"Sehun-ah.. Hadi kalk, lütfen..."
Luhan her zamanki gibi, gece beni uyandırmaya çalışıyordu. Ama uzun süredir alamadığım uykularım yüzünden, şuan hiç uyanasım yoktu. İstemsiz bir şekilde mırıldanarak sırtımı Luhan'a döndüğümde, arkamdan boynuma iyice yaklaşıp sevimlice mırıldanmaya başlamıştı.
"Sehun-ah, bebiş çok acıktı ama~" şuan yüzünü görmesem bile, dudağını sarkıttığını hatta gözlerini irileştirip, sulanmasına sebep olduğunu bile biliyordum. Çünkü bunu son 2 ayda sürekli yapar olmuştu.
Evet, Luhan'ın hamileliğinin ikinci ayına girmiştik. Hatta Luhan sürekli hesapladığı için ihmal etmemek gerekirse, iki ay bir haftalıktı bebeğimiz. Ve Luhan yaklaştık iki buçuk haftadır, her gece beni uyandırıp bir şeyler istiyordu. Yine aynı gecelerden birisi daha olduğunu fark ettiğimde, sevimli geyiğime daha fazla dayanamayacağımı bildiğim için istemsizce ona doğru döndüm ve tek gözümü açarak tam da tahmin ettiğim gibi, sulu kocaman gözlerle bana bakan bedene gülümsedim.
"Bu sefer ne çekmiş, benim koca bebeğimin canı?" uyku sersemliği ile boğuk çıkan sesime karşı, Luhan umursamazca cırlamıştı.
"Kocaman mı?! Ne kocamanı!" elini karnına atarak cırlamasına devam etti. "Benim bebeğim daha minnacık." onun bu sevimli haline dayanamadığım için hafifçe yerimde doğrularak Luhan'ı kendime çektim.
"Latife ettim sadece bebeğim, bizim minik kuzumuzun canı ne çekmiş hm?" sessizce mırıldanırken, bir yandan da sakinleşsin diye saçlarını ve karnını okşuyordum.
"Tokyo muzu çekti canı!" Luhan hevesle bağırdığında, görmemesini umduğum bi anda gözlerimi devirdim. Tanrım bu bebeğin canı normal bir şey çekmez miydi hiç?
"Imm canım, hani şu havaalanında satılanlardan mı diyorsun?" hevesle buradan alınabilecek bir şey demesini beklerken, Luhan yine beni üzecek cümleleri kurmuştu.
"Ne havaalanı Sehun! O muz gidip Tokyo'dan alınacak!" Tanrım! İşte korktuğum başıma gelmişti.. Geçen haftada canı Çin çöreği çekti diye, Çin'e gitmiştim ben..
"Benim güzel eşim, yarın okula gitmemiz gerek biliyorsun. Lütfen, lütfen bugün isteme bunu benden. Sürekli okulu aksattığımız için kral kızıyor. Yarın gitmemiz kesinlikle gerek ve uykumu hiç alamadım ama.." yalvaran gözlerle baktığım da Luhan yine ve yine ağlamaya başlamıştı.
"N-ne yani, b-bebeğimiz uyku-undan önemli mi Sehun-ah! O muzu yemeyim de, bebeğimizin bir yerlerinde muz lekesi mi çıksın!" son cümleleri bağırarak söylediğinde, derin bir nefes almıştım.
Aşerdiği şeyi yiyemediğinde, vücudunda bunun lekesinin çıkacağını söyleyen Pony'i elime geçirirsem öldürecektim. En azından ilk zamanlar, sonra alırım yahut aldırırım diyerek oyalıyordum. Ama şimdi istediği şeyi, ben alacaktım ve kesinlikle o anda alacaktım..
Elimi yüzüme kapatarak derince nefes aldıktan sonra bakışlarımı Luhan'a çevirdim. Öyle üzgün bakıyordu ki, Tokyo ya gitmezsem ölecekmiş gibiydi. Ve ben, o öyle yaptığında ölmek istiyordum.
"Tamam benim güzel sevgilim, hemen şimdi çıkıyorum." daha cümlemi bitirmeden Luhan kucağıma kendini bırakıp yüzüme öpücükler kondurmaya başlamıştı bile.
"Benim kahraman kocam!"
• 훈한 •