XII

4.3K 366 235
                                    

SSUGA:Jimin neden aniden koşarak gittin?

SSUGA:Seni evine bırakacaktım.

PJMİN:Ah şey Jungkook mesaj attı da...

PJMİN:LeeHi rahatsızlanmış.

PJMİN:Onun için endişelendim.

SSUGA:Seni bıraksaydım daha çabuk gitmiş olmaz mıydın yarım akıllı?

PJMİN:Ah haklısın hyung! Ne kadar aptalım!

PJMİN:Gitmem gerek hyung ödevlerim var.

SSUGA:İyi madem.

SSUGA is offline

PJMİN is offline

Jimin telefonu zemine bıraktıktan sonra daha çok sindi yatağına. Gözleri ağlamaktan şişmiş ve uykusu gelmişti. LeeHi rahatsızlanmamıştı bu sadece bir yalandı. O adam... o sapıktı. Üstelik onun okulunda öğretmendi.

Bir hıçkırık çıktı ağzından. Tekrar ağlayacaktı.

O adam ona tekrar bir şey yapar mıydı? Daha ileri gider miydi? Ya kimsenin olmadığı bir yerde onu kıstırırsa?

Jimin gözyaşlarını silerken düşündü. Bu kadar karın kasını boşuna mı yapmıştı? Dövüşmeyi biliyordu o. Tabiki kendisini koruyabilirdi! Ancak Yoongi'ye söylemeli miydi? O adam ile bir dostluğu var mıydı? Tekrar eline telefonu aldı.

PJMİN:Hyung.

SSUGA is online

SSUGA:Efendim Jimin?

PJMİN:Jiyong sunbae nasıl bir hoca?

SSUGA:Hmm... Zeki bir hoca. Çok mantıklı cevapları var ve okula geleli bir hafta olmasına rağmen çoğu kişi onu çok seviyor.

PJMİN:Ah anladım. Peki neden bizim okula gelmiş biliyor musun?

SSUGA:Bayan Kim'i bilirsin. Hamile olduğu için izne çıkmıştı.

PJMİN:Ah evet başka hoca gelmediği için dersten bir hafta geri kalmıştık.

SSUGA:Artık o boş derslere Jiyong sunbae girecek.

SSUGA:Bu arada neden sordun?

PJMİN:Hiç sadece merak ettim.

SSUGA:Ayrıca birşey daha var.

SSUGA:O benim dayım.

PJMİN:Tamam hyung gitmem lazım.

SSUGA:Yah beni google mı yaptın şimdi?

SSUGA:Doğrusu şaşırırsın sanmıştım.

SSUGA:Jiminnieee~

SSUGA:Konuşaydın keşke.

SSUGA:Kullanılmış hissediyorum.

SSUGA:I don't give a shit Jimin.

PJMİN is offline

Hıçkırıkları çoğalmıştı Jimin'in. Ona dayısının bir sapık olduğunu söyleyemezdi. Hayal kırıklığına uğrayabilirdi. Yavaşça yataktan kalkıp ders programına baktı. İlk iki ders Japoncaydı.

"Siktir. "

Jimin tekrar yatağa girerek gözlerini kapattı.

"Lütfen kabus olsun. Lütfen kabus olsun. Lütfen kabus olsun. "

Gözlerinden akan sıcak yaşlar ile birlikte uyumuştu.

#Ertesi gün#

Jimin meyve suyunu kafasına diktikten sonra kapıda onu bekleyen Jungkook'un yanına giderek ayakkabılarını bağladı.

"Yah Jimin! Geç kalıyoruz! "

Jimin ayakkabılarını bağlayınca ikisi aniden koşamaya başlamıştı. Jimin okula gitmek istemiyordu hatta elinde olsa bir kaplumbağa kadar yavaş giderdi ancak Jungkook için aceleci gibi davranıyordu.

Soluk soluğa metroya indiklerine Jimin bir an duraksadı ancak Jungkook onun durduğunu fark edince yürümeye devam etti. Metrobüsü bekledikleri on dakika on saniye gibiydi Jimin için. Jungkook Jimin'i öyle donuk görünce kolundan tutarak metrobüs'e bindirdi.

"Jimin neyin var? "

Jimin bir anda kendine gelip Jungkook'a gülümsedi.

"Yok birşey Kookie."

Jungkook endişeyle ona baktından sonra kulaklıklarını taktı. Jimin tekrar dalıp düşünmeye başlamışken o durağa geldiğini fark etti. Kafasını kapıya çevirdi. Oradaydı. Elinde kahverengi bir çanta vardı. Saçları dağınıktı ve yuvarlak cam gözlük takmıştı. Üstünde kahverengi bir çeket vardı. Bir direğe tutunan adam etrafı incelerken gözleri Jimin'inki ile buluşmuştu. Jimin korkuyla dona kalmışken Jiyong'un tepkisine şaşırmıştı. Adam Jimin'i fark ettikten sonra utançla yüzü kızarmış ve kafasını çevirmişti. Dünkü o korkunç adamdan eser yoktu. Jimin biraz daha adama baktı ancak adam bir kez bile dönüp Jimin'e bakmamıştı. Jimin adamın hatasını anladığını düşünmüş ve içine bir huzur dolmuştu. Bütün yol boyunca çok huzurluydu. Okula giderken Jungkook ile şakalaşmıştı. Okula vardıklarında Yoongi'yi görmek istediğini fark edince çantasını sırasına bırakıp üst kata çıkmıştı.

"Jimin."

Jimin arkasını dönerek sesin sahibine baktı.

"J-jiyong sunbae?"

"Ben... sana yaptığım ahlaksızlık için özür dilerim. Kendimde değildim. "

Follow me ✧ Yoonmin ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin