twenty

714 77 56
                                    

vay be.. 20. bölüm oldu:')

Ben daha hızlı ve uzun yazmaya başladığımdan beri votelar ve yorumlar düştü, bu neyin kafası anlamıyorum ki..

bu bölümde de aynısı olursa ara vermeyi planlıyorum

***

Hyungwon, Hoseok'la yaptığı telefon konuşması sonrası Kihyun'la fikir ayrılığına düşmüştü. Kihyun, ona yardım etmemeleri gerektiği konusunda kararlıydı. Hyungwon ise, Changkyun'un güvende olduğundan emin olduktan sonra onu zar zor ikna ederek yanlarında götürmeleri gerektiğini düşünüyordu. 

"Daha dün gebertmek istediğin yaratığa yardım mı edeceksin?"

"Ona değil, Changkyun'a edeceğiz aptal. Daha kaç kere söylemem gerekiyor?"

Hyungwon ses tonunu yükselttiğinde Minhyuk olası bir kavgayı önlemek için Kihyun'u hafifçe dürttü. Turuncu saçlı çocuk onun haklı olduğunun farkındaydı ama nefret yok sayması için iyi bir nedendi.

"Her neyse, sana ihtiyacım yok zaten. Ne yaparsan yap."

Kihyun duymayı beklemediği şey karşısında biraz duraklamış, ardından sinirle kesik bir nefes vermişti. Pes edeceğini kendisi de biliyordu zaten.

"İyi, geleceğim." 

Başını gömdüğü yastıktan kaldıran Minhyuk ikisine bir bakış attı ve ardından çekingence dudaklarını araladı. Hyungwon onun ne diyeceğini önceden tahmin etmiş olmalı ki konuşmasına izin vermedi.

"Büyük ihtimal tehlikeli de olsa evet, sen de geleceksin bebeğim. Bırakamam seni burada."

Dediği şey üzerine Minhyuk sevimli bir şekilde gülümserken Kihyun ise sahnenin romantikliğine göz devirdi.

"Ben eve gidip hazırlık yapayım o zaman, ararsın beni."

Hyungwon 'tamam' anlamında başını salladığında Kihyun ceketini omzuna atıp kapıdan çıkmıştı. Minhyuk ise gülümseyerek yatakta yanını işaret etti. Sevgilisi yanına yerleşince ise, ona iyice sokulup başını göğsüne yaslamıştı. Kokusunun ciğerlerine hapsolmasına izin verirken huzurla minik bir tebessüm kondurdu yüzüne.

"İstersen.. burada kalabilirsin bebeğim. Myungsoo'nun sana göz kulak olmasını sağlayabilirim."

Hyungwon istemeye istemeye konuştuğunda, Minhyuk başını iki yana sallamıştı. Neden ondan ayrı kalmak isteyecekti ki?

"Biliyorsun..Hoseok-"

"Beni ilgilendiren tek şey sensin, sevgilim."

Sarışın, onun susmasını sağlarken gülümsedi ve saçlarına minik bir öpücük kondurdu. Bu sefer farklıydı, asla bebeğine zarar vermesine göz yummazdı. Sonucunda bedenini terk etmek zorunda olsa bile.

(Y/N: Aklıma geldi, bir okuyucu "Hyungwon cennete geri dönmek için Hoseok'u yok etmeye çalışıyorsa, amacına ulaşınca Minhyuk'u bırakıp cennete mi gidecek?" gibisinden bir yorum yapmıştı. Ona özel olarak cevap vermek yerine aklına takılan herkesinin şüphesini gidermek istedim. Evet, eğer Hoseok'u yok edebilirse cennete tekrar kabul edilecek ama öldükten sonra. Yani insan bedenindeki süreyi doldurduğunda.) 

***

Daehyun uzaylı görmüş gibi etrafından geçen arabalara bakarken, Junhong ise onu çekiştirmekle meşguldü. Sonunda tehna bir köşeye geçtiklerinde Daehyun değişen sarı saç rengine ve beyazdan, ten rengine geçiş yapan tenini inceliyordu. Ayrıca gözleri de artık siyah değil, koyu badem rengiydi. 

Lost || WonkyunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin