[ arkadaşlar, bölümü hareketli bir şarkıyla okumamanızı tavsiye ediyorum. yukarıya bir tane bıraktım ama okurken dinleyemiyorsunuz sanırım wattpad kullanmayı unutmuşum, şarkının adı 'hit me baby one more time by J2' evet çook geç oldu ama yorum yaparsanız çok mutlu olurum, iyi okumalar.. ]
"Burada olduklarını söylemiştin."
Hoseok, sessizce mırıldanırken Hyungwon da etrafı inceliyordu. Evet, burada olmalılardı ama görünürlerde kimse yoktu ve hissetmesi gereken enerjiyi de hissedemiyordu. Bir an hesaplamalarında yanlışlık mı yapmıştı, düşünmeye başladı. Fakat üstünden birkaç kere geçtiği için bu da imkansız falandı.
"Burada olmalılardı."
Adımlarını ilerletirken, yüzüne çarpan güçlü rüzgarla durakladı. Bakışları Hoseok'a kaymıştı. O da etrafına bakınıp duruyordu işte. Bir şeyler.. bir şeyler yanlıştı ama tam olarak adlandıramıyordu. Histi işte. Bir süre gözlerini kapattı ve hissetmeye çalıştı.
Sonra bir çıtırtı duydu, ardından sesler birbirini takip etti. Anında gözlerini açmış ve kaynağını anlamaya çalışıyordu fakat biraz geç kalmış olabilirdi.
"Mmm.."
Daehyun, parmağındaki kanı dudaklarının arasına götürürken bakışlarını iki bedende gezdirdi. Yüzündeki memnun gülümseme, onun aksine diğer ikisini iğrendirmekle kalmıyor, öfkelendiriyordu. Elini hızlıca pantolonuna sürttü ve üzülmüş bir ifade takındı.
"Her yerde ağaçlar var, güzel seçim değil çocuklar. Az önce parmağımı kestim."
Hyungwon
Hoseok'un derdi neydi? Yerinde sabit bir şekilde duruyordu ve cidden, anlamıyordum. Planımız onları gördüğümüz anda saldırmaktı. Ne bokuma bekliyordu o halde?
Sinirle derin bir nefes aldım ve bakışlarımı karşımdaki iki bedene diktim. Biri diğerinden daha uzundu ve genç görünüyordu. Şöyle bir bakınca.. çok da korkunç görünmüyorlardı. İlk defa Kihyun dışında bir cadı gördüğümden midir nedir, fazla korkutucu bir şey bekliyordum sanırım.
"Soyunuz hep ilkel değil miydi? Bence gayet uygun bir ortam."
Verdiğim cevapla yüzlerinin değişmesi beni gülümsetirken yine göz ucuyla Hoseok'a bakıyordum. Şu an burada olmasalardı bir güzel geçirebilirdim ama.. neden tepkisizdi? Bir sorun mu sezmişti ki?
Yavaş yavaş göz bebeklerinin kaybolduğunu, göz yuvasının siyaha bulanmasını izlerken 'sonunda' diye düşündüm. Sonunda aramızdasın, Hoseok.
"Sen de olman gereken ortamda değilsin gibi? Bir melekle iblis, ha?"
"Kes."
Cevap vermek için ağzımı araladığım sırada, Hoseok'un sesini duymamla durakladım. Gömleğinin açıkta bıraktığı dövmesi-ya da damgası demeliyim?- belirginleşmişti ve yüzünde açıkça görünen damarları sayabilirdim sanırım. Tch, epey korkutucu. Tepkisine karşı onların da tepkisi değişmişti. Şimdi havada biraz daha sert rüzgarlar ediyordu.
"Siz iblisler.. cidden çirkinsiniz."
Yarım iblis.
Yani, sonuçta öyle?
Hoseok'un gülüşünü duydum, sonra burnundan hafifçe akan kanı fark ettim.
Siktir.
O da ıslaklığı fark etmiş olmalı ki, elini burnuna götürmüş ve ardından parmaklarına bulaşan kana bakmıştı. Bakışları saniyeler içinde değişti ve endişeye büründü. Siktir. Cidden siktir. Zamanı değildi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lost || Wonkyun
Hayran KurguSadece nefes almaya çalışıyorum, sadece anlamaya çalışıyorum, Çünkü bu duvarları ben inşa ettim. Senin yıkıldığını izleyebilmek için. Ve, ben her şeyi kaybettim. Şimdi beni kim kurtaracak? *** Uyarı: boyxboy, korku. İyi okumalar.