XXXI.DÜĞÜM

550 52 5
                                    

Arenadaki olaydan sonra hiçbir şey olmamış gibi davranmaya karar vermiştim.

O aptal Çevik'i düşünmenin bana bir yararı olmazdı. Onun gibiler hayatım boyunca olacaktı. Yaşım küçük diye Veliahtların bile şüpheyle yaklaştığının farkındaydım. Bu yüzden kafaya takmamam en mantıklısıydı.

Ayrıca bütün gece ayakta olacaktım, nöbette dikkatimi hiçbir şeyin dağıtmamasına özen göstermeliydim.

Nöbetim genelde olduğu gibi Veliahtlar ile Çeviklerin sınır kapısı olan koridordaydı. Üstelik bu sefer Kuruluş Günü'nün son günü diyerek yanıma başka bir Çevik verilmemişti, tek başıma nöbet tutacaktım. Kafa dinlemek için gerçekten güzel bir zamandı.

"İşte bu, benim için asıl tatil..." diye mırıldandım. Yemekhaneden aldığım iki elmadan birini çantamdan çıkarıp nöbet esnasında bize tahsis edilen masaya koydum. Acıkmaya başladığımı şimdiden hissedebiliyordum. Elmayı üniformama silip meyveden bir ısırık aldım.

Elmamı yerken olanları analiz ediyordum.

Psikolog olayını daha sonra geri dönmek üzere rafa kaldırıp sırtımın haritasını çıkarmamız gerektiğini söylemişti Dante. Bize anlatılanlara göre bir Eko'nun üzerindeki lekeler hapishanenin kaba taslağıydı. Önemli bilgileri barındırırdı. Ancak hatırladığım kadarıyla ne benim sırtımdaki lekeler ne de Dante'nin lekeleri belirgin bir çizgi şeklinde değildi. Parça parça kahverengi doğum lekelerinden ibaretlerdi. Onlardan harita çıkarmak imkansız gibi gözüküyordu.

Acaba eski Ekolar neler bulmuştu?

Bir sonuca varamadıkları kesindi; çözüm bulsalar şu an burada oturuyor olmazdım. Ancak nereye kadar ilerlediklerini merak ediyordum.

Dante'nin söylemi diğer Ekoların bilgilerinin tamamını onunla paylaşmadıkları yönündeydi. Ufak tefek bilgilere ulaşabilmişti ancak devamını kendisi tamamlamak zorundaydı. Etkisinde kalmaması için Kraliyet onunla paylaşmamıştı. Bu yüzden diğer Ekoların bilgilerine sahip değildik.

Sıkıntıyla nefesimi dışarı üfleyip elmamın koçanını parmaklarımın arasında çevirmeye başladım.

Bir ileri adım attıkça iki adım geri gidiyor gibiydik. Açtığımız her kapı bir başka gizeme açılıyordu. Bu yüzden elimizde var diyebileceğimiz veriler sıfıra yakındı.

Eko olmak, yıllarını vermek demekti. Bunca sırrı birkaç yılda açığa çıkarmak kolay değildi. Bu hapishaneden çıkış yolunu bulmak için Dante'nin de benim de ömrümüzü vermemiz gerekiyordu.

Diğer Ekolar çıkışı bulamadan hayata gözlerini yummuştu. Ancak bizim bir avantajımız vardı; onlar tekti biz ise iki kişiydik. Onlarda olmayan yapboz parçalarını bizim barındırma ve iki ayrı beyin olarak çözüme kavuşturma ihtimalimiz yüksekti. İstatistikler bizden yana gibi duruyordu.

Düşüncelerim istemsizce Dante'ye kaydı. Acaba Eko olduğunu öğrenmeden önce nasıl biriydi? Yine böyle içine kapanık mıydı yoksa böyle olmaya mı zorlanmıştı? Arkadaşı var mıydı? Ailesi yaşıyor muydu veya onlarla görüşüyor muydu? Ailesi nasıl kişilerdi?

Sorular zihnime birer birer düştüğünde yanıtsız birçok soru işaretinin olduğunu fark etmem Dante ile ilgili adı ve Eko olması dışında hiçbir şey bilmediğimi görmemi sağlamıştı.

Dante aslında kimdi?

Farkına vardığım gerçekle tüylerim diken diken olurken dakikalar öncesi kemirdiğim elmanın koçanı ellerimden kayıp yere düştü. Çıkan ses kulağımda çınlarken çöpü almak için yere uzandım ancak o esnada karanlıktan bana doğru yuvarlanan kırmızı topu fark etmiştim.

DÜĞÜMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin