[yorum istiyorum, çok istiyorum gimmmeee]
"Changkyun."
Adımu duyduğumda başımı yaslamış olduğum yastıktan hafifçe kaldırıp, kimin geldiğine baktım. Kihyun adımlarını yatağımın yanına kadar ilerletti ve boşta olan kısma oturdu yavaşça. Hareketleri yavaştı ve benim takip edip, incelemem için mi yapmıştı anlayamamıştım. Bakışları yüzümü bulduğunda derin bir nefes verip elinin tersini alnıma bastırdı. Öylece durmuş ne yaptığını anlamaya çalışıyordum.
"Biraz ateşin var hala, iyi hissediyor musun?"
Başımı olumlu anlamda salladığımda elini çekmiş, alnıma düşen tutamlarımı geriye ittirmişti. İlgili davranması aklımı karıştırıyordu. Hastanedeki olanlar yüzünden kendini affettirme çabasında mıydı?
"Çok solgun görünüyorsun."
"Eh, hayalet görmüş gibiyim?"
Yaptığım iğrenç espriye kıkırdarken o da gülümsemiş, elini turuncuya yakın kumral saçlarından geçirmişti. Bakışları bir süre daha yüzümde dolaşmış, ardından sıkıntılı bir şekilde etrafta gezdirmişti. Neden kendini bu kadar kastığını anlayamamıştım. Uzanıp, elini yakaladım ve hafifçe sıktım, 'sorun yok' dercesine. Yüzünde minik bir tebessüm oluştu. Ona kızgınlığım hala içimde bir yerlerdeydi ama bu kadar endişelenmesine de içim el vermiyordu.
"Ben iyiyim Hyung, merak etme. Biraz uyuyacağım.. sen de diğerleri ne yapıyor ona bak, hm?"
Başını olumlu anlamda salladığında elini bırakmıştım. Son bir kez bana bakıp gülümsedikten sonra kapıyı araladı ve ardından kapattı. Olduğum yerde kayarak tekrar eski, rahat pozisyonumu almıştım. Nedenini bilmiyordum fakat sürekli uyumak istiyordum, aşırı halsizdim. Gözlerimi kapatıp başımı geriye yasladım. Bir şeyler düşünmeme izin bile vermeden bedenim uykuya dalmıştı.
****
Kihyun içeriye geçtiğinde Hoseok'un bakışlarını üzerinde hissedebiliyordu. Umursamadı, o siktiğimin Streirer'ini görmek bile istemiyordu ama buradaydı işte. Yapacak bir şey yoktu, birbirlerine katlanacaklardı.
Kendini tekli koltuğa bıraktığında kenardaki cips poşetini kucağına aldı ve bir tanesini ağzına attı. O sırada mırıldanmıştı.
"Birkaç hafta güçlerimi kullanamayacağım."
(Y/N; ebeeet gizli büyücümüz kihyun:p)
"Ne?"
Hyungwon bunun olacağını bildiği için ses çıkarmamışken, Hoseok kaşlarını çatarak sormuştu. Onu yanlarında getirme sebebi gücüyken, gücü olmadan ne boka yarayacaktı ki?
"Senin sorumsuzluğun yüzünden tüm gücümü Chang'ı büyüden korumak için harcadım, gerizekalı. Eski gücüme dönmem birkaç haftamı alacak."
"Lan-"
"Ne, Hoseok? Bana neyin hesabını soracaksın? Ben ırkıma ihanet ettim, onun için. Sen siktiğimin şeytanlarına karşı çıkamazken."
Kihyun'un sesi ortamda sessizlik yaratırken, Hoseok sinirle yerinden kalkmış, birkaç küfür mırıldanırken dış kapıyı açmış, ardından sertçe kapatmıştı. Minhyuk büyük gözlerle olayı izlerken Hyungwon merakla Kihyun'a bakıyordu. Kihyun rahatını bozmadan geriye yaslandı ve bacağını öndeki sehpaya uzatırken sırıttı.
"Boş verin, gelecek nasılsa."
Minhyuk derin bir nefes vererek, ortamın gerginliğinden sıkılarak mutfağa kaçmaya karar vermişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lost || Wonkyun
FanfictionSadece nefes almaya çalışıyorum, sadece anlamaya çalışıyorum, Çünkü bu duvarları ben inşa ettim. Senin yıkıldığını izleyebilmek için. Ve, ben her şeyi kaybettim. Şimdi beni kim kurtaracak? *** Uyarı: boyxboy, korku. İyi okumalar.