görevi vermişlerdi. Çevikler başta bu duruma karşı çıkmıştı; sonuçta onlar güvenlikten sorumluydu, onlara bu rol verilmemişti. Ancak Veliahtlar bu durumun geçici olduğunu ve sonrasında emeklerinin karşılığının verileceğini söyleyip olaya son noktayı koymuştu.
Bu yüzden Cal ve Melanie alarm çaldığından beri etrafı temizlemekle meşguldü.
Hesaba katılmayan tek nokta; Çevikler içinde de bir kast sistemi vardı ve bu sistemde Komutanlar başta yer alıyordu. Bu yüzden de Veliahtlar, Komutanlara Çevikleri gözetleme ve sorumluluklarını yerine getirmeyenleri ise cezalandırma görevi vermişti.
Cal ve Melanie'nin söylendiği olay da buydu. Onların çalışıp benim başlarında hiçbir şey yapmadan durmamdı. Elimde olsa ben de bir çöp torbası alır ve temizlemeye başlardım ancak emir büyüktü; Veliahtlar, Komutanların hiçbir şekilde yardım etmemesi gerektiğini söylemişti. İçten içe Çeviklere yerlerini hatırlatıyorlardı.
Aynı zamanda bana da...
Arkadaşlarım ve ben Kemik'te iş başındayken Dante'nin Yuva'da oturuyor olduğunu bilmek beni garip hissettirmişti. Aramızdaki o görünmez sınır belirginleşmişti bir anda. Her zaman olduğu gibi Dante'nin bir Veliaht, benim de bir Çevik olduğunu unutmuştum.
Sırtımın haritasını çıkardığımız günden beri konuşmamıştık. İkimiz de Kurtuluş Günü sonrası çok yoğunduk; Dante poligona bile gelmez olmuştu. Akşamları poligona uğradığımda tek başına antrenman yapıyor olmuştum. Bazen gözüm hedef tahtasına saplanan oklarını arıyordu.
"Ciara!"
Düşüncelerimden sıyrılıp Cal'in bana seslenen sesine kulak verdim. "Efendim, Cal?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÜĞÜM
Science Fiction500 yıl önce insanoğlu bir hapishaneye kapatıldı. Atalarımız halkı Çevikler, Veliahtlar ve Fısıltılar olmak üzere üç gruba ayırdı. Veliahtlar; yönetimi elde tutan gruptu. Zincirin en üst basamağında yer alıyordu. Çevikler; Veliahtları korumakla yükü...