Multide Toprak, Egemen ve Sarp …
Okul için hazırlanıp kapıya çıktım "Ben çıkıyorum" diye içeriye seslenip kapıyı kapatım. Okul fazla uzak değildi ve benim biraz kendimi dinlemem gerektiği için yürüyerek gitmeye karar vermiştim.Kulaklığımı çıkarıp kulağıma taktım ve rastgele bir şeyler açıp dinleyerek yürümeye başladım.
Okulun önüne gelip derin bir nefes aldım ve bahçeyi geçip direkt okula girdim ve müdürün odasını aramaya başladım…
İlk katı es geçip ikinci kata çıktım koridor boylu boyunca sınıflarla doluydu ama müdür odası yoktu gözlerimi devirip "İlla en üst katta olmak zorundamısınız?" dedim kendi kendime bu sırada koridorun sonundan bu tarafa gelen bir gurup erkek dikkatimi çekti önde hızlı yürüyen siyah gömlekli çocuk sinirli görünüyordu saçlarıda onun gibi birbirine karışmış ve sinirli olduğunu açığa veriyordu. Hızla yanımdan geçerken bir ana göz göze geldik,ifadesiz ve korkutucu yüzüne karşın gözleri bir toprak gibi sakin ama bir bataklık gibi teklikeli bakıyordu. Bir anlık bakışmada bilr beni kendisinden korkuta bilmişti. Onlar merdivenlerden inerken aralarından biri durup yanıma geldi. Ben ona ifadesiz bakarken onda tatlı bir ifade vardı elini uzatıp "Ben Çağtay sende…"deyip bekledi hafifçe gülümseyip elimi uzattım "Deniz"dedim kısa keserek ellerimiz ayrılırken "Buralarda seni hiç görmedim yenimisin?"diye sordu başımı olumlu anlamda salayıp "Şimdi de müdürün odasını arıyorum" dedim gözlerini devirdi "Kendilerinin odası en üst kattadı.. İstersen yardım edeyim"dedi "Olur"dedim ve birlikte asansöre binip en üst kata çıktık.
Asansörden inince Çağtay eliyle karşıdaki odayı gösterip "İşte orası"dedi "Teşekkürler"deyip kapıyı tıklatım ve içeriye girdim. Müdür önündekilerle uğraşıyordu başını kaldırıp bana baktı "Ben Deniz Yıldız.. Yeni öğrencinizim"dedim müdür bir şeyler hatırlamış gibi kaşlarını yukarıya kaldırdı "Ah evet"bana bir kağıt uzattıp devam etti "Bu yeni sınıf ve numaran"dedi "Teşekkürler"deyip odadan çıktım…
Çağtay odanın kapısının önündeydi şaşırarak ona baktım. Mahcupca ensesini kaşıyıp "Yardımım olur diye düşündüm"dedi gülümseyip "Tamam o zaman. Sınıfımı gösterebilirsin"dedim elimde tutuğum kağıdı alıp baktı ve kaşları şaşkınlıkla havalandı "Vay! Bizim Toprak'la aynı sınıftasın"dedi "Toprak?"dedim "Haa.… Şey… Bizim Toprak… Neyse ya zaten tanışırsınız"dedi ve ekledi "Hadi seni sınıfına bırakalım"birlikte iki kat inip ikinci kapının önünde durduk "İşte burası sınıfın... Hadi gel bir de sana sıra bulalım"deyip sınıfa girdi sınıf pek kalabalık değildi önde bir kaç sıra boş gibi görünüyordu çantamı üçüncü sıraya koyarken Çağtay çantamı koyduğum yerden aldı "Orada oturmak istemezsin" deyip çantamı en arka sıraya koydu "Burası daha iyi"deyip bana baktı tam bu sırada hoca sınıfa girdi Çağtay bana bakıp "Sonra görüşürüz.. Zaten karşı sınıftayım"deyip çıktı herkes yerlerine otururken benimle küçük bir tanışma faslı geçirdiler…
Dersin akışı her ne kadar güzel gitsede şimdiden eski öğretmenlerimi özlemiştim. Şimdi Arif Hoca burada olsaydı kesin Gizem'le tartışırdı ve sinirlenip Gizem'e ceza verirdi…. Ben bunları düşünürken yanımda bir karaltı hissetim ve dönüp baktım. Bu az önce gördüğüm siyah gömlekli çocuktu. Bakışları tahtaya sabitlenmişti ve elindeki telefonu salıyordu,yine sinirli gibiydi bende sesimi çıkarmayıp dersin bitmesini bekledim…
Zil çaldığında sıradan çıkmak için ayaklansamda yanımdaki çocuk yerinden kıpırdamadı bile "Sıradan çıkmam gerek"dedim tek kaşını kaldırıp ban baktı "Ben ne yapabilirim?"bu sorusuna şaşırsamda cevap verdim "Kalksan da bende sıradan çıksam"nereden geldiğini bilemediğim cesaretle söylemiştim kelimelerimi "Ben çıkmadan da geçebilirsin diye düşünüyorum"dedi sesinin altındaki imâyı anladığımda vücudumun gerildiğini hissetim ve tek kaşımı kaldırıp ona baktım ve gözlerimi gözlerinden ayırmadan sırayı yana doğru itip ön sıraya geçtim oradanda yana geçerek sıradan çıktım o bana şaskınca bakarken ona cevap verdim "Haklısın sen çekilmeden de çıkabiliyorum"deyip sınıftan çıktım kantin en alt kataydı biliyorum çünki çıkarken görmüştüm.
Kantinden çikolatalı gofret alıp yiyerek sınıfa çıktım son lokmamı çiğnerken sınıfın önüne gelmiştim bile.
Sıraya ilerlerken az önceki çocuk yan sırada birileriyle konuşuyordu bunu fırsat bilip hemen yerime geçtim. Bir kaç saniye sonra hoca sınıfa geldi herkes yerlerine geçip yoklama alınmasını bekledi sınıfın yarısının adı söykendikten sonra yanımdaki çocuğun adı söylendi zahmete bile girmeyip ses çıkarmamıştı ama adını öğrenmiştim "Toprak Özsoy" gözleri de adı gibiydi toprağın sakinliği ve bataklığın yanıltıcı tehlikesi..
Son derse kadar normal bir şekilde zaman akmaya devam etti bir kaç kez Çağtay'la konuştuk ve daha çok tanıştık…
Kulklığımı takıp elerimi cebime koydum ve sakin adımlarla eve yürüdüm…
Eve vardığımda ayaklarım geri gitsede eve girip odama çıktım yorucu bir gün olduğu için yatağa yatar yatmaz kendimi uykunun karanlığında buldum…
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UYUZUM!!!
Novela JuvenilDeniz'in kıyılarına yanaşan bir Toprak... Deniz için yanabilecek bir Ateş... Deniz'i için herkesi yakarak ereitecek bir Demir ... Bu hikaye onların hikayesi...