Lanet saraya yerleştiğimden bu yana 3 gün geçmişti. Bu üç gün boyunca sürekli Ren ile telefonda konuşmuştuk. Ve her konuşmamız da Ren ağlamaya başlıyordu. Bende dayanamayıp ona eşlik ediyordum. Bu zamanlar da ya babam Ren'i fark edip 'Abini üzüyorsun telefonu kapat.' diyor ya da lanet Sehun beni görüp dalga geçiyordu.
Yine aynı olay yaşanmış ve şuan Sehun'un pis kahkahasını işitiyordum.
"Şarlatan- cidden- küçük bir kız çocuğu gibisin." (tireler de kahkaha atıyor) sinirle yanımda duran yastığı alıp yüzüne fırlattım.
"Senin işin yok mu? Her seferinde yanımda bitiyorsun!" güya bu çocuk veliaht prensi. Kıçımın prensi.
"Üzgünüm müstakbel karıcığım, seninle ilgilenmemi babam istiyor o yüzden boşuna heyecanlanma." üstüne bir de göz kırpınca bende ki sinir tavan yapıyordu. Bu çocuk beni çıldırtmak için vardı kesinlikle.
"Aman bende bayılıyordum senin yüzünü görmeye sanki!" Sehun en sonunda sessizleşmiş oturduğu tekli koltukta bacak bacak üstüne atmış odama göz gezdiriyordu.
"Cidden seninle aynı ortamda bulunmak benim için zor. Şuan sevgilimin yanında olmak yerine senin başına bekçilik yapıyorum. Sanki çok gereği varmış gibi!" son cümlesini alayla söylemişti. Haklıydı çocuk değildim. Yanımda olmasına gerek yoktu.
Ama yine de yüzüme karşı beni istemediğini söylemesi bir şekilde canımı yakmıştı.
Sonra durdu ve bana döndü. Gözleri tehlikeli bir şekilde parlıyordu.
"Bu iyi günlerin şarlatan, dua et ki şuan üzerime gelmiyorlar yoksa hıncımı çıkaracağım kum torbası sen olurdun." tam sinirle ağzımı açmıştım ki, buna Sehun'un çalan telefonu engel oldu.
Eline telefonu aldı ve ekrana baktı. İlk duraksadı sonra yüzüne ilk kez gördüğüm çok hoş bir gülümseme yayıldı. Bu bana dalga geçmek için sunduğu bir gülümseme değildi. Bu saf mutluluğun verdiği bir gülümsemeydi.
"Sevgilim?" telefonu açtığın da arayanın o kız olduğunu anlamıştım.
"Üzgünüm bebeğim- bende seni özledim-"
"Ah evet- hayır bebeğim çıkamam ki..-" karşıdan cevaplar alıp konuşuyordu. Yüzü asılmıştı. Konu neydi acaba...
"Evet başında bekliyorum ne yazık ki.." bana dönüp bıkmış bir şekilde bakmıştı.
Sonra biraz daha dikkatli baktı.. Biraz daha.. ve-
"Buldum!" birden ayağa fırladı.
"Nasıl buluşacağımızı buldum sevgilim! Bekle beni sana mesaj atarım."
Ardına telefonu kapatıp bana döndü.
"Canın sıkılmıştır demi senin karıcığım?"
-