ten

973 110 45
                                    


"Changkyun, uyan.."

Başımın içinde binlerce uğultu varken, seçebildiğim en net ses buydu. Yavaşça gözlerimi araladım ve Kihyun'ın ifadesiz suratına aynı ifadesizlikle baktım. Salak mıydı bu?

"Ne old-"

"Aptal velet.."

Etrafıma baktığımda personel odasında koltukta uzanıyor olduğumu fark ettim. Koltuğa doğru eğilen Kihyun söylediklerinden sonra doğrulup odanın içinde volta atmaya başladı.

"Sadece birkaç saat ortalıklarda olmuyorum ve bir bakalım seni hangi psikomanyak seri katilin odasında bayılmış halde buluyorum? Ayrıca o orospu çocuğ-"

"Hyung.."

Bir elimi zonklayan başıma koyup koltukta oturduğumda Kihyun'a kesmesi için mırıldanmıştım. Zaten başım sanki 1 şişe absent içmiş gibi ağrırken onun dırdırını çekemezdim.

"Ne? Bak, Changkyun."

Ani bir dönüşle karşıma geldiğinde bir elini omzuma koyarak üstüme doğru eğildi. Bakışlarında endişe ve.. öfke vardı?

"Nelerle karşı karşıya olduğunu, tehlikenin farkında bile değilsin."

Yüzümdeki bariz alayla yüzüne baktıktan sonra omzumdaki elini ittirdim ve ayağa kalktım. Onun zırvalıklarına dayanamazdım çünkü, farkında değilsin dediği durumların tam da ortasındaydım. Zamanında ondan yardım istediğimde 'tek başınasın' diyen de oydu ve şimdi karşıma çıkıp beni uyaramazdı.

"Cidden sen-"

"Kes sesini hyung." (Y/N: Hem hyung diyor hem kes sesini..dşfmgödosnfmglfmdö)

Arkamda bıraktığı şaşkınlık dolu bakışlarına aldırmayarak kapıyı açtım ve arkamdan kapattım.

Pekala, şimdi düşünmem gereken bayaaa şey vardı.

•○•○•

"Hyungwan.."

"Hyungwon Minhyuk, Hyungwon."

Bezmiş bir ifadeyle adını tekrar ettiğinde kıkırdadım ve ciddileşmek adına başımı salladım.

"Tamam, Wonnie."

Aslında ona direk müstakbel kocam diye hitap etmem gerekti fakat, daha oralarda değildik.

Daha sevgili bile değildik.

"Mideni bozdun, bir de dondurma mı istiyorsun?"

Dudağımı sevimli bir şekilde büzüp başımı salladığımda derin bir nefes vermişti. Sabahtan beri onu hayattan soğuttuğumu biliyordum, hatta beni o iğrenç bar tuvaletinden kurtardığından bile pişman olabilirdi.

Ama durun, bu benim tekniklerimden biriydi tabii ki. Birkaç güne bana tutulacak, ben de parmağıma yüzüğü geçirecektim.

Çok mu kibirliyim ne? (Y/N: Abv..)

Kucağıma bırakılan dondurma kabıyla gülümsedim ve üstündeki kaşığı elime alıp kapağını açtım. Dondurmayı mükemmel bir yavaşlıkla yerken bakışlarının sürekli bana kaydığının farkındaydım ve bu bana inanılmaz bir haz veriyordu.

Yani sonuçta sizin de karşınızda tahrik edici bir şekilde dondurma yiyen bir Minhyuk olsaydı siz de bakardınız. (Y/N: Bakardım:d)

"Yanii, artık Changkyun'la yaşıyorsunuz. Ne güzel.."

Konuşma başlatma amacıyla mırıldandığımda başını olumlu anlamda salladı.

"Daha iyi birini bulamazdım sanırım."

"Aslında ben de ev arkadaşı arıyorum.." hafifçe gülümsediğimde bana dönmüştü.
"Tek yaşamak daha rahat değil mi?"

Hay senin.. öküz.

"Yaa.. öyle tabi." sahte bir şekilde gülümsediğimde karşılık olarak gülümseyip başını televizyona çevirmişti. Gerizekalı.

•°•°•°

ÇOK KISA DEĞİL Mİ?EŞFÖGÇDISNF

AKŞAM BİR BÖLÜM DAHA GELECEK AMA YORUM YAPMAZSANIZ GELMEZ.

Lost || WonkyunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin