Acıya karşı yapacak hiç bir şeyiniz yoktur bu hayatta. Tek çare sabırdır. Ve ben sabrederek öğreneceğim çoğu şeyi biliyorum..
Sehun ile aramızda geçen şeyden sonra beni şaşkın ve utangaç bir şekilde bırakıp arkasını dönüp uyuması canımı yakmıştı.
Bir kaç dakika sırtına boş boş baktım, daha sonra ise içimden gelen refleksle elimi uzatıp beline koydum. Belki izin verirdi ve bende ona sarılırdım. Çünkü şuan yaptığımız olaya bakarsak, görünürde ki buzları kırmış olmalıydık.
Elimi beline koymam ile Sehun elimi ittirip, hiç bir şey söylemeden bir kaç adım öne gitti.
Şaşkınlıkla sırtına baktığım da hissettiğim tek şey kullanılmışlık oldu.
Sehun'a arkamı dönüp bende olabildiğince ondan uzaklaştım. Yapabileceğim bir şey yoktu. O beni istemiyordu ve sadece iki dakikalık zevki için beni kullanmıştı. Kim bilir bana dokunurken, aklında sadece İrene vardı.
Bu düşünceler zihnime dolunca ve onun bana dokunurken ki yüzü aklıma gelince göz yaşlarımı tutamadım. Her dakika şiddetlenen ağlamam ile, elimi ağzıma götürüp kapattım ve hıçkırıklarımın duyulmaması için olabildiğince kendimi sıktım.
Ve bu gece benim hayatım boyunca unutamayacağım tek gece olarak hafızamda kalacaktı. Çünkü ben hiç bir zaman Sehun'un olamayacaktım..
~.
Ertesi sabah uyandığım da gözlerimin acıdığını hissetmiştim. Bütün gece kendimi sıkarak ağlamıştım bu yüzden muhtemelen gözlerim şişmişti. Yan tarafıma döndüğüm de Sehun'un olmadığını fark ettiğim de nedense üzülmemiştim.
Çünkü şuan yüzünü bile görmek istemiyordum. Biliyordum ki aramızda ki bütün bağ artık kopmuştu.
Yavaşça yerimden doğruldum, oturur vaziyete geldim. İçeri ısıtılmıştı. Dün gece bilerek kapattıkları ısıyı, şimdi açmaları ne ironiydi ama.
Yerimden kalktığım da kapının kenarına giymem için kıyafet bırakıldığını fark etmiştim. Demek ki beni bu halimle çıkartmayacak kadar halime acımışlardı.
Kıyafetleri alıp, ağrıyan her yerime inat hızlı hızlı hepsini çıkartıp yenileri giydim.
İşim bittiğinde lanet hanboku olduğum yerde bırakıp, hayatımı zehir eden odadan hemen çıktım. Kapıda Suho hyung bekliyordu. Şaşkın şaşkın birbirimize baktığımız da saniyelik yüzünde acıma ifadesini okumuştum.
Kalbim ne kadar bu durumdan dolayı acımış olsa da yapabileceğimin en iyisini yapıp, yüzüme güzel ve büyük bir gülümseme kondurdum.
"Günaydın hyung. Neden burada bekliyorsun?" Suho hyung da bana gülümseyerek karşılık verdikten sonra önümde eğildi.