Multide Emre.....
Kısacık geçen bir hafta sonundan sonra yine okul dolu bir güne başlıyordum...
Hafta sonu pek bir şey olmamıştı zaten Emre genelde uyudu, tabi bende onunla birlikte. Sadece pazar günü Toprak'ta gelip bizimle kahvaltı yaptı. Neymiş efendim beni o herifle yanlız bırakamazmış, sanki önce kendisi vardı. Ahh tabi bir de yemek meselesi var. Şöyleki sabah kahvaltı yaparken benim beceriksizliğimden konu açılınca bende gaza gelip 'Ben size yemek yapayımda sizde görün' dedim Toprak'ta anında atılıp 'O zaman bir gün senin o enfes yemeklerinden yeriz' deyince kabul etmek zorunda kaldım ve şimdi de başımıza bu çıktı. Salaksın, her şeye gaza geliyosun azıcık kendini tutsan ölürsün dedi gereksiz ama bir o kadarda haklı olan yanım.
Şimdi ne yapıyorsun diyenlere; kapıda beni bekleyen Hasan Amcanın yanındayım ve ona okula yürüyerek gitmek istdiğimi söyleyip, sakin adımlarla okula ilerledim..Sonunda okul binasından girerken karşılaştığım bir kaç öğretmene "Günaydın" diyerek sınıfa çıktım. Kapıdan girip sırama ilerleyecekken Toprak ve yanında oturan tanımadığım bir kızla bir şeyler konuştuğunu fark edince bir an duraksadım, bu arada kız Toprak'a daha çok yaklaşıp bir şey söyledi ve Toprak buna öyle bir kahkaha attı ki daha önce onu hiç o kadar gülerken görmemiştim. Kaşlarım havalanırken Toprak sonrada beni fark etti ve yüzündeki kocaman gülümseme anında silindi. Eee çocukta haklı, sen onu bu kadar bekletince o da sıkıldı ve sonunda gitti. İçimde garip bir his olsa da, bu günlerde çok haklı olan gereksiz yanıma ben de hak verip onları yanlız bırakmaya karar verdim. Sonuçta hangi insan sevgilisinin yanında bir başkasını görmeyi kaldırabilir ki. Çantamı pencere kenarındaki benden iki gün sonra gelen Demir'in sırasına koydum, ondan habersiz buraya geldiğim için umarım bana kızmazdı. Toprak'ın yüzüne bile bakmıyorum. Nedenini bilemiyorum ama sol yanım çok sızlıyordu. Neden acaba? Toprak'ın seni sevdiğini sanıyordun ve sende ondan hoşlanmaya başlamıştın. Bu yüzden olmasın??? dedi gereksizlerin efendisi. Hiçte öyle bir şey yoktu aslında, sadece biraz farklı gelmişti o kadar. Ama neden?? Beynim kendi sorularına yanıt bulamazkken Demir sıraya gelip çoktan oturmuştu. Kafamı ona çevirip yüzüne baktım, şaşkınca bana bakıyordu. Bende mahcup bir ifadeyle ona bakıp "Sormadan oturdum kusura bakma.." dedim "Yok ya saçmalama ne kusuru. Sadece biraz şaşırdım o kadar. Yani Toprak varken neden buraya oturdun onu çözmeye çalışıyorum" elini çenesine götürüp kaşıdı, bunu yaparken tek kaşı çatıktı"Onun yanı dolu bende rahatsız etmek istemedim" Demir herşeyi yeni fark etmiş gibi "Haa! Şu yeni gelen kızı diyosun. Haklısın çok çabuk kaynaşmışlar" gözü bizim sıradaydı, bir ana boş bulunup bende baktım. Toprak her ne kadar çatık kaşlarıyla bize baksa da kız ona sürekli bir şeyler anlatıyordu, bakışlarımı onlarsan alıp Demir'e yönlendirdim "Haklısın" deyip onu umursamadan başımı sıraya koydum. Şansızlığın böylesi ki hoca sınıfa girdi ama bu kez görmezden gelip gözlerimi kapattım. İki dakika kadar sonra Demir beni dürtünce sinirle başımı sıradan kaldırıp sinirli bir 'ne var?' bakışı attım "Hadi ama çok sıkıcısın"dedi gözlerimi devirip "Ne yapabilirim? Ben de böyleyim"dedim "Hadi gel kelime oyunu oynayalım"dedi benim sinirli cevabımı takmayarak, bende onun hem bu saçma fikrine hem de beni takmayışına sinirle gülerken hoca bizi fark edip dışarıya çıkardı. Ben de sinirle ayağa kalkıp Demir'den önce sınıftan çıktım o da çıkınca tıslayarak "Mal" dedim fakat o yine beni umursamayıp "Susta yemekhaneye gidelim.. Acıkmıştım zaten"dedi ve beni beklemeden aşağıya inmeye başladı bende onu takip edip yemekhaneye indim. O açlıkla tabağını doldururken bende karşıda ki kantinde bir tane kahve alıp çoktan bir masaya oturmuş Demir'in yanına ilerledim. O yemeğini yerken ben de sakince kahvemi yudumluyordum ki az ilerde asılı olan afiş dikkatimi çekti. Üzerindekileri okuyup heycanla Demir'e döndüm "Aaaa! Doğa yürüyüşü varmış gidelimi hem ben belki kafamı da dağıtırım... Aa bir ay boyunca da sürecekmiş" dedim "Tamam ama 2 günmüş...dayana bilecekmisin?" gözlerimi devirdim "Bana diyene bak sanki sen çok dayanırsın ya"dedim kaşları havalandı"Görücez güzelim" dedi onu hafifçe gülümserken aklım hâlâ Toprak'taydı sol yanımda yine bir sızı oldu ama bu kez fazla güçlüydü. Ben bu düşüncelere boğulkurken zil çoktan çalmıştı yavaş yavaş yemekhane dolmaya başladı. Bu sırada içeriye Çağtay girdi gözleri yemekhaneyi taradı ve beni görünc sinirle yanımıza geldi"Toprak nerde? Ve sen neden buradasın?" onun sinirine karşın ben sakince cevap verdim "En son yeni kız arkadaşıyla konuşuyordu." Çağtay'ın gözleri şaşkınlıkla kocaman olurken onu umursamayıp ekledim "Şey bide biz yarın ki doğa yürüyüşüne gidicez gelmek istermisin?"Çağtay daha çok şaşırdı ama belli etmemek adına kabul edip "Tamam gelirim de sen şu Toprak meselesini baştan anlat" dedi bende anlattım "Sabah geldiğimde Toprağın yanında bir kız vardı onunla çok mutluydu beni bile zor fark edince bende mutluluklarını bozmak istemedim ve gidip Demir'in yanına oturdum" dedim tek nefeste "Ne yani Toprak o kızla konuştu diye hemen onu seviyor olamaz her hâlde" dedi "Valla bilmiyorum bana öyle geldi ama sana şunu söylim insanlardan çok çabuk vazgeçiyor,onun böyle olduğunu bilmiyordum"bu arada zil çalınca bizde sınıfa çıktık. Çağtay'da peşimizden sınıfa geldi ve Toprak'ın yanına gitti. İlk başta sinirli bir şeyler konuştular fakat az önceki kız yanlarına gelince ikisi birden gülmeye başlayınca şaşırmıştım. Hoca sınıfa girince Çağtay sınıftan çıktı bende boğazımda bir yumru oluşmasına rağmen dersi dinlemeye çalıştım. Bugün okul nasıl bitti bilemiyorum ama bildiğim tek şey Toprak'la o kızı görmek hiç hoşuma gitmemişti. Okuldan çıkarken Demir "Yarın görüşürüz"dedi samimiyetle "Görüşürüz o zaman" deyip benim tüm itirazlarıma rağmen beni almaya gelen Hasan Amcanın yanına ilerleyip arabaya bindim. Demir'e el sallarkken arkadan gelen Toprak ve yeni sevgilisini gördüm yine gülüyorlardı. Sinirle önüme dönüp gözümden bir damla düşmesine izin verdim. Gülsünler zaten ben hariç herkes gülebilirdi bırakayımda onlarda gülsünler. Sonunda eve geldik arabadan indim Emre'ye dahi bakmadan kendimi hemen odama attım gözlerim dolmuştu üzerimi değiştirirken çoktan ağlamaya başlamıştım yatağıma oturdum yastığıma sarıldım neden hep böyle şeyler beni buluyor ki neden sürekli değer verdiğim insanlar beni üzüyor neden? ne yaptım ki ben insanlara??? Ağlamam daha da şiddetlendi bağırarak ağlıyordum artık bağrışlarımı Emre duymuş olacak ki hızla odaya girdi beni öyle görünce gelip yanıma oturdu "Ne oldu kızım sana? Neden ağlıyorsun?" bana sıkıca sarıldı teseli verebilmek için "Emre ben.... ben anlamıyorum ne yaptım ben bu insanlara da hep canım acıyor?" dedim ağlamaya devam ederken.Emre başımı kaldırdı göz yaşlarımı sildi "Yapma kızım böyle değermi ağlamaya? Sen onlara bir şey yapmadın sadece onlar senin değerini bilemiyorlar" dedi sonrada ekledi"Toprak mı yaptı bunu sana?"
"O bana bir şey yapmadı sadece bana küçük bir umut ışığı yakıp benim cevap vermemi beklemeden o ışığı bir başkasına dah yaktı... Bütün olan bu"dedim hıçkırarak "Ahh Toprak.... Sen burada bekle ben hemen gelicem" dedi ben cevap veremeden telefonumu alıp dışarıya çıktı bende ağlayarak yastığa sarıldım zaten sonra uykuya dalmışım......Emre Ersel'den...
Deniz'i öyle ağlarken görmek zoruma gitti ben de Toprak'ın yaptığını öğrenince Deniz'in telefonundan Toprağı ardım"Efendim?"dedi "Hemen bizim evin arkasındaki ormana geleceksin"ses tonumdaki kesinlik bana bile yabancı gelmişti bir an"Tamam ama ne oldu?"dedi "Kes sesinide buraya gel gelince öğreneceksin zaten" dedim telefonu kapatıp hemen ormana gittim 5 dakika sonra Toprak'ta geldi. Onu görünce bütün sinirim yumruklarıma toplanmıştı sanki çünkü gelir gelmez yüzüne bir tane yumruk geçirdim o yere düşerken hırsımı alamadım ve yakasından tutup kaldırdım bir tane daha geçirdim iyice afalayınca kendimi sakinleştirmeye çalıştım, olmayımca yere oturdum Toprak ayağa kalktı yanıma gelip oturdu. O kadar yumruğa rağmen çok sakindi "Ne yaptım?"dedi pişkin pişkin"Suçunu bilmeden kabul etmen güzel"dedim ve ekledim "Neden önce Denize umut verip sonrada başkasına gidiyorsun?" gözleri kocaman oldu ve bağırmaya başladı "Ne saçmalıyorsun lan sen ben Deniz için ölüyorum başkasını onun yerine nasıl koyarım??" dedi ve ayağa kalktı bende kalktım"Lan Deniz neden öyle diyor o zaman?" bir şey aklına yeni gelmiş gibi anlına vurdu "Tabiii!!! Of Deniz yaa" duraksadı ve ekledi "Bugün kuzenim bizim okula misafir olarka geçiş yaptı neden akıl edemedim ki bunu? Çağtay söylemiştir diye yanına gitmemiştim.. Bir de Demir'in yanına oturduğu için sinirlenmiştim" dedikleriyle öylece kaldım "Malllll kız evde nasıl ağlıyor sen biliyormusun?"gözleri kısıldı "Deniz benim yüzümden ağlıyormu?" gözlerimi devirdim "Allahım sana geliyorum ben az önce ne dedim?"dedikten sonra Toprağa baktım "Hadi oğlum ne mal duruyosun daha? S*ktir git ve Deniz'in gönlünü al yoksa ben seninkini alıcam" ban baktı güldü ve koşarak Deniz'in yanına gitti.....
Deniz Yıldız'dan.....
Uyurken onları gördüğüm için uyanmıştım.. Şimdide oturmuş onların bugünki olaylarını düşünüyordum.. Kapımın açılmasıyla kendime geldim. Kapıdaki kişi bana yaklaşınca fark ettim, Toprak gelmişti hiç bir şey demedim yanıma oturuşunu izledim "Seninle konuşmam gerek"dedi hayır anlamında başımı saladım ona çok kırgındım, belki de benden sıkıldığını s9ylemek için gelmişti bilemiyorum "Öylemi demek konuşmayacaksın. Tamam sen bilirsin"dedi sonrada beni kucağına aldı ve merdivenlerden inmeye başladı benim ise yapabildiğim tek şey bağırmaktı "Öküzzz bırak beniii" Toprak güldü "Sanki ben bu anı bir kez daha yaşamıştım" Ahh evet beni zorla bayoya götürmeya çalışıyordu o zaman da... Hep zor kulanıyor zaten Öküzzzz..... Beni arabaya oturtu kendiside sürücü koltuğuna oturdu.... Ellerimi göğsümde birleştirip önüme baktım ikimizde konuşmuyorduk ormanlık bir yoldan geçip sahil kenarında bir yere geldik ve araba birden durdu arabadan inip benim tarafıma geldi kapıyı açıp beni kucağına aldı ve arabadan indirdi taştan kocaman bir ev duruyordu karşımızda. Toprak kapıyı açmak için beni yere indirdi ama bir eli hâlâ elimdeydi. İçeriye girdik beni bir koltuğa oturtu sonrada şömineyi yaktı karşımda ki koltuğada o oturdu "Beni dinlemeden buradan gitmeceğiz"ona ter ters bakıp "Ne yaparsan yap seni din-le-me-ye-ce-ğim" Toprak tek kaşını kaldırıp "Tamam o zaman bir ömür seninle burda baş başayız.. Benim için hava hoş" dedi sonrada ayağa kalkıp evin kapısını kilitledi ve eline minik bir şey alıp pencerelerin korumasını indirdi. İçerisi hafif kararınca merdivenlere ilerledi ve yukarıya çıkarken"Ben uyuycam istersen sen de uyu"dedi ben daha bir şey diyemeden yukarıya çıktı. Sinirlensem de o gittikten sonra bende koltuğa kıvrıldım ateş öyle güzeldi ki ona bakarken uyuya kalmışım......
Yazım yanlışlarım için kusura bakmayın... Düzenlesemde acemiyim de biraz... :-) :-) ;-)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UYUZUM!!!
Teen FictionDeniz'in kıyılarına yanaşan bir Toprak... Deniz için yanabilecek bir Ateş... Deniz'i için herkesi yakarak ereitecek bir Demir ... Bu hikaye onların hikayesi...