"Karma bana oyun oynuyor olmalı. Prens ne demek?"
"Fark etmedi," diyerek beni yatıştırmaya çalıştı Dante. Gözleri kısa bir süre daha arkamda, birkaç Veliaht ile konuşan Prens'in üstünde kaldıktan sonra bana çevrildi. Bakışlarında anlayış vardı. "Bir şeylerden şüphelenseydi emin ol, şu an burada olmazdın."
Derin bir nefes aldım. "Doğrusu, çok rahatladım."
"Ciara, ne yaptığını anlamadı."
"Tamam," dedim. "Haklısın."
Kendi kendime soğukkanlı olmam gerektiğini söylüyordum. Paniklersem yakayı ele verirdim. Ayrıca paniklememi gerektirecek bir durum yoktu; o olaydan sonra tekrar bir şey söylememişti. O yüzden rahatlayabilirdim.
"Dikkat çekmememiz gerek," dedi Dante. "Dans edelim."
Müzik, Kral'ın konuşmasından sonra tekrar çalmaya başlamıştı. Bu sefer daha melankolik bir parça çalıyordu. İnsanlar hız kesmeden dans etmeye devam etmişti.
Dante bir Veliaht'a yakışır bir zarafetle elini bana uzattı. Uzattığı eline baktım. Ne kadar istemesem de dans etmeye devam etmeliydim. Bu yüzden antrenman yapmaktan nasırlaşmış elini tuttum ve beni salonun ortasında dans eden diğer insanların yanına çekmesine izin verdim.
Tek elini belime koydu, elimi yukarı kaldırıp omuz hizasında tuttu ve birlikte bir ileri bir geri dans etmeye başladık. Beceriksizce ona ayak uyduruyordum.
"Rahatla."
"Rahatım."
"Hayır, değilsin. Yüz ifaden seni ele veriyor."
Söyleyene kadar kaşlarımı çattığımı fark etmemiştim. Bunun üzerine yüz kaşlarımı gevşettim ve dudaklarıma içten olduğunu umduğum bir gülümsemeyi yerleştirdim. Dışarıdan tıpkı bir manyak gibi sırıttığıma emindim.
Dante hiçbir mimik değiştirmeyerek, "Daha iyi," dedi.
"Hiçbir zaman parti insanı olamayacağım," diye itiraf ettim. "Dans etmekte berbatım."
Dante'nin ayağına basmamaya özen gösteriyordum. Bakışlarımı yere indirmedim ancak tedbirli bir ifadeyle yana kaydım.
Dante bir yorum yapmadı. Onaylamayacak kadar kibar, karşı çıkamayacak kadar dürüsttü. Ancak sessizliği fikrini beyan ediyordu.
"Neyseki bir Çevik'im. Katılmam gereken aptal partiler sayılı..."
Güldüm. Sahte bir gülüştü bu ama.
Dante suskundu; bakışlarını ileride bir noktaya sabitlemişti. Bir robot misali hareketlerini tekrarlıyordu, dikkati burada değildi.
Konuşmayacak gibi geçen birkaç dakikanın ardından Dante bana cevap verdi.
"Sen de bıçakla dövüşmekte çok iyisin. Kimse senin kadar iyi dövüşemez."
İltifatı karşısında içten içe sevinsem de bunu dışarı yansıtmadım ve umursamazca omuz silktim. "Hayat şartları..."
Dante dans etmeyi kesti. Gözlerini bir an olsun üzerime çevirmemişti. Hala arkaya bakıyordu. Bunun üzerine ben de durdum ve baktığı yeri görebilmek için arkaya döndüm. Bakışlarını takip ettiğimde baktığı yerde Kral ve Kraliçe'nin olduğunu gördüm. Kraliçe yanındaki son derece süslü bir Veliaht ile gülümseyerek sohbet ediyordu. Ancak Kral'ın bakışları bizim üzerimizdeydi, daha doğrusu Dante'nin. Keskin bakışlarının hedefi Dante'ydi ve ona bir mesaj vermek istermiş gibi bakıyordu. Dudağı belli belirsiz yukarı kıvrıldı ve gözlerini Dante'nin yanında duran bana çevirdi. Beni bir süre inceledi. Baştan aşağı süzdüğünü açıkça görebiliyordum. Bir avcının avını tartması misali beni süzüyordu. Gözleri gözlerimde bir süre durdu, bakışlarında küstahlık ve alay vardı. Dante ile yan yana, bir Çevik ile Veliaht'ın yan yana olmasından kaynaklı bir alay vardı. Bunu anlamak beni sinirlendiriyordu. Yumruğumu sıktım. Kral elindeki şampanya kadehini dudaklarına götürdü ve Dante'ye başıyla selam verdi. Yanımdaki Veliaht'ın gerildiğini hissedebiliyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÜĞÜM
Science Fiction500 yıl önce insanoğlu bir hapishaneye kapatıldı. Atalarımız halkı Çevikler, Veliahtlar ve Fısıltılar olmak üzere üç gruba ayırdı. Veliahtlar; yönetimi elde tutan gruptu. Zincirin en üst basamağında yer alıyordu. Çevikler; Veliahtları korumakla yükü...