Multi Demir…
BU BÖLÜM BİRAZ GEÇİŞ BÖLÜMÜ GİBİ OLMUŞ OLABİLİR...
Bazen insanlar için kelimeler anlamsızlaşır. Harflerin birleştirilerek olşturdu bir gurup gibi görünür sadece. Demir bana bunu neden tam herşey yoluna girdi dediğim zaman anlatmıştı hiç bir fikrim yok. Puzzelımda eksik parçalar vardı zaten, ama şimdi daha da çoğaldı o boşluklar. Neden o gün çıktı ki karşıma? Toprak'tan ve hatta Ateş'ten önce de çıkabilirdi karşıma. Bana Ateş gibi desttek olup o kazanırdı güvenimi, ama o sanki beni bir kaosa sürüklemek istermişcesine şimdi anatıyordu her şeyi. Tamam belki takıntısı olmamdan korktu ama şimdi de anlatmayabilirdi, çıkmayadabilirdi karşıma...
Gözlerim açık tavanı izliyorum, belki o beni birazcık olsun anlar diye, ama kendini beğenmiş tavandan çıt çıkmıyor. Azıcık konuşsa ölür sanki. Demir'in seslenmesiyle döndüm unutmak istediğim Dünya'ya. Başımı çevirip ona baktım ne var? der gibi. "Kahvaltı yapacaktıkta, daha sonra da karneleri almaya gideceğiz" mahcup bir ifade vardı yüzünde "Geliyorum şimdi. Sen git" beni onaylayıp aşağıya indi. Ben de telefonu alıp Toprak'a mesaj attım.
Gönderilen:Uyuzummm!!!
Seninle konuşmam gerekiyor. Florya ya gel.
Mesaj beklemeden ayağa kalkıp banyoya ilerledim, rutin işlerimi bitirip aşağıya inecekken mesaj geldi. Yavaşça gidip telefonu elime aldım.
Ne oldu? Bir şeyin mi var?
-Yo. Bir şeyim yok.
-Sadece konuşmak istiyorum.Tamam 14:30 gibi oradayım.
-Tamam.
yazdıktan sonra bir daha cevap gelmedi ben de telefonu alıp mutfağa gittim. Arat masanın üzerine oturmuş elinde ki reçeli ekmeği yerken Demir ona sinirle bir şeyler söylüyordu."Günaydın" ikisi de kısaca günaydın diyerek işlerine döndüler. Ben de gidip Demir'in yanındaki yerime oturdum. "Arat in oradan" Arat tınlamadı bile "Seni o masaya sokarım.... Tamam geliyorum" Demir ayağa kalkınca Arat zıplayarak masadan indi ve bahçey koştu Demir bahçe kapısının önünde durup "Bir daha buraya gel seni katlayıp s*kecem" dedi ve sanki o küfür etmemiş gibi sakince gelip masaya oturdu "Ne kadar da heyecanlı bir gün" dedim Demir sırıtıp "Aynen öyle" dedi ve yemeğine döndü. Ben de yemeğimi yerken aklıma gelen şeyi Demir'e söylemeye karar verdim "Ben Toprak'la buluşucam. Haberin olsun" Demir anında bana dönerken çok sinirli gibiydi. "Deniz! Ne yapmaya çalışıyosun? O s*kik beyinli sana neler yaptı ve sen de şimdi ona gidiyorsun" sinirle elimdeki çatalı masaya bıraktım "Benim kararlarım seni ilgilendirmez. Ve benim hayatımda ki insana s*kik beyinli demek de senin hadine düşmez. Eğer sen de onun cesaretinin zeresi olsa sen 5 yıl ya da 10 yıl önce gelip, beni sevdiğini söylerdin. Peki sen ne yaptın? Hıhıh hiç bir şey. Ancak peşimden onu bunu gönderdin. İşte sana bu nedenle kızıyorum. Hem benim hayatımı zehir ettin hem kendininkini. Şimdi de soruyorum sana, bizim için ne yaptın?" Demir'in yüzündeki kaslar gerilmiş ve gözlerini kırpmadan bana bakıyordu "Ben de öyle düşünmüştüm." masadan hızla kalkıp "Şu saaten sonra da bu evde durmam zaten"deyip masadan kalktım tam gidecekken aklıma gelen şeyle tekrar durdum "Belki de anlatığın o çocukluk hikâyesinide sadece beni burada tutmak için anlatmışsındır..... Hani benim çocukluk aşkımdın ya, belki de onu kulanmak istemişsindir" deyip mutfaktan çıktım. Koşarak odama girip kapıyı kapattım. Kenarda duran kırmızı valizime elime geçen her şeyi doldurup, valizi sürükleye sürükle kapıya gelip hırkamı aldım ve kapıyı çekip çıktım. Bahçeyi çıkarken Arat'ın sesini duysam da aldırmadan önüme gelen ilk taksiyi çevirdim ve binip adresi söyledim. Araba hızlanırken bir kez bile dönüp arkama bakmadım.❄❄❄❄
Kahvemden bir yudum daha aldım Toprak'a söylediğim saaten erken gelmiştim, kendimi dinleyebilmek için. Başım hafiften acıyordu ve kahve az da olsa uyuşturuyordu.
İlk bardağım biterken garsona gelmesi için işaret ettim, hemen yanıma gelip boş kahve bardağını aldı "Bir tane daha alabilirmiyim? Lütfen"dediğimde garson gülümseyerek "Hemen efendim"deyip yanımdan ayrıldı. Aynı anda gelen bir sesle "Aynısından" garson basını salayıp yanımızdan ayrıldı "Hoş geldin" ceketini yanına bırakıp bana döndü "Hoş buldum.. Erkencisin" başımı salayıp "Öyle oldu" dedim yorgun çıkan sesimle. Toprak anlamış gibi "Neyin var? Demir mi bir şey yaptı?""Çok bir şeyim yok sadece düşünüyorum"
"Neyi?"
"Benden neden sürekli bir şeyler sakladığınızı"
Toprak afalamış bir yüz ifadesiyle bana baktı "Bunları konuşmuştuk" tek kaşımı kaldırıp ellerimi göğüsümde birleştirdim "Şu saatten sonra umuruda değil.. Artık aptal gibi etrafınızda dolanmaktan bıktım"dedim hala şaşkın bakan Toprak'a. "Şimdi bana her şeyi bütün ayrıntısına kadar anlatıyorsun" Toprak derin bir iç çekti "Anlatacağım" derken kahvelerimiz geldi gülümseyerek teşekkür ettim Toprak'da kahvesini önüne alıp sıcak olmasına aldırmadan koca bir yudum aldı kaveden, toprak sakinliği barındıran gözleri şu an tam da kaosa götüren bir bataklık gibiydi. Boğazını temizledi hafifçe "Başlıyorum" devam et der gibi başımı saladım
"Aslında.... Of neyse hani sen bundan 5 ay kadar önce beni bir kızla öpüşürken bulmuştun ya... Ha işte o günden iki hafta önce " duraksadı yutkundu ve devam etti "Demir'le konuşmuştuk... Aslında buna pek konuşmak denilmez ama neyse… İşte o gün Demir'le birlikte uçurumun oraya gitmiştik.. Biraz atıştık falan sonra bana 'Eğer Deniz'i sen bırakmazsan ben bıraktırırım' deyip gitti. Ben orada baya düşünme fırsatı bulmuştum.. Seni bırakmak çok zordu ama seninde benden zorla alınmana izin veremezdim, işte bu yüzden ertesi gün Demir'le konuştum. O da bana benim seni görebileceğimi ama senin asla beni göremeyeceğini söyledi, eğer sen beni görürsen ve bu ilaydan zerre haberin olursa.. Ki şu anda var... seni alıp gideceğini ve bir daha asla buluşamayacağımızdan bahs etti" ağazım bir karış açık Toprak'ın anlatıklarını dinliyorum, kendime gelip "D... De...Demir nasıl piskopat?? Nasıl böyle vir şey düşünür" Toprak başını iki yana saladı "Bilmiyorum, sadece şu andan sonra daha dikkatli olmalıyız" yanıma gelip sandelyemin önüne diz çöktü elerimi avucunun arasına aldı "Seni kayıp edemem" boğazım düğümlenirken nefes almak daha çok zorlaşmıştı sanki benim için. Bir şey diyemedim o da bir şey demedi sustuk, belki de aramızdaki en güzel dili bulmuştuk o an konuşmadan korkularımızdan bahs ediyorduk birbirimize gözlerimizle ve gayette iyi anlıyorduk birbirimizi. İkimizde de aynı korku vardı çünkü; İkimiz de diğer yarımız olmadan yaşayamayacağımızı biliyordu....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UYUZUM!!!
Fiksi RemajaDeniz'in kıyılarına yanaşan bir Toprak... Deniz için yanabilecek bir Ateş... Deniz'i için herkesi yakarak ereitecek bir Demir ... Bu hikaye onların hikayesi...