Jimin ayakkabılarını bağladıktan sonra eğildiği için kasıklarına feci şekilde batan telefonu cebinden çıkardı.
PJMİN:Okula vardın mı hyung?
SSUGA:Evet, sen?
PJMİN:Evden çıkıyorum yarım saate okulda olurum.
SSUGA: Güzel. Bu arada şu uzun boylu çocuk var ya... Sinir eden uzunlukta olan.
PJMİN:Jungkook?
SSUGA:Herneyse. Koridordan geçerken tesadüfen karşılaştık beni görünce deli gibi kaçtı. Söyle şuna derisini felan soymayacağım.
SSUGA:Ayrıca pantolonunun fermuarı açık kalmış gelince söyle.
PJMİN:Hyung.
PJMİN:Sen neden Jungkook'un orasına bakıyordun?
SSUGA:Siyah pantolonun içine fosforlu yeşil boxer giyersen ebem de bakar Jimin.
PJMİN:Fosforlu yeşil mi?
PJMİN:Fosforlu pembeden sonra bide yeşil çıktı? Bu çocuk cidden kaçık.
SSUGA:Bana diyene bak.
PJMİN:Ne yaptım ya şimdi?
SSUGA:Pömbödön sönrö bödö yöşöl çöktö böşömözö. Boxer dolu geceleriniz falan mı var sizin? Victoria secret modelleri gibi de yürüyor musunuz?
PJMİN:Ne saçmalıyorsun hyung ya. Neden öyle bir şey yapalım biz? Hem Kook hep açık unutur fermuarını...
PJMİN:Ya biz niye Jungkook'un boxerinden konuşuyoruz?
PJMİN:Çıkıyorum ben.
PJMİN:Metrobüse bineceğim.
PJMİN is offline
Yol boyunca elinde olan telefonunu tekrar cebine attı Jimin. Gelen metrobüse binen topluluğun arasına girdi. Demirlerden birini tutarak kulaklığını taktı ve mp3'ünden en sevdiği müzikleri açtı. Çok rutin bir şekilde yolculuğuna devam ederken arkasında bir baskı hisseti. Lanet olası iğneleyici bir baskı.
Metrobüs'ün her zaman tıka basa olduğu bir durak vardı. O durakta olduğunu fark edince baskının doğal olduğunu düşünüp aldırmadı ancak baskı sadece kuyruk sokumunda yoğundu. Bir sopa değiyordu sanki. Ve lanet olsun ki o kesinlikle bir sopadan daha farklı bir şeydi. Rahatsızca arkasına baktı. İliklerine kadar kaynar su ile ıslanmış gibi hissetmişti. Dibinde kendisi gibi saçları turuncu olan bir adam vardı ve resmen arkasına dayıyordu ve buna rağmen Jimin'e çok piç bir gülüş atmıştı. İşaret parmağını dudağına götürerek bir hemşire gibi poz verdi. Korkmuştu. Hangi durakta olduğunu umursamadan etrafındakilere sürtünerek bilmediği yerde indi. Şanslıydı ki inmesine bir durak kala çıkmıştı. Bundan sonrasını yürüyerek gidebilirdi ve yol boyunca ağlaması için oldukça zamanı vardı. Titriyordu.
"Hassiktir ya liseli kızlar gibi hissediyorum."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Follow me ✧ Yoonmin ✔
FanfictionBazen küçük bir kargaşanın sonucudur doğan aşk. İplerin ne zaman koptuğunu bilmezsin. Sadece ucunu bulana kadar devam edersin. Ama ucuna ulaşamadan, onunla ortada bağlanırsın. O zaman geldiğinde, gerçekler iki tarafı da acıtır. Ama buna rağmen devam...