(Medyada ki %40 olayına takılmayın lütfen. Ve medyada ki şarkı şiddetli önerim.)
Sevgim öyle ebedi ki, millerce uzakta olsan bile iliklerinde dahi hissedersin sevgilim.
Sehun'un duyduğum sesi ile bedenim de bir titreme hissettim. Ellerim ile yanımda ki dar kabinin tahta duvarına tutundum. Başımın döndüğünü hissettiğim de dışarıdan Jongin'in sesi de duyuldu.
"Kabinde prensim, midesinin kötü olduğunu söylemişti." Jongin'in sesini duyduktan sonra olduğum yere yığıldığımı fark ettim. Bacaklarım tahta duvara çarpınca çıkan gürültüden dikkati çekebilmiştim.
"Luhan!" Sehun'un endişe dolu sesi kulaklarıma ulaştığın da gözlerimin kapandığını hissediyordum.
*-*
Gözlerimi açtığım da büyük klişelerden birisini yaşıyordum. Evet beyaz duvarları olan bir hastahane odasındaydım. Kolumda serum takılıydı. Oda ise boştu. Bana ne olduğunu merak etmiştim. En son hatırladığım Sehun'un sesinden sonra baygın düşmemdi..
Oradan beni kim çıkartmıştı?
Ben bunları düşünürken odanın kapısı açıldı. İçeri giren beden ile bir iki dakika boş boş baktım. Kapıyı kapatmasına rağmen hala kapının orada duruyordu ve ellerini arkasında, kapı kolunda asılı bir şekilde bırakmıştı. Kımıldamıyordu.
"Neden orada bekliyorsun Sehun?" sorum ile kırpmadığı kirpiklerini bir kaç saniye kırpıştırıp yavaşça ellerini kapı kolundan çekti. Ağır adımlar ile yanıma yaklaştı. Ne yapacağını bilmez bir haldeydi.
Sehun'u tanıdığım günden beri hiç böyle görmemiştim. İlk kez bu kadar şaşkın, ürkek, ne yaptığını bilmez ve karmaşık görmüştüm. Gözleri donuktu. En sonunda yatağımın ucuna oturmaya karar vermişti.
Ağır bir şekilde oturduktan sonra kahvenin en ışıltılı hali olan gözlerini, bana bakmak yerine her yerde gezdiriyordu. Oysa ki benim tanıdığım Sehun şuan bana alayla bakar ve onu meşgul ettiğim için bir kaç söylemde bulunurdu.
"Neden buradayım Sehun? Key filan da yok.. En son başım dönüyordu.." son kısımı mırıldanarak söylediğim de odanın içinde gezinen gözleri bir anda benim gözlerimi buldu. Ve gördüğüm ilk şey... Endişeydi.
"Sehun- Şey- B-bir sorun mu var?" derin bir yutkunma yaşadıktan sonra elleri ile oynamaya başladı. Bu durum iyice beni sinir etmeye başlamıştı. Çünkü tanıdığım, tanımaya çalıştığım Sehun bu değildi. Böyle yapmazdı. Sinirle hafif doğrulduğum yatakta, tamamen doğrularak Sehun'un oynadığı ellerini tuttum.
"Bir sorun varsa uzatma söyle. Bu durum canımı sıkmaya başladı." gözlerinin içine bakarak kurduğum cümle ile gözlerini kapadı ve tuttuğu nefesi derin bir şekilde bıraktı.
"L-luhan.." sesi o kadar yorgun geliyordu ki. "İlk önce, her şey için üzgün olduğumu bilmeni istiyorum." cümlesi ile kaşlarım çatılmıştı. Ne demek üzgünüm? Ölecek miydim de af dileniyordu..