two

1.2K 136 26
                                    

Duyuru okumayanlar vardır.. kurguyu değiştirdim. Birinci bölümü tekrar okumanız gerek yani djdjs her neyse.. kısa oldu ama yarın da yazarım?!?! Multideki şarkıyı açın bence..
--

"Kyun, şuraya bak." Changkyun Kihyun'un sesiyle girdiği kısa süreli transından çıkıp kucağında tuttuğu laptop'ına eğildi. Kihyun ekrandaki görüntülere son derece odaklanmış, heyecanla parmaklarını klavye üzerinde gezdiriyordu.

"Ne oldu?" Kyun merakına yenik düşerek kısık seste mırıldandı. Kihyun birkaç hamlenin sonucunda yüzüne zafer gülümsemesini oturttu ve arkasına yaslayıp parmağıyla ekranı gösterdi.

Ekranda, sağ koğuştaki bazı hastaların odasında bağlı kamera görüntüleri vardı. Yani, tehlikeli olan koğuş.

"Bu.." Kyun ekrana biraz daha yaklaşıp görüntüye dikkatlice baktı. "Bu görüntülere sadece baş doktor ulaşamıyor muydu? Nasıl yaptın bunu hyung?" merakla gözlerini Kihyun'a çevirdiğinde onun ukalaca gülümsediğini gördü. "Ben yaparım. Üzümü ye bağını sorma ufaklık. Çok heyecanlı değil mi? Garip şeyler yapıyorlar. Mesela bu.." Kihyun görüntüyü değiştirdi ve bu sefer ekranda duvarı okşayan, tırnaklarını sürten bir adam belirdi. Changkyun hafifçe kaşlarını çattı. "Kronomalazik bozukluğu olmalı. Pasif durumda." Kihyun hararetle başını salladı. "Ama doktor ona epik şizofreniyi dindiren bir ilaç veriyor. Garip, değil mi?"

Gerçekten garipti. Bu hastanede garip olmayan şey neredeyse yoktu. Changkyun gözlerini kırpıştırdı. "Ama hyung, bu sinirlerini yıpratır."

"Evet öyle. Fakat doktora söylesek bile bize aldırış etmeyeceğine eminim. Bu bir çeşit.. sanki farkında." Kihyun saçlarını hafifçe karıştırıp düşünceli bir tonda mırıldandı.

"Yani, doktorun bilerek mi yanlış ilaç verdiğini söylüyorsun? Ama Hyung bu-"

"Burada işler senin düşündüğün gibi yürümüyor ufaklık. Doktor Jung'ın olayını biliyor musun?" Kihyun Changkyun'ın sözünü keserek ciddi bir surat ifadesiyle sordu. Kyun şaşırmıştı çünkü Kihyun'ın böyle ciddi olduğu anlar parmakla sayılır cinstendi.

"Doktor Jung?" Changkyun bu tanıdık gelmeyen isimle bir süre hafızasını zorladı.

"Sen o zamanlar yoktun. Doktor Jung o zamanın en iyisiydi. Basının bile kayda geçtiği başarıları vardı. Yurtdışında okumuştu ayrıca. Bizim hastaneye gelince şaşırmıştım doğrusu. Kısa sürede uyum sağladı. Hastalarla herkesin aksine iyi geçiniyor, iyileştirme oranını neredeyse çıtaya çıkarıyordu. Geldiğinden bir ay sonra.." Kihyun durakladı ve dudağını ısırdı. "Çok iyi hatırlıyorum, Bayan Slyia onu odasına çağırmıştı. Doktor Jung odaya girdi ve 2 saat boyunca odadan tek ses gelmedi. 2 saatin sonunda Doktor Jung odadan çıktı. Yüzü bembeyaz olmuştu ve sanki boğuluyormuş gibi derin nefes alıyordu. O gün evine erken gitti. Ve, evinde tavana asılmış bir şekilde ölü bulundu. Duvarda kimsenin çözemediği siyah boyayla yazılan semboller vardı. Bu olay baya ses getirdi.. herkes etkilenmişti." Kihyun derin bir nefes verdi ve girdiği transtan çıktı.

Changkyun duyduklarıyla zaten aklı karmaşık değilmiş gibi daha beter olmuştu. Içi ürperdi ve elini saçlarından geçirip ayağa kalktı. Kihyun bu ani hareketin üzerine şaşkınlıkla küçüğe baktı. "Ne oldu?"

"Ah benim..yapmam gerekenler vardı. Sonra görüşürüz hyung." hızla söyleyip uzun beyaz gömleğini uçuşturarak odadan arkasında şaşkınlıkla bakan bir Kihyun bıraktı.

Changkyun's POV:

Kendimi tekrar uzun koridora atarken şu iki gün içinde nelerin değiştiğini de bu kadar karmaşık hissettiğimi düşündüm. Öncelikle hamle yeni hasta Hoseok'dan gelmişti. Hepsi, onunla başlamıştı.

FLASHBACK

"Dikkatli olmalısın, Changkyun." kulağıma fısıldanan kelimelerle şaşkınlıkla gözlerimi irileştirdim ve nefesimi tuttum. Bu kesinlikle oydu, yeni gelen.

Yavaşça arkama döndüm ve neredeyse dibimde olan bedenden hafifçe uzaklaştım. Ani olmamasıla birlikte hiçbir etki bırakmamıştı ve ben lanet derecede korkuyordum. Bağırsam, çığlık atsam durumun daha kötü olacağını düşündüm. Ben bir psikiyatristtim ve bu konuları iyi bilmeliydim değil mi?

Yüzünde çözemediğim bir bakışla beni incelerken bakışlarını en sonunda yüzümde sabitledi ve ifadesiz yüzüne saçma bir gülümseme kondurdu.

"Titriyorsun. O kadar korkutucu muyum?" neredeyse fısıltı şeklinde çıkan sesine şaşırmıştım. O an yüz ifadesi son derece masum gelmişti.

Hadi ama Changkyun, bu adam bir seri katil.

"S-sen.." durakladım ve ellerine baktım. "Kelepçe, um..nasıl çık-" anlamsız kelimelerime karşı gülümsedi ve sözümü kesti.

"Yardım ettiler ve," ellerini gösterip sırıttı. "Çıkabildim. Söylesene, kaçmalı mıyım? Çünkü burası bok gibi bir yer." normal bir şekilde konuşmasına o kadar şaşırmıştım ki öylece yüzüne bakmaya devam ediyordum. Hayır, kaçmamalıydı. Peki onu nasıl önleyebilirdim ki?

"Um..buraya tedavi olmak için geldin. Yani kaçman-" bakışları beni sustururken aniden değişmişti. Başını hafifçe yüzüme doğru eğdi ve eliyle kendini işaret etti. "Sence..ben deli miyim?" korkutucu bakışlarına karşın hafifçe gülümsedi ve başını yana doğru endi. "Yanlış tahmin, Changkyun. Aksine buradaki en akıllı insanım." Kendini işaret eden elini kaldırdı ve etrafı gösterdi.

"Bu koridorları görüyor musun?" derin bir nefes aldı ve devam etti. "Hissedebiliyor musun? Bu lanet yerin havası bile zehirli. Herkesi zehirliyor. Seni de.." biraz daha yaklaşırken nefesimi tutmuştum. Fısıltı sayılabilecek sesiyle mırıldandı. "Senide, ufaklık."

Dudaklarımı konuşmak için aralamıştım ki izin vermeden tekrar konuştu. "Merak etme. Şimdi kaçmayacağım. Istediğim an gidebilirim ama şimdi değil. Biraz oynamalıyım. Sen de sıkılmadın mı?" sözlerini bitirdikten sonra gülümsedi ve geri çekildi.

"Şimdi, git. Ben odama geri döneceğim." koridorların karanlığında kaybolmadan önce söylediği tek şey buydu.

FLASHBACK END

Pekala, senin peşine düşeceğim Hoseok. Haklısın, sıkılmıştım.

Lost || WonkyunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin