Melanie'nin yanımdan ayrılışının ardından soluğu Dante'nin yanında almıştım. Söylediği gibi onu kütüphanede, kitaplara gömülü vaziyette bulmuştum. Kütüphanedeki Çevik ortada gözükmüyordu. Belki de Dante'nin rahatça çalışabilmesi için kütüphaneden ayrılmıştı.
Dante beni görünce kafasını kitaplardan kaldırdı ve bana çevirdi.
Yanındaki ahşap sandalyeye oturdum. "Araştırma nasıl gidiyor?"
Önündeki kitabın ismini görebilmem için havaya kaldırdı. Kitabın kapağında "Ekoların Tarihi" yazıyordu. "İyi," dedi sadece. Kısa bir an daha bana baktıktan sonra tekrar kitaplara gömüldü.
Dikkatini çekmek için boğazımı temizledim ve pantolonumun arka cebine sıkıştırdığım davetiyeyi masaya koydum.
"Bugün geldi."
Dante'nin ilgisini çekmiş olacak ki kaşlarını kaldırıp masaya bıraktığım davetiyeye uzandı. Kitabı masanın ucuna ittirmişti. Zarfı yırtmamaya dikkat ederek açtı ve içindeki süslü kâğıt parçasını çekip çıkardı. "Bu ne?"
Yazılanları okumak için gözlerini kıstı. Saatlerdir okumaktan gözleri ağrımaya başlamış olmalıydı.
"Davetiye," diye cevap verdim. Yazılanlarda dolaşan bakışları her bir kelimenin üzerinde duraksarken anlatmaya başladım. "Bugün kapının önünde buldum. Kuruluş Günü'nde yapılacak parti için giriş bileti... Bu ne anlama geliyor biliyor musun?"
Devam etmem için bana baktığında sertçe yutkundum ve son söyleyeceğimi kimsenin duymadığına emin olmak için sesimi alçalttım. "Yuva'ya girmek için bir fırsat bu."
"Böylece mektupları arayabiliriz," diyerek beni onayladı.
"Aynen."
Davetiyeye bakmayı kesti ve onu masaya geri bıraktı. "Veliaht olduğumdan ben de katılıyorum. Ancak orada Çevikler olacaktır."
"Çevikleri halledebiliriz," diye ona güvence verdim. Sırtımı sandalyeye dayadım. "Birçoğu partinin ihtişamına kapılmış olacaktır."
"Ya Veliahtlar?" dedi. "Veliahtlar ne olacak?"
"Veliahtlar da aynı şekilde olacak. Bizim ihtiyacımız olan aramak için zaman..."
"Peki, nereye bakmamız gerekiyor?"
"Bilemiyorum," diye itiraf ettim. Dokümanları tam olarak nerede sakladıklarını bilmiyordum. Bu yüzden nereye bakmamız gerektiği hakkında bir fikrim yoktu.
Dante tek eliyle uzayıp önüne gelen saçlarını arkaya attı. Kestirmekle vakit kaybetmek istemediğini anlayabiliyordum. Araştırma, dış görünüşünden daha önce geliyordu onun için.
"Yazı odası..."
"Ne?"
"Girmemiz gereken yer; yazı odası... Geçmişten günümüze her belge orada saklanır. Kraliyet hepsini geleceğe güvence diyerek kilit altında tutar."
"O zaman yazı odasına girmemiz gerekiyor."
Başını sallayarak beni onayladı. "Büyük ihtimalle bakmamız gereken yer orası..."
Bacaklarımı çaprazlayıp çalışma masasının bacağına yasladım. Yazı odası Yuva'da olmalıydı. Ancak Yuva'nın ne tarafında, hangi yönde onun hakkında bir fikrimiz yoktu. Sadece orada olduğunun bilgisi vardı elimizde.
"Yuva'ya giremiyoruz," dedim. "Yazı odasının hangi tarafta olduğunu bilmiyoruz."
Derin bir iç çekip başını arkaya yatırdı. Düşünüyor olmalıydı. Düşündüğünde sessizleşirdi Dante.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÜĞÜM
Science Fiction500 yıl önce insanoğlu bir hapishaneye kapatıldı. Atalarımız halkı Çevikler, Veliahtlar ve Fısıltılar olmak üzere üç gruba ayırdı. Veliahtlar; yönetimi elde tutan gruptu. Zincirin en üst basamağında yer alıyordu. Çevikler; Veliahtları korumakla yükü...